18 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kuzey Akım 2’de son raunt

Rusya’dan Avrupa’ya gerçekleşen doğalgaz sevkiyatını arttırmayı hedefleyen Kuzey Akım 2 projesinin inşası 2015 yılında kararlaştırıldı. Lakin o gün bugündür ABD ve Avrupa ülkeleri arasında tartışma bitmiyor. Şimdi proje en kritik dönemeçten geçiyor.

Kuzey Akım 2’de son raunt
A+ A-
Tunç Akkoç

Gazprom firması, boru hattının bu yıl içerisinde tamamlanacağını açıkladı. Fakat Eylül ayında Almanya’da gerçekleştirilecek genel seçimler beklenmedik gelişmelere yol açabilir. Nitekim ABD Almanya içindeki güçlerini öne sürmüş durumda. Buna rağmen Almanya’nın Kuzey Akım 2 konusundaki devlet politikasının değişmesi çok mümkün gözükmüyor.

DENGELERİ DEĞİŞTİREN DEV PROJE

Kuzey Akım 2’nin merkezinde Almanya ve Rusya var. Bin 224 km uzunluğundaki boru hattı Baltık Denizi’nin kıyısında yer alan Rusya’nın Wyborg kentinden başlıyor ve Almanya’nın Mecklenburg-Vorpommern eyaletindeki Lubmin kentinde bitiyor. Ancak proje birçok Avrupa ülkesini ilgilendiriyor. Rus doğalgazı sadece Almanya’nın değil, diğer Avrupa ülkelerinin de kullanımına sunulacak. 10 milyar Avro maliyeti olan projenin Rusya tarafında Gazprom bulunuyorken, Avrupa tarafında ise beş ortaklı bir yapı var: Almanya’dan Uniper ve Wintershall-Dea, Fransa’dan Engie, Avusturya’dan OMV ve İngiliz-Hollanda ortaklı Royal Dutch Shell. Doğalgaz hattını işleten Nord Stream AG’nin Denetleme Kurulu Başkanı ise Almanya’nın eski Başbakanı Gerhard Schröder.

Baltık Denizi’nin ortasından geçen Kuzey Akım 1 projesi 2011 yılında faaliyete geçmişti. Kuzey Akım 2 kapsamında ise yine aynı güzergahta paralel bir boru hattı döşeniyor. Yani gaz sevkiyatının hacmi ikiye katlanacak. Bugüne kadar yılda 55 milyar metreküp olan doğalgaz sevkiyatı, Kuzey Akım 2’nin tamamlanmasıyla beraber 110 milyar metreküpe çıkacak. Yapılan değerlendirmelere göre yakın gelecekte Avrupa’da doğalgaz ihtiyacı artacak. Başta Almanya olmak üzere, Avrupa ülkelerinin önümüzdeki yıllarda karşılanması gereken toplam doğalgaz açığı ve ihtiyacı yıllık 120-140 milyar metreküp dolaylarında ifade ediliyor.

UKRAYNA VE POLONYA KUZEY AKIM’A KARŞI

Şu ana kadar Avrupa’ya ulaşan Rus gazının yüzde 40-50 kadarlık kısmı Ukrayna üzerinden geçiyordu. Kuzey Akım 2’nin hayata geçmesiyle beraber Ukrayna hattın dışında bırakılıyor ve geçiş ülkesi olmaktan çıkıyor. Bu durumun değişmesi, Ukrayna için büyük bir ekonomik kayıp anlamına geliyor (yıllık yaklaşık 2 milyar dolar). Ayrıca siyasal olarak ve yaşamsal olarak, Rusya ile ilişkiler bakımından da gazın Kiev üzerinden geçmesi Ukrayna için bir güvenceydi. Bu arada Rusya ile süren pazarlıklarda Almanya, doğalgaz sevkiyatının belirli bir kısmının Ukrayna üzerinden de devam etmesini şart koşuyordu.

