05 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Ortak ülkü için dil birliğini sağlayalım’

Ak Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT)’nın ortak dil ve tarih için dil birliğini sağlaması gerektiğini söyledi. Teşkilat’a büyük görevler düştüğünü belirten Yıldırım, üniversitelerin bu doğrultuda çalışma yapması çağrısında bulundu

‘Ortak ülkü için dil birliğini sağlayalım’
A+ A-

Ak Parti Genel Başkanvekili ve TDT Aksakallılar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi 2022-2023 Akademik Yılı Açılışı ve Uluslararası Türk Dünyası Sempozyumu’nda konuştu.

Üniversitenin Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap Kongre ve Kültür Merkezi Türkistan Salonu'nda düzenlenen programın açılışında konuşan Yıldırım, Türk Devletleri Teşkilatı'nın yapısını anlatarak 11 Kasım'da Semerkant'ta düzenlenecek tarihi zirvede, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni de gözlemci üye olarak görmeyi arzu ettiklerini, bunun da gerçekleşeceğini, gerekli altyapı çalışmalarının sürdürdüğünü bildirdi.

700 MİLYARLIK DOLARLIK TİCARET

"Türk devletleri ve Türkler deyince işi üyelerle sınırlı tutmak yanlıştır. Balkanlar'da, Orta Asya'da, