Bilim insanları İstanbul depremini tartışıyor
Prof. Dr. Doğan Perinçek, Prof. Dr. Celal Şengör, Prof. Dr. Naci Görür, Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, Prof. Dr. Ahmet Ercan, Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Prof. Dr. Şerif Barış, Prof. Dr. Cenk Yaltırak... Fikir ayrılıkları olsa da, hızla önlem alınması görüşünde ortaklar.
Kahramanmaraş merkezli büyük depremden sonra deprem uzmanlarının açıklamaları gündemde önemli yer tutmaya başladı. Türkiye’nin fay hatları, zemin yapısı, yapıların teknik özellikleri ve ileride olabilecek depremler konuşuluyor, tartışılıyor. Tartışmalar İstanbul depremine kadar vardı. Her depremden sonra olduğu gibi… Yine sık sık sorulan soru: “İstanbul’da deprem olur mu, olursa ne zaman olur?” şeklinde. Tartışma giderek bu eksene kayıyor. Tartışmalar uzadıkça bilim insanları arasındaki görüş ayrılıkları da ortaya çıkıyor. Bu da kafa karıştırıyor. Vatandaş kime inanacak, şaşırıyor… Tartışmaları ve farklılığı sizler için derledik:
İSTANBUL'DAN ENDİŞE EDİYORUM
Prof. Dr. Naci Görür:
“Marmara fayı kırıldı, kırılacak. Kırılırsa minimum 7.2 büyüklüğünde deprem üretecek. Halbuki yapılan çalışmalar gösteriyor ki, bu fayın güneyinde stres birikimi kuzeyinden çok daha fazla. Marmara'nın güney kısmında. Türkiye'de en fazla deprem üreten iki fay var. Biri Kuzey Anadolu fayı, diğeri Doğu Anadolu fayı. Her iki fay enerjisinin büyük bir kısmını boşalttı. Bu demektir önümüzdeki birkaç yüz sene içerisinde Türkiye'de çok büyük bir deprem olmayacak, en azından bu iki fay kuşağı boyunca. Bu bizim için ülkeyi depreme hazırlama açısından bir şans. İrili ufaklı başka yerlerde deprem olabilir, burada da küçük depremler olur ama Türkiye'nin en ağırlıklı fay zonları enerjiyi boşalttı. Bu bir imkân, bunu ilk kez söylüyorum bunu bütün Türkiye duysun; İstanbul'da durum hiç iyi değil. Nasıl 3 gün önce 'Maraş'tan endişe ediyoruz' diye yazdıysam aynı şekilde İstanbul'dan endişe ediyorum. Bilimsel bütün araştırmalar, İstanbul'da zamanın gelmekte olduğunu gösteriyor. Aşağı yukarı 30 sene içerisinde depremin beklendiği söyleniyordu, 23 senesi geçtiğine göre büyük ölçüde yakınlaşmış demek istiyorum.
EN FAZLA 7.5 BEKLİYORUZ
“Ancak Maraş depremi beklediğimiz Marmara depreminden daha büyük. İstanbul’da en fazla 7.5 bekliyoruz. İstanbul’da daha küçük deprem beklememize rağmen, İstanbul’da hasar Maraş’tan daha fazla olur. Diğer yandan Maraş’ta da hasar epey fazla. Depremin süresi 40-60 saniye. Eğer Marmara fay sistemi Doğu'dan Batı'ya bir kerede kırılırsa, depremin büyüklüğü 7.6 olur.”
