Ergün Atalay TÜRK-İŞ’i yıpratma planına dikkat çekti: ‘Emeği ve beni düşürürlerse hepinizi düşürürler’

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, dün Ankara’da çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yol-İş Sendikası’nın 12. Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Atalay, asgari ücret görüşmeleri üzerinden kendisini ve konfederasyonunu hedef alanlara yanıt verdi. Atalay, asgari ücrete ilişkin bir pazarlık rakamı telaffuz etmediklerinin altını ısrarla çizerek söylemlerinin çarpıtıldığını belirtti. “Dün de aynı film oynandı. Emeği düşürürlerse, beni düşürürlerse, hepinizi düşürürler.” dedi.

Atalay’ın gündeminde asgari ücretin yanı sıra emeklilikte yaşa takılanlar (EYT), ücretli çalışanların gelir vergisi diliminde düzenleme, taşeron sistemi, emekliler ve Türkiye’nin sorunları da vardı.

Atalay, dertlerinin asgari ücretlinin sofrasına bir ekmek daha fazla koydurabilmek olduğunu vurguladı. “Asgari ücretliyi evladım, torunum, abim, kardeşim gibi görüyorum. Böyle gördüğümüz için bedel ödüyoruz.” ifadelerini kullandı.

‘AYNI FİLM OYNANDI’

Sözlerinin pazarlık rakamı gibi ele alınmasının amacının TÜRK-İŞ’i yıpratarak işçi sınıfını zayıflatmak olduğuna işaret etti. Atalay şöyle konuştu: “Bazıları iyi niyetli, bazıları bilmiyorum niye yaptı; sanki TÜRK-İŞ 7 bin 785 lira öneriyormuş gibi kabul etti. Bizim bir teklifimiz yok asgari ücrette. Açlık sınırını anlatıyoruz. Ama nasıl anlatacaksın, bir haftadır açlık sınırı rakamının asgari ücret teklifi olmadığını anlatmakla uğraşıyoruz. Dün de aynı film oynandı. Emeği düşürürlerse, beni düşürürlerse, hepinizi düşürürler. Yerle bir ederler. Dün aynısını Şemsi’ye yaptılar. Bayram Bey’e yaptılar. Kumlu’ya yaptılar. Salih ağabeye yaptılar. Bana da yapmaya devam ediyorlar.”

Atalay şunları da ekledi: “Dört dönemdir rakam açıklamıyoruz. Önce işveren ve hükümetin açıklamasını bekliyoruz… Diğer sendikalar ve siyasi partiler rakam açıklıyor. 7 bin diyen, 10 bin diyen, 13 bin diyen, 15 bin diyen… Masada olmayan herkes görüş açıklıyor. İyi oluyor mu? İyi oluyor. Bize katkısı oluyor. Ancak katkısı olurken de bedelini biz ödüyoruz. Yönetim mönetim de ödemiyor, ben ödüyorum. ‘Pazarlık aşağıdan başlar mı’ deniliyor. Ben bir şey söylemedim ki. Diyorum ki açlık sınırının üstünü konuşacağız. 8 olur, 9 olur, 10 olur. Getirin önümüze bakalım… Ben hâla demiryolu işçisiyim. Zonguldak’ta maden işçisiyim. Karayolları işçisiyim. Beni işçiler seçiyor. Türkiye’nin başkanıyım… 8 milyon asgari ücretlinin masasına bir ekmek daha koyabilir miyiz derdindeyim.”

Atalay, masada asgari ücretlilerin de oturması gerektiğini savundu ve şöyle devam etti:

‘SENDİKA VARSA ASGARİ ÜCRET OLMAZ’

“Öyle bir noktadayız ki bu ülkede 100 yıldır sermaye hakim. Öyle işverenler var ki ‘Sendikaya ne gerek var’ diyorlar. Bu yapıyı hâlâ kıramadık. Geçen bakan da örgütlenmeye dikkat çekiyor. Örgütlenme yüzde 14. Yüzde 86’sı örgütsüz toplum. Asgari ücretli TÜRK-İŞ üyesi yüzde 1 civarında. Diğer sendikalı asgari ücretlileri de topladığın zaman yüzde 5’i geçmez asgari ücretli sendikalı işçi sayısı. Sendikanın olduğu yerde asgari ücret olmaz. İkramiye olur. Yol parası, çocuk parası, gıda yardımı olur. Onun için imkan olsa da, masada asgari ücretli de olsa. Biz 41 yılda asgari ücret tutarına 6 kez onay vermişiz. Onun dışında onay vermemişiz, imzalamamışız. Zaman zaman ‘grev yapın’ deniyor. Ancak asgari ücretliler örgütsüz bir kesim olduğu için bu mümkün değil. İnşallah bu bana son olur. Bir dahaki sefere asgari ücretli de masada olur. Bütün herkes olsun o masada.”

Atalay’ın seslenişinde Türkiye’nin siyasi sorunlarına ilişkin tavrı da dikkat çekti. Atalay, ordu ve devlete yönelik kimyasal silah, uyuşturucu kaçakçılığı gibi iftiralara karşı duruşunu hatırlatarak “Benden başka tavır alan kitle örgütü var mı?” diye sordu:

“Bu ülkede her gün güvenlik görevlileri şehit düşüyor. Bakıyorum cenazelerin çıktığı evlere dörtte üçü sıvasız. Onlar asker olurken şehit olacaklarını biliyorlar. Kendimizi gözden geçirelim. Herkesin siyasi görüşü kendisini ilgilendirir. Ancak ne olursanız olun terörle aranıza mesafe koyun. FETÖ ile aranıza mesafe koyun. Sapıklarla aranıza mesafe koyun. ‘TSK kimyasal silah kullanıyor’ dediler. ‘Güvenlik güçleri uyuşturucu kaçırıyor’ dediler. Bunlar kabul edilebilir mi Allah aşkına. Kabul edilebilir laflar değil. Bu konularda benden başka tavır alan bir kitle örgütü var mı? Biz emekçi davasının çıkarlarından yanayız. Ancak bu ülke yoksa, vatan yoksa; hanım da yok, çocuk da yok, mal da yok, ekmek de yok. Hangi iktidar gelirse gelsin. Başımızın üzerine. Ancak ben Amerika’dan yana olmam. Yunanistan’dan yana olmam. Terör örgütlerinin yanında hiç olmam.”