FBI eski Başkan Trump'ın evini bastı: ABD'de derin yarılma

Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Florida’da yer alan Mar-A-Lago malikanesi, Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ajanları tarafından basıldı. Baskının Trump’ın gizli devlet belgelerini yasadışı bir şekilde hususi kasasında sakladığı gerekçesiyle yapıldığı bildirildi.

Trump, olayı “Bu milletimiz için karanlık bir gündür. Daha önce hiçbir ABD Başkanının başına böyle bir şey gelmedi.” ifadeleriyle duyurdu. “Yargıyı silah olarak kullanan” Biden yönetiminin hedefinin, 2022 Kasım’ında yapılacak Senato seçimlerinde Cumhuriyetçilerin zaferini durdurmak ve kendisinin 2024 başkanlık seçimi adaylığını engellemek olduğunu söyledi.

TRUMP VS. MÜESSES NİZAM

ABD’de Trump ve müesses nizam arasındaki kavga büyümeye devam ediyor. Başkanlık zamanında NATO’dan çıkma ve ABD’nin başlattığı savaşlara son verme siyasetleriyle gündeme gelen Trump, şaibeli ve karakolda biten bir seçimle koltuğunu Amerikan derin devletinin temsilcisi Joe Biden’a bırakmıştı. Seçimlerin hileli olduğunu düşünen Trump destekçileri, 6 Ocak 2021’de tarihi bir eylemle ABD Kongre Binası’nı (Kapitol) basmıştı. Bu olayı kınamadığı gerekçesiyle Trump’ın tüm sosyal medya hesapları engellendi ve Trump, Kapitol Baskını’nın azmettiricisi olarak ana akım medyada hedef tahtasına konuldu.
Daha sonra Trump’ın atadığı yüksek yargıçların oyuyla, kürtajın bir federal hak olmasıyla ilgili Yüksek Mahkeme kararı iptal edildi. ABD’nin 56 eyaletinde toplumu ortadan ikiye ayıran bir kürtaj tartışması başladı.

ABD, 40 yıldır görülmeyen enflasyon, tarihin zirvesinde bir kamu borcu ve ülkeyi eyaletlere parçalanmanın eşiğine getiren bir kutuplaşmayla karşı karşıya.
Trump, “Önce Amerika” sloganıyla ülke çapında mitingler yapmaya devam ediyor ve 2024 seçimlerinde aday olacağının işaretini veriyor. Cumhuriyetçi Parti’nin Kasım 2022’de yapılacak seçimlerde Senato’da çoğunluğu Demokratların elinden alması ve Biden’ı pek çok yasayı geçiremeyen bir “topal ördek” (lame duck) başkan durumuna düşürmesi bekleniyor.
Eski ABD Başkanı Trump’ın evine yapılan daha önce benzeri görülmemiş FBI baskını da bu bağlamda bir anlam taşıyor.

FLORİDA’DA ŞAFAK BASKINI

Trump’ın Palm Beach, Florida’da yer alan Mar-A-Lago malikanesi ve kulübü önceki gün sabah saatlerinde FBI ekipleri tarafından baskına uğradı. FBI ve ABD Adalet Bakanlığı konuyla ilgili bir açıklama yapmazken baskın için federal yargıç tarafından bir arama emri verilmesi ve Adalet Bakanlığı’ndan üst düzey bir talimat alınması gerektiği kaydedildi. ABD basınında, bu düzeyde bir baskının yapılabilmesi için Trump’ın atadığı FBI Başkanı Christopher Wray’in ve Biden’ın atadığı Başsavcı Merrick Garland tarafından onaylanması gerektiği vurgulandı.

Trump’ın baskın sırasında Florida’da değil, New York’ta olduğu bildirildi.

Trump’ın küçük oğlu Eric, FoxTV yayınında babasına baskın haberini verenin kendisi olduğunu ve arama emrinde “evde bulunan başkanlık belgelerinin” gerekçe gösterildiğini duyurdu. Eric Trump, babasının aylardır ilgili makamlarla yakın bir işbirliği içinde çalıştığını ve konuyu takip eden avukatlarının baskın karşısında şoka uğradığını söyledi. Ayrıca evlerinin kapısında 20 araç ve 30 ajan olduğu bilgisini verdi.
Trump, yaptığı açıklamada Mar-A-Lago malikanesinin “büyük bir FBI ajanları topluluğu tarafından kuşatma altında olduğunu, baskına uğradığını ve işgal edildiğini” söyledi. FBI ajanlarının mülkünde bulunan şifreli bir kasayı kırdığını duyuran Trump, “İlgili devlet kurumlarıyla yapılan çalışma ve işbirliğinden sonra evime yapılan bu habersiz baskın gereksiz ve uygunsuzdur.” değerlendirmesinde bulundu.

Olay basına yansıdıktan kısa zaman sonra malikanenin Trump taraftarları malikanenin önünde destek gösterisi için toplandı. Göstericiler Trump posterleri ve “Amerika’yı yeniden büyük yap!” (MAGA) şapkalarıyla Trump lehine sloganlar attı.

GEREKÇE GİZLİ DEVLET BELGELERİ

ABD’nin Başkanlık Kayıtları Yasası’na göre, görevi devreden başkanların gizli devlet belgelerinin yanı sıra bilgi notlarını, mektupları, e-postaları ve diğer yazılı iletişim belgelerini belirlenen süre içerisinde arşivlere teslim etmesi gerekiyor.
New York Times gazetesinin haberinde, Trump’ın Ulusal Arşiv İdaresi’nden ocak ayında 15 kutu dosyayı teslim etme üzere çağrı almasına rağmen elindeki belgeleri teslim etmediği iddia ediliyor. Konuyla ilgili kaynakların verdiği bilgiye göre federal savcılar, geçen aylarda, konuyla ilgili bir büyük jüri soruşturması başlattı ve gizli belgeleri içeren kutulara el konulması için mahkeme emri çıkarttı.

