27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Laschet, Merkel’in çizgisini sürdürür mü?

CDU’nun yeni lideri Laschet bugünlerde Almanya’da Suriye siyaseti ile tartışılıyor. Suriye’de çözümün Rusya ile anlaşmaktan geçtiğini söyleyen Laschet, Berlin’in muhaliflere verdiği desteği de eleştiriyor. Kuzey Akım 2 ve Huawei ile işbirliği konusunda Federal Hükümeti destekliyor.

Laschet, Merkel’in çizgisini sürdürür mü?
A+ A-
CAN ÇAKIR / ALMANYA

Almanya’da iktidarın büyük ortağı Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) önceki haftasonu kurultayını gerçekleştirdi. Az sayıda farkla da olsa Armin Laschet, rakibi Friedrich Merz’i ikinci turda geride bırakarak genel başkanlığa seçildi. Alman kamuoyunda Merz’in seçilememesi her ne kadar finans mafyasının seçilememesi olarak yorumlansa da, eylül ayındaki genel seçimler için partinin olası başbakan adayı gözüyle bakılan Laschet’in siyasetleri de tartışma konusu. En büyük eleştiri ise Almanya içindeki Amerikancı kanattan geliyor.

Laschet’in savunduğu siyasetleri sizler için inceledik:

Armin Laschet, 2017 yılından beri eyalet başbakanı. Yönettiği eyaletse en kalabalık nüfusa sahip olan Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti. Parti içinde ise Armin Laschet, kurultaya kadar Genel Başkan Yardımcısı görevindeydi. Bu görevleriyle Laschet, Alman kamuoyunda devamlı olarak tartışılan bir isim oldu, nitekim Federal Başbakanlık görevi için de Merkel’in muhtemel halefi olarak ele alınıyor.

CDU ve kardeş parti CSU’nun (Hristiyan Sosyal Birlik Partisi) ortak başbakan adayları henüz netleşmiş değil, ancak ittifakın bahar aylarında bir karara varması bekleniyor. Buna rağmen Laschet’in siyaseti daha şimdiden göze çarpıyor ki; çiçeği burnunda yeni genel başkan, pandemi ile ilgili kriz yönetiminde de eleştirilerin hedefi olmuştu.

MERZ’İ ENGELLEYEN ADAY

Her ne kadar genel başkanlık seçiminde üç isim yarışmış olsa da Alman kamuoyu, esas çekişmenin Friedrich Merz ile Armin Laschet arasında olacağını öngörüyordu, nitekim öyle de oldu. Laschet, Merz’ten yaklaşık 60 oy daha fazla alarak genel başkanlığa seçildi. Parti içinde Laschet, dengeci yaklaşımıyla tanınıyor. Öte yandan Merz’in adaylığı da parti içinde çokça tartışmalara neden olmuştu. Merz, geçtiğimiz yıllarda Almanya’da çok büyük oranda temettü sıyırma yöntemiyle hakkı olmayan vergi avantajı elde etmeye çalışan ABD’li yatırım şirketi BlackRock’un Denetleme Kurulu Başkanı olarak eleştirilerin odağı olan bir finans lobicisi olarak geçiyordu.

ALMANYA’NIN ‘AYKIRI’ SİYASETÇİSİ

Armin Laschet siyasetinde Almanya’nın jeostratejik konumlanmasında da Federal Hükümet’in çizgisini destekleyen söylemleriyle dikkat çekiyor. Doğu Denizi’nde inşası sürdürülen ve Almanya ile ABD arasında çokça gerginliğe de sebep olan Kuzey Akımı 2 projesine ilişkin Laschet, verdiği destekle tanınıyor. Öyle ki, Laschet, 2020 yılında verdiği farklı röportajlarda projenin ekonomik ihtiyacına dikkat çekmiş, Kırım meselesi ve Navalni olayı ile ilgili Rusya ile yaşanan sürtüşmelerden ayrı tutmuştu.

Laschet ayrıca Federal Hükümet’in Huawei ile 5G şebekesi inşası projesine de destek vermiş, 2019 yılında Tagesspiegel gazetesine verdiği bir röportajda güvenlik kaidelerinin hükümet tarafından belirlendiğine dikkat çekmişti.

Laschet Almanya’da kendisini eleştirenler arasında “diktatör dostu” olarak geçiyor. Nitekim daha önceleri Suriye savaşı, Rusya ve Çin hakkında söyledikleri olumlu sözler ile 2019 yılında bir röportajda “Rus lobicisi” olarak anılan Eski Başbakan Gerhard Schröder’in Laschet’e verdiği destek de izlediği farklı siyaseti gösteriyor. Bugünlerde Laschet özellikle de Suriye savaşının başında Almanya’nın muhaliflere verdiği desteğe ilişkin yaptığı çıkışla anılmakta. Welt gazetesine 2013 yılında verdiği bir röportajda Laschet, dönemin Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle’yi muhaliflere verdiği destekle eleştirmiş, “Mali’de savaştığımız kişilerin (El-Nusra ve El Kaide gibi terör örgütlerinin) Suriye’de desteklenmesi saçmalık” ifadelerini kullanmıştı. 2014 yılında da ABD Eski Dışişleri Bakanı John Kerry’yi Twitter üzerinden ABD’nin IŞİD ve El Nusra’ya destek vererek Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ı devirme girişiminde bulunduğuyla eleştirmiş, 2016 yılında da Suriye ile çözüm yolunun ancak Rusya ile mutabakata vararak sağlanacağını savunmuştu.