Prof. Dr. Celal Şengör:
İstanbul depremi eli kulağında. Çünkü burada bir gerilme hesabı yapıldı. İstanbul’un hemen Güney'inde Coulomb Teorisi’ne dayanan bir maksimum gerilme tespit edildi. Bizans’tan bu yana gelen zaman aralıklarına bakarsan yaklaşık her 250 senede bir büyük bir deprem vuruyor İstanbul’u. Bu hesabı ya Rockwell ya da Tom Parsons yapmıştı. Buna göre 2000’de yapılan ve hem tarihsel depremleri hem de Coulomb teorisini birlikte içeren analiz size söylediğim ihtimal hesabını gösteriyor. Daha başka bunun üzerine konabilecek bir veri yok. Depremin süresinin iki dakika olabileceğini düşünüyoruz. Şiddeti 9’a çıkabilir. Fay Silivri’den Büyükçekmece’ye kadar kırılırsa korkulacak bir durum olmaz ancak kırılma Gebze açıklarına kadar uzanırsa 7.5 büyüklüğünde deprem üretir.
‘BÜYÜK BİR DEPREM YÜZDE 65’
Prof. Dr. Haluk Eyidoğan:
Bugüne kadar çeşitli çalışmaların vardığı kötümser tehlike ihtimali şudur: Marmara Denizi’nde başta İstanbul olmak üzere çevresindeki tüm yerleşimleri olumsuz etkileyecek ve kayıplara neden olacak 7 ve daha büyük bir depremin olma olasılığı önümüzdeki 25 yıl içerisinde yüzde 65’tir. Zaten İstanbul için deprem kayıp değerleri de buna göre yapılıyor.”
2045'TEN ÖNCE OLURSA ŞAŞIRTICI OLUR
Prof. Dr. Ahmet Ercan:
İstanbul’u etkileyecek büyük depremin 2045’den önce olmayacağını öngörüyorum. Olası İstanbul depreminin 2045 yılından önce olması şaşırtıcı olur. Geçmişte zamanı belli olan depremler hiçbir zaman belirlenen zamandan önce olmamış. Marmara’da beklenen hiçbir deprem beklenildiği yıldan daha önce olmuyor. Ya tam zamanında oluyor ya da gecikiyor. Basının sürekli 'İstanbul depremi' demesi çok yanlıştır. Bu bir Kuzey Marmara depremidir. Etkileyeceği en büyük alan İstanbul olacaktır. Kuzey Marmara'da olacak bir depremde İstanbul'un kilometre kare başına düşen kişi yoğunluğu 3 bin kişidir ve ondan sonra katlanarak gitmiştir. İstanbul'da kilometre kare başına düşen konut sayısı 340'tır. Deprem olan yerde 25 yapı vardı. İstanbul'da 340, yaklaşık 7 katı falan var İstanbul'da. Dolayısıyla İstanbul'da ne olur olayını daha fazla konuşmaya gerek yok. Orana baktığınız zaman korkunç bir durum ortaya çıkıyor.
5-10 YIL İÇİNDE OLMA İHTİMALİ YOK
'Büyük İstanbul Depremi' fikrini ortaya atan ABD'li jeofizik uzmanı Ross Stein dahi hatalı açıklamalarını kabul edip, 6.5 şiddetinde bir depremin o da ancak yüzde 1-2 ihtimalle olabileceğini ifade ediyor ancak Türkiye'deki bazı profesörler ilk açıklamayı baz alıp bu yeni açıklamaları görmezden geliyorlar. Silivri-Yeşilköy arasındaki 50 km'lik kırılmayan fay var. Bu fay bahsedilen kadar büyük bir deprem üretmez çünkü çok sığ. Derinlik 7 km. Fakat orada fay iki parça, birbirleriyle bağlantılı değil, atlamış faylar. Dolayısıyla bunlar bir seferde kırılmaz. İkinci fay dediğimiz Büyükçekmece-Yeşilköy arasındaki fay aktif değil.