ABD Başkanlarının belgelerin gizliliği ortadan kaldırma yetkisi var ve Trump’ın bu yetkiyi defalarca kez kullandığı kaydediliyor. Örneğin Trump, 2019 yılında İran füze atış bölgesinin yüksek derecede gizli casus uydu görüntülerinin gizliliğini kaldırmış ve sosyal medya hesabında paylaşmıştı. Yakın çalışma ekibinin aktardığına göre Trump, benzer şekilde gizliliğini kaldırdığı belgeleri kâğıt öğütücüde imha etmesiyle de biliniyor. Ancak FBI baskınına gerekçe oluşturan belgelerin gizlilik durumlarıyla ilgili henüz bir bilgi paylaşılmadı.

‘MUZ CUMHURİYETİ!’

Trump yaptığı açıklamada “Böyle bir olay ancak bozuk bir ülkede, bir Üçüncü Dünya ülkesinde yaşanır.” dedi. Trump, yakın zamanda yaptığı mitinglerde ABD’nin Biden yönetimi altında düştüğü durumu “çöken devlet” (failed state) ve “dilenci devlet” gibi ifadelerle tarif etmişti.
Trump ayrıca “Bu, savcılığın suiistimalidir, Adalet Sistemi’nin silah olarak kullanılmasıdır ve Radikal Sol Demokratların bir saldırısıdır. Bunlar 2024 başkanlık yarışında yer almamam için umutsuzca çırpınıyorlar ve yaklaşan Senato seçimlerinde Cumhuriyetçileri ve Muhafazakarları durdurmak için her şeyi yapmaya hazırlar.” ifadelerini kullandı.

Baskının yaşandığı Florida eyaletinin Valisi Ron DeSantis ise sıcağı sıcağına şu açıklamayı yaptı:

“Mar-A-Lago baskını, federal ajansların Rejim’in siyasi düşmanlarına karşı silah olarak kullanılmasında yeni bir gerilimi tırmandırma hamlesidir. Öte yandan Hunter Biden aynı mercilerden tatlılıkla muamele görmektedir. (Yeni çıkan Enflasyon Düşürme Yasasına istinaden) Şimdi Rejim, 87 bin yeni İç Gelir Hizmeti görevlisiyle düşmanlarına diz çöktürmeye mi çalışacak? Muz Cumhuriyeti.”

CUMHURİYETÇİLERDEN
‘PEŞİNİZE DÜŞECEĞİZ’ UYARISI

Cumhuriyetçi Parti’den (Büyük Eski Parti’nin İngilizce baş harfleri GOP ile kısaltılıyor) konuyla ilgili çok sert açıklamalar geldi. Cumhuriyetçi Parti Eş Başkanı Kevin McCarthy, “Adalet Bakanlığı, katlanılamaz bir silah haline getirilmiş siyasileşme düzeyine ulaşmıştır. Cumhuriyetçiler Temsilciler Meclisi’ni geri aldığında bu bakanlığı derhal incelemeye tabi tutacağız, olguları izleyeceğiz ve altına bakılmadık tek bir taş bırakmayacağız.” ifadelerini kullandı. McCarthy, soruşturmanın arkasındaki kişi olarak işaret ettiği Başsavcı Garland’a da “Belgelerini hazırla ve takvimini boşalt.” diyerek “peşine düşeceğiz” uyarısında bulundu.

Cumhuriyetçi Parti’nin kadın Eş Başkanı Ronna McDaniel ise sosyal medyada yaptığı açıklamada “Mutlak güç mutlaka yozlaştırır. Demokratların yasayı deldiğine ve iktidarı kötüye kullandıklarına sayısız kez tanık olduk. Hunter Biden da bunun örneği. Demokratlar bürokrasiyi Cumhuriyetçilere karşı silah olarak kullanmaya devam ediyor. Bu baskın kabul edilemez.” ifadelerini kullandı.

BAHANE Mİ,
SKANDAL DOSYALARI MI?

Daha önce CIA Başkanlığı da yapan General David H. Petraeus ve Eski ABD Başkanı Bill Clinton’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Samuel R. Berger hakkında benzer “gizli belgeyi kötüye kullanma” soruşturmasıyla karşı karşıya kalmıştı. Amerikan istihbarat teşkilatı, bu tür durumlarda, olası sızıntı ve zararları önlemek üzere hasar-kayıp tespiti yapıp belgeleri yasaya aykırı şekilde tutan görevlilere işbirliği teklif ediyor. Arama emri ise “son çare” olarak başvurulan “olağanüstü bir önlem” olarak görülüyor.

Trump daha önce FBI’ı, Hillary Clinton’ın sızdırılan e-posta soruşturmasının üzerine kapamasını “utanç verici” olarak nitelendirmiş, kurumun siyasi amaçlar için kullanıldığı söylemiş ve “FBI’ı yeniden inşa edeceğini” ilan etmişti. Trump, başkanlık dönemi boyunca güvenlik ve istihbarat teşkilatıyla kavgasını sürdürdü.
Florida’daki malikanesinde saklı olan belgelerin Trump’ın 2024 adaylığına darbe vurmak için bir bahane mi yapıldığı, yoksa gerçekten ABD’nin “müesses nizamının” yasadışı ve skandal niteliğinde faaliyetlerine dair kanıtlar mı taşıdığı soru işareti olarak duruyor.