‘TÜRK ARMİN’

Laschet aslında genel başkanlığa seçilmeden önce de uluslararası düzeyde deneyim kazanmış bir isim. 1999-2005 yılları arasında Avrupa Parlamentosu’nda milletvekilliği yapan Laschet, 2000 yılında parlamentodaki muhafazakar partilerin oluşturduğu Avrupa Halk Partisi’nin de yönetiminde görev yaptı. 2005 yılında Almanya’nın ilk Uyum Bakanı olarak Kuzey Ren-Vestfalya Eyalet Hükümeti’nde göreve başlayan Laschet, Almanya’nın çok kültürlü yapısına yaptığı vurgular ve diyalog çağrılarından dolayı eleştirmenleri tarafından “Türk Armin” olarak anılıyor.

Laschet Kasım ayında eyalet parlamentosunda yaptığı bir konuşmada BIONTECH’in sahibi Uğur Şahin’in başarılarını övmesi bu doğrultuda öne çıkan bir örnek, ancak yeni genel başkanın lakabı her ne kadar “Türk Armin” olsa da Türkiye’ye karşı izlediği geleneksel muhafazakar siyaset de bir o kadar Laschet’in siyasi sicilinde yazılı.

SİCİLİ UNUTULMADI

Avrupa Parlamentosu milletvekilliği döneminde Armin Laschet parti içindeki Federal Uluslararası İlişkiler ve İnsan Hakları Komisyonu’nun da başkanlığını yaptı. Laschet bu görevinden dolayı aslında Türkiye’nin de tanıdığı bir isim. Nitekim 2004 yılında açıklanan bir raporda komisyon, SHP listelerinden seçilen DEP’li milletvekillerinin vekilliklerinin düşürülmesi ve tutuklulukları eleştiriliyor, Türkiye’ye bir ruhban sınıfı oluşturulmasını öneriyordu. Dönem dönem Türkiye için Avrupa Birliği’ne üyelik yolunun ancak “Ermeni soykırımını tanımaktan geçtiğini” de belirten Laschet, 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Alman haber kanalı Phoenix’e verdiği bir röportajda Türkiye’nin PKK’ya karşı vatan savaşında “Kürdistan’ın bombalanmasını” dahi eleştiriyor.

Ancak buna rağmen Laschet, Türkiye’nin değerinin farkında olan bir isim, nitekim korona salgını sürecinde de Türkiye’ye sipariş verdiği maskeler konusunda Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile aralarında çıkan gerginlik basına yansımış, iddialara göre Laschet, “Eğer Çin’den maske alınıyorsa Türkiye’den de alınabilir, nitekim Çin ile Türkiye arasında bir fark yok” ifadelerini kullanmıştı.

Önceki yıllarda televizyondaki bir tartışma programında ise Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen’e ilişkin “PKK bir terör örgütüdür, buraya çıkıp bir terör örgütünü savunamazsınız” sözleri de Türk toplumunun hafızasında kayıtlı.

YEŞİLLER İLE FARKI ÖNE ÇIKARACAK

CDU ve kardeş partisi CSU’nun çıkaracakları başbakan adayı daha henüz belli değil. Öyle ki Laschet ile birlikte bir o kadar CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyaleti Başbakanı Markus Söder’in adı da başbakan adaylığı için geçiyor. Ancak Merkel’in siyasetten çekilmesinin Almanya’da yeni bir sayfa açacağı kesin. Merak edilen soru ise Merkel’in istikrarlı denge siyasetinin ne derece sürdürüleceği.

Laschet’in genel başkanlığa seçilmesi uluslararası basında da Merkel çizgisinin sürdürüleceği şeklinde yorumlanıyor. Dünya basını, Laschet’in erkek kardeşinin yayınladığı soyağacında Aachenli Laschet’in kökünün ünlü Alman imparatoru Şarlman’a dayandığı ile ilgilenmiyor, fakat Foreign Policy dergisi Laschet’in Merkel’in siyasetinden daha ileri gideceğine kesin gözüyle batıyor.

Noah Barkin imzalı 2020 yılında yayınlanan bir makalede, yazar Almanya’da öngördüğü Yeşiller iktidarı için Laschet’i tehlike olarak görüyor. Nitekim Barkin’in yazısında Laschet’in partisinin 2021 seçim çalışmaları için daha çok Yeşiller ile aralarındaki farklara vurgu yapacağına yönelik bir yorumu var.

SALGIN KONUSUNDA ELEŞTİRİLERİN ODAĞI

Öte yandan Laschet, salgın sürecindeki siyasetiyle hala eleştiriliyor. Daha önce eyalet hükümetinin maske siparişi için oğlunun etkileyici olarak çalıştığı Van Laack şirketine ihale vermesiyle eleştirilen Laschet, salgının Almanya’nın en büyük et kesim şirketi olan Tönnies’e ulaşmasıyla sergilediği kriz yönetiminde de önemli ölçüde güven kaybına uğramıştı.

Salgının kaynağı olarak Bulgaristan ve Romanya’dan gelen taşeron işçileri gösteren yeni genel başkanın ilerleyen süreçte izleyeceği siyasetler merak konusu, ancak Almanya’da genel seçim sürecinin heyecanla geçeceği şimdiden kesin.

Son Dakika Haberleri