ZEMİN ÖNEMLİ
Ana fay 250 yılda bir kırılıyor. İstanbul’da 7.7 gibi büyük deprem olmayacak. İstanbul’da en fazla 6,5’luk deprem olur. İstanbul’da enerji yok artık. Kırılmış. 1999’da kırıldıktan sonra, Marmara Denizinde 180 km kırılmamış fay var zannediyorlardı. Marmara Denizinde 1894 ve 1912 yılında deprem olduğu için kırılmamış, ortada 35-40 km bir fay var. Bana muhalif olanlar 50 km diyor. Ama iki ayrı fay çiziyor. İki ayrı fay arasında 10 km’lik bir boşluk var. Böyle olunca enerji yüklü bomba yok. 4-5 bomba vardı. 4’ü kırıldı. Beşinci küçük parça duruyor… Özellikle 6,5’luk deprem eli kulağında değil, diyorum. Zemin önemli. Dedim ya 5-10 yıl içinde olma ihtimali yok. (Beyaz Tv, 20 Şubat 2023.)
SÜREKLİ KONUŞMAK DOĞRU DEĞİL
Prof. Dr. Şerif Barış:
Marmara Denizi’nde geçmişte yaşanan depremlerin tamamının 7 ve üzeri büyüklükte olduğunu düşünmüyorum. 6.7 veya 6.8’lik depremde kaos, kargaşa, yıkım ve ölümlere sebebiyet verir. Her hafta depremi gündeme getirip, risk yüzde 64 demek doğru bir söylem değil. Sürekli İstanbul’a odaklı konuşulması da üzücü. Güney Marmara’da, Bursa ve Yalova’yı çok ciddi etkileyecek faylar bulunuyor.
'ZAMAN VERENLER ŞARLATANDIR'
Prof. Dr. Doğan Perinçek:
Ben veyahut meslektaşlarımın hiçbiri zaman tarih veremez. Zaman verenler, şarlatandır. Ben Türkiye'nin en riskli dört bölgesini sıraladım. Üçüncüsünde deprem oldu. Bu açıklamam depremden iki gün önce ama bu bir tesadüf. Ben iki gün sonra olacak demedim. Kimse bunu diyemeyiz. Tarih veremeyiz. Küçük de olsa günümüzde olan depremlerden, yaşadığımız depremlerden ve eski depremlerden yola çıkarak birtakım tahminler yapabiliyoruz.
4 YILDA YIKIMDAN KURTULURUZ
Marmara'daki büyük deprem art arda meydana gelebilir. Bunun örnekleri var. Marmara bölgesinde bu iki depreme üçüncü bir depremin eklenme olasılığı var. O deprem de Erdek, Çan, Bayramiç ilçelerinden geçen fay zonu üzerinde olabilir. Depremin yıkıcılığını önlemek için uzun soluklu bir çaba gerekiyor. Son 20 yılı boşuna harcadık ve bu günlere geldik. Bir ay sonra olacak deprem için elimiz kolumuz bağlı fakat dört yıl sonra olacak bir deprem için zamanımız var. Şimdiden başlarsak dört yıl sonra Marmara'nın etrafındaki kentleri yıkımdan kurtarırız.
DEPREM DOĞU MARMARA HATTINDA OLACAK
Prof. Dr. Cenk Yaltırak:
Sürekli deprem olan bir bölgede aynı şeyi defalarca söyleyip birinin tutması bilim olmuyor. Marmara Denizin içinde 240 ile 510 yıl arası kırılmayan dört fay parçası bulunuyor. Bunlardan en riskli olanı ve kırılmasını öngördüğümüz fay hattı Osmangazi köprüsünün olduğu yerden başlayıp, İmralı Adası kuzeyine uzanan 110 kilometrelik 7.6 büyüklüğüne ulaşma potansiyeli olan Doğu Marmara hattı. Bize göre kırılma tarihsel verilere göre 1509’da olduğu gibi Doğu Marmara segmenti üzerinde olacak. Bu durumda, Marmara Ereğlisi ile İzmit Körfezi arasındaki alanda, İstanbul, Yalova, Bursa illerinde ağır hasarlar oluşur.
İSTANBUL İÇİN 'ACİL MÜDAHALE' SENARYOSU HAZIR
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Savunma Sağlık Bilimleri Enstitüsü, olası İstanbul depreminde Atatürk Havalimanı'nın sahra hastanesine dönüştürülmesi ve yaralılara müdahale edilmesi ile hava ambulanslarının hızlı şekilde görevlendirilmesini içeren afet müdahale senaryosu hazırladı.