Diğer taraftan Polonya da Kuzey Akım 2’ye şiddetle muhalefet eden ülkelerin başında geliyor. Gaz sevkiyatında aktör olmayı hedefleyen Varşova, ABD’nin de en yakın müttefiklerinden. Polonya’nın yanında diğer Baltık ülkeleri de Rusya’nın Avrupa’da etkisini arttırmasından kaygılandıklarını dile getirerek projeye itiraz ediyorlar.

BİDEN ESKİ POLİTİKAYI DEVAM ETTİRİYOR

Aslında boru hattının yapımında son dönemece girilmişti. İnşası tamamlanması gereken yaklaşık 140 kilometrelik kısım kalmıştı. Yani hattın yüzde 87’si tamamlanmış durumda. Fakat özellikle Navalny’nin zehirlenme olayı, Avrupa ile Rusya arasındaki ilişkileri çok gerdiği için, Kuzey Akım 2 konusundaki tartışmalar da son aylarda alevlendi. Trump yönetimi de ortalığı kızıştırmış, Navalny olayını kullanarak, Kuzey Akım 2 projesini sabote etmeye çalışmıştı. Projenin tamamlanması konusunda kararlı görünen Alman Hükümeti, yeni seçilen ABD yönetimiyle beraber “suların durulacağını” umuyordu. Biden yönetimiyle bir uzlaşmaya varılabileceği görüşü yılbaşından bu yana Alman kamuoyunda çokça dile getiriliyordu. Daha sonra ise öyle olmayacağı ortaya çıktı.

Mart başında ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamanın tonu sertti, adeta şirketler tehdit ediliyordu: “Projede yer alan her şirket ABD’nin yaptırımlarına maruz kalacaktır. Derhal faaliyetlerini durdurmalılar.” Dışişleri Bakanı Tony Blinken da Brüksel’de Alman mevkidaşı Heiko Maas ile yaptığı ilk görüşmede ABD’nin politikasını net bir şekilde mevkidaşına iletti. Blinken, Kuzey Akım’ın hedefinin Avrupa’yı bölmek ve Avrupa’nın enerji güvenliğini zaafa uğratmak olduğunu vurguladı. ABD Dışişleri Bakanı, Rusya’nın bu sayede enerji politikasını Avrupalılara karşı bir silah olarak da ileride kullanacağını iddia etti. Tüm bu gelişmeler sonrasında, Kuzey Akım 2 projesi yeniden Alman siyasetinin ve kamuoyunun gündem maddeleri arasında en üst sıralara yükseldi.

YEŞİLLER RUS KARŞITLIĞININ SÖZCÜSÜ

Transatlantik ittifakını “eski güzel günlerine” döndürmek isteyen ve bunun yolunun da Rusya karşıtlığından geçtiğine inanan politikacıların, gazetecilerin, Sivil Toplum Kuruluşu (STK) temsilcilerinin vs. sesi son günlerde Almanya’da güçlü çıkıyor. Yeni ABD yönetiminin sert tavrından da cesaret alarak odaklandıkları konu tabi ki Kuzey Akım 2!

Kuzey Akım 2 projesinin tamamlanmasına Almanya’da kurumsal olarak ve topyekün karşı çıkan parti Yeşiller Partisi. Eşbaşkanlar Annalena Baerbock ve Robert Habeck üç hafta önce “2021 Yılı Seçim Programı”nı kamuoyuna açıkladılar. Programda Kuzey Akım 2 projesinin durdurulması maddesinin de yer alması biraz sürpriz olarak değerlendirildi, bu kadarını pek kimse tahmin etmemişti. Yazılı metinde şöyle ifade ediliyor: “Jeopolitik sebeplerden ötürü Kuzey Akım 2 durdurulmalı. Bu sayede enerji politikası alanında daha bağımsız olacağız.”

