Erdoğan'dan savcılığa yeni dilekçe: Bilgilerini paylaşması yasal zorunluluk
Cumhurbaşkanı Erdoğan avukatı aracılığıyla 'siyasi cinayet' soruşturması kapsamında yeni bir dilekçe verdi. Kılıçdaroğlu'nun ifadesinin alınması istenen dilekçede kamu görevlilerinin bildiklerini paylaşmasının zorunluluk olduğu vurgulandı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "siyasi cinayet" iddialarıyla ilgili soruşturma açan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına avukatı Hüseyin Aydın aracılığıyla verdiği dilekçede CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun soruşturma kapsamında ifadesinin alınmasını istedi.
Dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun sunduğu dilekçede, siyasi cinayet iddialarının Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bazı beyanlarına dayandığını iddia ettiği, Erdoğan'ın 15 Aralık 2018, 26 Mayıs 2021 ve 7 Ekim 2021'deki konuşmalarına değindiği, Erdoğan'ın bu konuşmalarındaki niyet ve yaklaşımlarına dair beyanının alınmasını müteakip kendisinin de gerekli beyan ve değerlendirmeleri başsavcılığa yazılı sunacağını bildirdiği kaydedildi.
'BAĞLAMINDAN KOPARDI'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 50 yıla yaklaşan siyasi hayatının hiçbir evresinde şiddete ve türevlerine tolerans göstermediği, barışçıl, meşru ve demokratik siyaset tarzını siyasi yolculuğunun temel referansı olarak belirlediği vurgulanan dilekçede, bu nedenle Erdoğan'ın bir kısım beyanlarını bağlamından kopararak, siyasi cinayet iddialarının dayanağı olarak göstermenin gerçekçi, sorumlu ve makul bir yaklaşım olmadığı gibi iyi niyetle de bağdaşmayacağı belirtildi.
Dilekçede, "Yaklaşık üç yıl önceki bir konuşmayı, bugünlerde dile getirilen siyasi cinayet iddialarının dayanağı olarak göstermek korku ve paniğe neden olabilecek, toplumun huzurunu bozabilecek iddialarının ne kadar sorumsuzca dile getirildiğini göstermesi açısından dikkat çekicidir." ifadelerine yer verildi.
'MİLLETVEKİLİ OLARAK KAMU GÖREVLİSİ SAYILIR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmalarında şiddeti çağrıştıracak, siyasi cinayet iddialarına dayanak teşkil edebilecek hiçbir ifade olmadığı vurgulanan dilekçede, şunlar kaydedildi:
“Muhalefetin iktidarı eleştirmesi, uyarması ne kadar meşru ise Cumhurbaşkanımızın, muhalefeti eleştirmesi ve uyarması da o kadar meşrudur. Cumhurbaşkanımızın, muhalefete ve muhalefet liderlerine yönelik olarak halkın gösterdiği ve şiddet içermeyen demokratik tepkileri tasvip ve takdir etmesi de hukuk dışı bir çağrı olarak nitelendirilemez. Kaldı ki CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, milletvekili sıfatını haiz olması hasebiyle ceza hukuku bağlamında kamu görevlisi de sayılmaktadır. Dolayısıyla bildiklerini, varsa elindeki belge ve delilleri, herhangi bir şart ileri sürmeksizin yetkili makamlarla paylaşması yasal bir zorunluluktur. Bu nedenle 15 Ekim 2021 tarihli dilekçesinde bu yükümlülüğünü yerine getirmek için ileri sürdüğü koşulların hiçbir hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Dilekçede sonuç olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bilgisine başvurulması için lüzumlu usuli işlemlerin, iddiaların vahameti de dikkate alınarak ivedilikle yerine getirilmesi vekil olarak talep edilmiştir."
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bazı siyasi parti yöneticilerinin "siyasi cinayetler işlenebileceği yönünde duyumlar alındığına" dair açıklamalarının basına yansıması üzerine 13 Ekim 2021'de resen soruşturma başlatmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, avukatı Aydın aracılığıyla 15 Ekim 2021'de de başsavcılığa yazılı beyanda bulunmuştu.
'KILIÇDAROĞLU UNUTTURMAK İSTİYOR'
AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, Meclis'te yaptığı açıklamada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun "siyasi cinayetler" söylemi sebebiyle bilgisine başvurulmasının istenmesini değerlendirdi.
"Siyasi cinayetlerden" bahseden Kılıçdaroğlu'nun, bahaneler üreterek bu söylediği sözü unutturmak istediğini belirten Akbaşoğlu, "Hukukun temel kuralıdır, müddei iddiasını ispatlamakla mükelleftir. Yani, kim bir şeyi iddia ediyorsa onun delilini ortaya koymalıdır. Kaldı ki, Sayın Kılıçdaroğlu bir kamu görevi ifa etmekte olduğu için madem böyle birtakım bilgilere sahip, bildirim yükümlülüğü içerisinde Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri çerçevesinde mutlaka ilgili yargı organlarını bilgilendirmelidir. Bu sorumluluktan asla kaçamaz. Aksi takdirde müfteri bir provokatör olduğu ortaya çıkacaktır." diye konuştu.