Savunma Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan Uzar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, enstitü bünyesindeki Afet ve Olağanüstü Durumlarda Sağlık Hizmetleri Yönetimi Anabilim Dalında yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Enstitünün olası afetlere müdahale konusunda uzun süredir çalışmalar yürüttüğünü, çeşitli afet müdahale senaryoları hazırladığını aktaran Uzar, Türkiye'nin topraklarının yüzde 65'inin birinci derece deprem bölgesi içinde yer aldığına dikkati çekti. Bilim insanlarının sıklıkla uyardığı İstanbul'da yaşanabilecek depreme ilişkin de hazırlık planları üzerinde çalıştıklarını söyleyen Uzar, bu kapsamda, yaralılara hızlı müdahaleyi merkeze alan afet müdahale senaryosunun bir süre önce hazırlandığını bildirdi.
EN AZ 100 BİN YARALI
Prof. Dr. Uzar, söz konusu senaryonun Sağlık Bakanlığı, Türk Hava Kuvvetleri ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi gibi ilgili kuruluşlarla paylaşıldığını belirterek şunları kaydetti:
"Olası İstanbul depreminde en az 100 bin yaralının olacağı belirtiliyor. Biz de uzmanlarımızla buna yönelik bir afet müdahale senaryosu hazırladık. Bu çalışmada, İstanbul'da yaşanabilecek büyük depremde hızlı bir şekilde uygun ekiplerle ve altyapısı sağlam terminal binalarıyla ilk 6 saatte yaralılara nasıl müdahale edilebileceğinin önemine dikkati çektik. Bu süre içinde doğru müdahale, kişilerin hem yaşama tutunmasını hem de kol-bacak gibi uzuv kayıpları ve böbrek kaybının önüne geçilmesini sağlıyor."
HAVALİMANLARI İDEAL HASTANE
Büyük bir depremde en ideal hastanenin elektrik, su, tuvalet ve haberleşme kesintisi olmayacağı için havalimanlarının terminal binaları olduğunu vurgulayan Uzar, şöyle devam etti:
"Avrupa yakasında depremden en çok etkilenmesi beklenen bölgeleri dikkate aldığımızda kurulacak sahra hastaneleri yeterli olmayabilir. Bu duruma karşı hastaneye dönüştürülmesi öngörülen birinci öncelikli alan Atatürk Havalimanı. Havalimanı ve terminal binalarının sahra hastanesi haline getirilmesi, seyyar-mobilize tıbbi cihazların buraya yerleştirilmesi, yaralılarımıza ilk ve acil müdahalenin burada yapılmasını ve ardından da oluşturulacak hava koridoruyla uygun illere uçaklarla nakledilmelerini planladık. Böylece olası bir depremde ilk 6 saatte yaralılara hızlıca müdahale mümkün olabilir."
Uzar, yaralıların nakli için oluşturulacak hava koridorunda Türk Hava Kuvvetlerinin nakliye uçaklarının devreye girmesini de öngördüklerini ifade ederek, "Nakliye uçaklarımız Atatürk Havalimanı'na gelirken sağlık personelini, tıbbi ekipmanları alarak gelecek. Farklı illerden havalanacak uçaklarla 6-8 saat içinde ilk müdahalesi yapılan ağır yaralıların nakli mümkün olabilir." diye konuştu.
TATBİKAT YAPILACAK
Prof. Dr. Uzar, ilerleyen zamanlarda bu çalışmanın gerçek senaryolu ilk tatbikatının İstanbul harici farklı bir ilde yapılmasını planladıklarını dile getirdi.
Hava ve uzay hekimlerinin önemine de işaret eden Uzar, enstitü bünyesindeki merkezde açılacak kurslarla uçuş hekimi sayısını artırıp her yaralı taşıyan uçağa bir uçuş hekimi verilmesini hedeflediklerini anlattı. BURCU ÇALIK - AA