(https://www.gruene.de/artikel/wahlprogramm-zur-bundestagswahl-2021)

Öte yandan Yeşiller Partisi’nin internet sitesinde “Kuzey Akım 2’yi durdurun!” başlığı altında bir süredir imza kampanyası yürütülüyor. İmza sayfasında şu açıklama dikkat çekiyor: “Federal hükümetin iddia ettiği gibi bu proje salt ekonomik değil, tamamen siyasi içeriklidir. Alman Federal hükümeti otokrat başkan Putin’in stepnesi durumundadır.”

https://www.gruene.de/aktionen/nord-stream-2-stoppen

Bu konuda kendini öne atan Yeşillerin başında Reinhard Bütikhofer geliyor. Altı yıl boyunca Yeşiller Partisi’nin Eşbaşkanlığını yapan Bütikhofer, yedi yıl boyunca da Avrupa Yeşiller Partisi’nin Eşbaşkanlığı görevini yürüttü. Şu anda Avrupa Parlamentosu’nda milletvekili ve ABD ile İlişkiler Komitesi Üyesi. Blinken-Haas görüşmesinden hemen sonra attığı tvitte Bütikhofer, “Boru hattı felaketi sizi her gün karşılar” diyerek dalga geçip, ABD Dışişleri Bakanı’nın Almanya’yı uyardığı haberini paylaşıyor. Belli ki ABD’nin tehditleri keyfini yerine getirmiş. (undefined ) İki gün sonra attığı tvit dizisinde ise daha pervasızlaşıyor. “Kendi sebep olduğumuz bu krizden bir çıkış yolu bulmak için hala daha zamanımız var. Gerçekten Biden’ın, katil olarak tanımladığı Putin’le Almanya’nın gaz ticareti yapmasını kabulleneceğini mi düşünüyorsunuz?” diyerek adeta ABD üzerinden Alman hükümetini tehdit ediyor.

(undefined )

Unutmayalım, Reinhard Bütikhofer Çin Halk Cumhuriyeti’nin geçen ay yaptırım kararı aldığı Avrupa Parlamentosu (AP) üyesi 10 milletvekili arasında yer alıyor.

TRANSATLANTİK İTTİFAKININ SEVDALILARI

ABD’li yetkililerin Almanya’yı ve Kuzey Akım 2’yi hedef alan sözleri sonrası harekete geçen kurumlardan birisi de muhalefette yer alan liberal parti FDP. Parti’nin dış politika sözcüsü olan Bijan Djir-Sarai, Reuters’e yaptığı açıklamada ‘Dışişleri Bakanı Maas’tan beklentim, mevkidaşı Blinken’in taleplerini ciddiye alması’ dedi. Federal Meclis’te Dış İlişkiler Komisyonu Üyeliği de yapan Djir-Sarai ‘nihayet artık gereken yapılmalı’ diyerek adım atılması gerektiğine işaret etti.

Daha ilginci ise iktidar partisi CDU içinden çıkan çatlak sesler. Federal Hükümetin CDU’lu Transatlantik Koordinatörü Peter Beyer’in 31 Mart günü yaptığı açıklama kamuoyunda ses getirdi. Haftalık ekonomi dergisi Wirtschafts Woche’ya verdiği demeçte, Dış İlişkiler Komisyonu Üyeliği de yapan Beyer şunları söylüyordu: “Transatlantik ilişkiler açısından yeni bir başlangıcın arifesindeyken, Kuzey Akım 2 projesi ciddi bir engel oluşturmaktadır. Amerikalılar da bizden sadece retoriğimizi değiştirmemizi değil, icraata geçmemizi bekliyorlar. O yüzden projenin inşasıyla ilgili moratoryum çağrısında bulunuyorum.” Peter Beyer’in açıklamasını Twitter’da ilk paylaşanlardan biri, Liberal Parti’nin (FDP) Grup Başkanvekili Alexander Lambsdorff oldu. Lambsdorff, “Peter Beyer bu şekilde FDP’nin görüşüne katıldı” diye de belirtti.

