04 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Fransa’nın Afrika’daki yıkıcılık söylemi: ‘3. Dönem Cumhurbaşkanlığı’na Hayır!’

DOĞAN DUYAR

Fransa’nın Afrika’daki yıkıcılık söylemi: ‘3. Dönem Cumhurbaşkanlığı’na Hayır!’
A+ A-

Fransa, Afrika’daki yıkıcı faaliyetini “3. Dönem Cumhurbaşkanlığı’na Hayır!” sloganıyla yürütüyor.

“3. Dönem Cumhurbaşkanlığı’na Hayır!” yıkıcılığı hukuk düzleminde bir tartışma olmayıp, doğrudan Afrika-Asya işbirliğini, özelde de “Kuşak Yol Girişimi”ni hedef alıyor.

Çin, Hindistan, Türkiye ve Rusya’yla ilişkilerini geliştiren Afrika devletlerinde milli devlet rüzgarının önü kesilmek isteniyor.

2013’te başlayan ve tüm Afrika kıtasının adım adım imzaladığı Kuşak Yol Girişimi’ne dahil olan liderler; “diktatör”, “yolsuzluklara bulaşmış”, “asker vesayeti altında”, “darbeci” hatta “yaşlı” suçlamalarıyla “şeytanlaştırılıyor”.

“Sivil itaatsizlik” eylem kışkırtmaları, “seçim”, “erken seçim” ve “seçimleri boykot” çağrıları, “3. dönem Cumhurbaşkanlığına hayır” kampanyasının ikiz kardeşleri.

Ardından; “seçim sonuçlarını tanımama” ve “milli geçiş konseyleri” gibi adlar altında “6’lı masalar” kurarak iç savaş kışkırtıcılığı.

Ne var ki, sömürgeci ABD ve Fransa’nın özellikle 2018 yılından sonra yoğunlaşan yıkıcı faaliyetleri fiyaskoyla sonuçlandı.

Fransa, 2023 yılına; Afrika’daki askerleri kovulan, büyükelçileri “persona non grata” yani “istenmeyen kişi” ilan edilen, devlet televizyonları France24 ve France5 ile radyo kanalları RFI yasaklanan, NGO’ları kapatılan, ziyaret edecek başkent bulamayan, zavallı, “tek dişi kalmış canavar” olarak girdi.

AFRİKA’NIN 2.İSTİKLAL SAVAŞI

Afrika kıtasında 2010’ların başından bu yana 2. İstiklal Savaşı yaşanıyor.

Kıtada 1900’lerin başında İngiltere ve Fransa başta olmak üzere emperyalist sömürgecilere karşı başlatılan anti-sömürgeci mücadele dalgası, 1950’li ve 1960’lı yıllarda devlet bağımsızlıklarının sağlanmasıyla sonuçlandı.

Ne var ki, 60’ların sonu ve 70’lerden itibaren yaşanan Batı merkezli askeri darbelerle Afrika devletlerinin ekonomik bağımsızlıklarını sağlama, milli devletlerini güçlendirme, milli ordularını oluşturma ve ulusal dilin kullanımı sekteye uğratıldı.

80’li yılların neoliberal politika dayatmalarıyla Afrika kıtasının göreli kamusal ekonomileri özelleştirmelerle yok edilmek istendi.

Putin’in “jeopolitik felaket” diye nitelediği 90’lı ve 2000’li yıllardaysa emperyalist merkezler daha da pervasızlaştılar.

“Arap Baharı” ve “Afrika Baharı” denilen devletleri parçalama programları çerçevesinde; kabileler arasında çatışmalar çıkartma, ayrılıkçı ve cihatçı terör örgütlerini kullanarak terör koridorları yaratma, devamında, kendi yarattıkları terörü bahane ederek bu ülkelerde askeri üsler kurma, yeni darbeler ve işgaller örgütleme eylemlerine başladılar.

2013 yılından bu yanaysa, Çin’in “Kuşak Yol” girişiminin yarattığı ekonomik özgürlük hareket alanı sayesinde, merkez sağ veya merkez sol diye nitelenen hatta en Fransacı bilinen devlet başkanları, Atlantik cephesinden kopmaya ve Asya kampında yer almaya başladılar.

Afrika’nın hemen hemen bütün devletleri 2019 yılına geldiğinde, “Bir Kuşak Bir Yol İnisiyatifi Ortaklık Bildirisi”ni imzaladılar.

60’lı yıllarda “Bağlantısızlar Hareketi” içinde yer alan Afrika Birliği devletlerinde, Asya’yla işbirliği sayesinde 2010 yılı sonrasında “istikrar”, “huzur” ve “ekonomik büyüme” egemen oldu.

Emperyalist merkezlerin “3. Dönem Cumhurbaşkanlığı’na hayır” ve “sivil itaatsizlik” eylemleri işte bu yeni yönelimi engellemeye yani “1. ve 2. Cumhurbaşkanlığı dönemine” yönelik.

FİLDİŞİ SAHİLİ’NİN TARİHİ DİRENİŞİ

Afrika’daki süreci en iyi özetleyen ülkelerden birisi Fildişi Sahili Cumhuriyeti.

Fildişi yönetimi, 2000’li yıllarda eski Cumhurbaşkanı Loren Bagbo döneminde Çin’le ilişkilerini “stratejik ortaklık” düzeyine yükseltti.