(undefined ) Daha önce de CDU’nun önemli isimlerinden Kuzey Akım 2 aleyhinde sert sözler gelmişti. Parti içinde bu konuda tartışmaların olduğu biliniyor.

SERMAYE DESTEKLİ LOBİCİ ‘ÇEVRECİLER’ DEVREDE

Almanya’da Kuzey Akım 2 karşıtı kampanyanın aktörleri arasında sivil toplum kuruluşları da var. Ülkenin en etkili lobi kuruluşlarından ve finansal gücü yüksek derneklerinden olan “çevreci” Deutsche Umwelthilfe e.V. bunların başında geliyor. Kuzey Akım 2 karşıtı kampanyanın adeta sözcülüğünü yapan Deutsche Umwelthilfe, projeyi sekteye uğratmak için çeşitli yargı süreçlerine de başvurdu. En son Ocak ayında yaptıkları başvuruda, inşaatın Alman kara sularında durdurulmasını talep etmişlerdi. 1 Nisan günü Federal Deniz Gemiciliği ve Hidrografi Dairesi bu talebi reddetti. Şimdi Deutsche Umwelthilfe yüksek mahkemede dava açma yoluna hazırlanıyor.

(https://www.duh.de/presse/pressemitteilungen/pressemitteilung/deutsche-umwelthilfe-kuendigt-klage-an-bundesamt-fuer-seeschifffahrt-wischt-klima-und-umweltargument/ )

Karardan iki gün önce derneğin yöneticilerinden olan Constantin Zerger, attığı tvitlerde dava ve itiraz girişimleriyle ne amaçladıklarını açıklamıştı: “Yaptığımız itiraz, Alman kara sularında Kuzey Akım 2 inşaatının devam etmesini engelliyor. Yargı yolunu sonuna kadar kullanma konusunda kararlıyız.”

(undefined )

Hedef zaman kazanmak, inşaatı sekteye uğratmak ve yavaşlatmak. Almanya’da yapılacak genel seçimlere beş ay kaldı ve o tarihe kadar inşaatın tamamlanması engellenmek isteniyor. Ondan sonra artık yönetimi devralacak olan yeni hükümetin politika değişikliğine gitmesi umut ediliyor! Nitekim kararın açıklandığı gün yine konuya ilişkin twit atan Constantin Zerger, aynı çizgiyi devam ettireceklerini ifade ediyor: “Bu sabah BSH itirazımızı reddetti. Şimdi bu mega projeyi durdurmaya devam etmek için dava yoluna gideceğiz.”

(undefined )

Bu arada şu anda inşaat Danimarka kara sularında devam ediyor, durmuş değil. Mayıs ayında Almanya kara sularında tamamlanması gereken kısmın yapılması planlanıyor.

Deutsche Umwelthilfe “basit” bir çevreci dernek değil. Bu yüzden Alman kamuoyunda çeşitli spekülasyonlara konu oluyor. Geçmişte CDU Genel Başkanı Armin Laschet dernekle ilgili şu değerlendirmeyi yapmıştı: “Yabancı bir otomobil firması tarafından finanse edilen ve Alman otomobil endüstrisini zayıflatmaya çalışan bir dernek. Bu kadar az üyesi olmasına rağmen, nasıl 100 tane tam zamanlı çalışanı var bu derneğin, nasıl oluyor?” Deutsche Umwelthilfe’nin Toyota firması tarafından ve başka uluslararası şirketler tarafından fonlandığı biliniyor.

Bu yılın Şubat ayında da dernek, Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) Genel Başkanı Olaf Scholz’u hedef alan açıklamalar yapmış ve kamuoyuyla belgeler paylaşmıştı. İddialara göre Maliye Bakanı Scholz, Trump yönetimine yaptığı teklifte, ABD’den yaklaşık 1 milyar dolar tutarında sıvı gazı alma taahhüdü karşılığında Kuzey Akım 2’ye yönelik yaptırım girişimlerinden vazgeçmelerini talep ediyordu. Scholz Kuzey Akım 2 projesinin kararlı savunucularından olduğu için hedefteydi. Görüldüğü gibi Deutsche Umwelthilfe salt aktivist faaliyetlerle yetinen bir dernek değil; bunun ötesinde politik tutum alan, kamuoyu oluşturan, karar süreçlerini etkilemeye çalışan bir organizasyon. Derneğin Başkanı Sascha Müller-Kraenner’in attığı tvitlerde ABD Dışişleri Bakanı’na ve ABD’nin yeni temsilcisi Amos Hochstein’a Kuzey Akım 2 konusunda ‘tavsiyelerde’ bulunması da dikkatlerden kaçmadı.

(undefined )

(undefined )

Deutsche Umwelthilfe’nin Başkanı Sascha Müller-Kraenner ABD ile olan yakın bağları ile öne çıkıyor. Mali olarak ABD’nin en güçlü hayır kuruluşları arasında sayılan ve uluslararası karteller tarafından fonlanan The Nature Conservancy’de (TNC) uzun yıllar çeşitli kademelerde görev yapan Sascha Müller-Kraenner, TNC’nin Londra ve Berlin’de bürolarını kurdu ve 2014 yılına kadar Avrupa masasının başında yer aldı. Sascha Müller-Kraenner aynı zamanda ABD’li meşhur German Marshall Fund’un bursiyerlerinden.

FEDERAL HÜKÜMET KARARLI

Federal Hükümet ise tüm baskılara rağmen Kuzey Akım 2 ile ilgili net tavrını sürdürüyor. ABD Dışişleri Bakanı’nın yaptığı açıklamalara önce CDU’nun dış politika sözcüsü Jürgen Hardt yanıt verdi. İnşaatın tamamlanması gerektiğini söyleyen Hardt, aksi takdirde milyarca Euro zarar ve tazminat durumlarının ortaya çıkacağını ifade etti. ABD’ye de sitem eden Hardt’a göre, müttefikler arasında yaptırım seçeneği masada olmamalıydı. Blinken-Haas görüşmesinden sonra ise Alman Dışişleri Bakanlığı yetkilisi basına verdiği demeçte, Almanya’nın tutumunun değişmediğini vurguladı. Öte yandan Alman Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, Reuters’e yaptığı özel açıklamada da projeyi güçlü bir şekilde savundu: “Transatlantik-Koordinatörü Peter Beyer’ın açıklaması kendisini bağlar. Federal Hükümetin Kuzey Akım 2 konusundaki tavrı değişmemiştir.”

Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier da Şubat ayında projeyi destekleyen bir açıklama yapmıştı. Aynı şekilde Ekonomi Bakanı Peter Altmaier de, bir tarafta iki ülke arasında on yıllara dayanan ekonomik ilişkiler söz konusu, diğer tarafta insan hakları ihlalleri, ikisini birbiriyle karıştırmamalı diyerek, Navalny olayını bahane ederek Kuzey Akım 2’nin durdurulmasını savunanlara yanıt vermişti. İki hafta önce ise Çevre Bakanı Svenja Schulze, Almanya’da çok takip edilen YouTube kanallarından biri olan Jung&Naiv’e konuk olmuş ve Kuzey Akım 2 projesinin tamamlanması gerektiğini söylemişti.