Fransa; Senegal ve Gabon’un yanısıra Afrika’da daimî askeri üs bulundurduğu Fildişi’nde, Çin’le işbirliğinin önünü kesmek için, Bagbo’ya karşı darbeler düzenledi.

Kontrgerilla çeteleri örgütleyerek iç savaş çıkarttı.

2011 yılında Bagbo, Çin’le işbirliğini savunduğu için tutuklanarak, Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılandı, dokuz yıl hapiste tutuldu.

Ne var ki, Fransa, Fildişi’nin Çin’le yakınlaşmasını önleyemedi.

Bagbo’nun rakibi, “kanlısı”, “Fransa’nın Afrika’daki Adamı” Cumhurbaşkanı El Hasan Vattara, Çin’le işbirliğini kaldığı yerden sürdürdü.

Bu işbirliği, Fildişi’ne, 2015 yılından sonra, istikrar ve yüzde 6’ların üzerinde düzenli büyüme olanağı sundu.

ÇİN’LE İŞBİRLİĞİNE KARŞI DARBE GİRİŞİMİ

Fransa, bu kez, Vattara’yı hedef aldı.

2017 ve ardından 2020 yılında askeri darbe girişimlerinde bulundu.

Başarısızlıkla sonuçlanan darbelerin ardından, Fransa, “3. Dönem Cumhurbaşkanlığına hayır!” sloganı etrafında “seçimleri boykot” ve “sivil itaatsizlik” eylemleriyle çıkış aradı.

NİFAK CEPHESİNE KARŞI KARARLI TUTUM

Ne var ki, Fransa’nın istediği olmadı.

Seçimlere katılım 2015’ten daha fazla oldu.

Fransa, 2015 yılında üstelik resmî sonuçların açıklanmasını beklemeden, dönemin Cumhurbaşkanı François Hollande’ın ağzından, seçimleri kazanan El Hasan Vattara’yı kutlamışken, bu kez, seçim sonuçarını tanımayı son dakikaya kadar reddetti.

Fildişi Sahili, ABD ve Fransa’nın isteğiyle “seçimleri tanımama” çağrısı yapan ve “milli geçiş konseyi” kurduklarını iddia eden, içlerinde eski cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar olan “6’lı Masa”yı, “geçmiş makamlarına bakmaksızın” kararlı bir duruşla yakın takibe aldı.

Cumhuriyet Bassavcılığı, “Konsey” girişiminin yasadışı olduğunu belirterek, bu kişiler hakkında soruşturma başlattı. Ev hapsini zorunlu kıldı.

Bu kararlı tutum, Fransa’nın nifak cephesini dağıttı.

Eski Cumhurbaşkanı ve sözde “Milli Geçiş Konseyi Başkanı” Henri Konan Bédié, “Konsey’den çekildiğini” açıklamak zorunda kaldı.

FRANSA’NIN İKİYÜZLÜLÜĞÜ

Çaresiz Fransa, Asya’yla işbirliğine yönelen Cumhurbaşkanı Vattara’yı devirmek için, bütün kartlarını sahaya sürdü.

O kadar ki; on yıl önce hapse attığı, Fildişi’nde saygın bir yeri olan Bagbo’yu bile “nifak cephesi”ne katmak için, sözde “Ceza Mahkemesi”ne müdahalede bulunarak, Bagbo hakkında “beraat” kararı verilmesini sağladı.

Amacı; Bagbo’nun Fildişi’ne dönerek “sivil itaatsizlik” cephesinde yer almasıydı.

Ancak Fransa’nın hesabı tutmadı.

Bagbo, Fildişi yönetimine destek sunarak, Fransa’ya sert bir tokat indirdi.

FRANSA’NIN ELİNDE MUHALEFET KALMADI

Eski Cumhurbaskanı Bedie geri adım atarak, eski Cumhurbaşkanı Bagbo da Fildişi yönetimine desteğini sunarak, “Fransa’ya Fildişi’nde muhalefet yapacak güç bırakmadılar”.

Fildişi, Fransa’nın “3. Dönem Cumhurbaşkanlığı’na Hayır!” girişimini, ülkenin en geniş güçlerini bir araya getirerek boşa çıkardı.

Afrika’nın 2. Kurtuluş Savaşı’nda merkez sol, merkez sağ ve sosyalistler büyük ittifakta buluştular.

“Yaşasın Afrika’da barış, milli uzlaşma ve kaynaşmış millet!”

“Kahrolsun yeni-sömürgecilik!”

“Kahrolsun Fransa!” paylaşımları dört bir yanda yankılanıyor.

Cezayir ve Mali Ordu-Millet devrimlerinin ardından Fildişi Sahili’nin “Genişletilmiş Cumhurbaşkanlığı İttifakı” çatısı altında Fransa’ya karşı direnişi, Sahraaltı coğrafyasının Fransa’nın denetiminden uzaklaşması sürecini hızlandırdı.

Türkiye’miz, 20. yüzyılın başında sömürgeciliğe karşı bağımsızlık mücadelelerinde esin kaynağı olduğu Afrika ülkelerinin, 60 yıllık aradan sonra yeniden başlattıkları yükselen yeni istiklal mücadeleleriyle dayanışma içinde olarak, bağımsızlığını güçlendirecektir.

Son Dakika Haberleri