(https://www.youtube.com/watch?v=3rjo974E8eY)

ALMANYA’NIN DEVLET POLİTİKASI DEĞİŞMEZ

Kuzey Akım 2 projesi en kritik dönemeçten geçiyor. Danimarka kara sularında döşenmesi gereken yaklaşık 120 km ve Alman kara sularında da sadece 30 km’lik bir bölüm kaldı. Gazprom firması, boru hattının bu yıl içerisinde tamamlanacağını açıkladı. Lakin bu yılın Eylül ayında Almanya’da gerçekleştirilecek genel seçimler beklenmedik gelişmelere yol açabilir. Önümüzdeki aylarda Alman siyasetinde tansiyonu yükseltecek olan seçim kampanyasında en önemli tartışma konularından bir tanesinin Kuzey Akım 2 projesi olacağından emin olabiliriz. Transatlantik ittifakının yeniden doğuşuna inanan ve buna umut bağlayan politikacılar bu tartışmayı alevlendireceklerdir.

Nitekim ABD bu son dönemeçte, Almanya içindeki güçlerini öne sürmüş durumda. Yukarıda aktardığımız hadiseler bunu gösteriyor. Artık bundan böyle hedefleri yeni bir koalisyonun oluşmasını sağlamak ve en azından seçimlere kadar boru hattının tamamlanmasını engellemek, ABD’nin öncelikleri arasında yer alıyor. Kuzey Akım 2 projesi, yeni Biden yönetiminin izlediği Almanya siyasetinin eksenini oluşturan parametrelerin başında geliyor. Buna uygun olarak ABD, Yeşiller Partisi’nin ve FDP’nin yeni oluşacak hükümet koalisyonunda yer almasını istiyor. Ayrıca zaman zaman CDU içinden çıkan çatlak sesler de aynı cephenin bir parçası. Kuzey Akım aleyhinde açıklama yapan CDU’lu yetkililerin tamamı ABD bağlantılı çeşitli organizasyonların üyesi.

Tüm bunlara rağmen Almanya’nın Kuzey Akım 2 konusundaki devlet politikasının değişmesi çok mümkün gözükmüyor. Birincisi, siyasal partiler düzleminde eğilimin ve dengenin Kuzey Akım aleyhine bozulması çok zor. İki büyük siyasal parti olan CDU ve SPD’nin bugüne kadarki tavrının değişmesi için bir sebep yok. CDU’da Genel Başkanlık koltuğuna aday olan ve Kuzey Akım’a net olarak karşı çıkan iki aday da (Friedrich Merz ve Norbert Röttgen) yapılan parti kongresinde seçimi kaybetti. Mevcut Genel Başkan ve muhtemel Şansölye adayı Armin Laschet’in ise projenin tamamlanmasını savunduğu biliniyor. Öte yandan parlamentoda temsil edilen Sol Parti’nin ve popülist sağ parti AfD’nin Kuzey Akım 2’ye karşı olmamaları da önemli bir faktör. Geçen yıl Navalny olayının tezgahlanmasının ve Almanya’nın olayın içine çekilmesinin sebeplerinden bir tanesi de, işte bu siyasal dengeyi Kuzey Akım aleyhine değiştirmekti ama olmadı.

İkincisi, Almanya’nın Rusya’dan (Sovyetler Birliği) gaz alımı 50 yıllık geçmişe dayanıyor, yani yeni bir durum değil. Uzmanların görüşüne göre Kuzey Akım 2 projesi de enerjide Rus gazına bağımlılık yaratmıyor. Almanya’nın çeşitli alternatifleri var, en mantıklı olan tercih ediliyor. Almanya’nın enerjide dönüşüm stratejisi bir devlet politikası ve buna göre Berlin ‘kömür ve nükleer enerjiyi terk ediyor’. Yenilenebilir enerjiye geçişin sağlanması yıllar alacak ve bu dönemde doğalgaz tüketimi artacak. En önemlisi Rus gazı ucuz. Kuzey Akım 2 projesi Avrupa’da gaz fiyatlarını düşürecek. ABD’nin ısrarla Almanya’ya ve Avrupa’nın diğer ülkelerine satmak istediği sıvı gaz ise Rus gazından yaklaşık yüzde 20 daha pahalı.

Avrupa Rusya Dünya Kuzey Akım-2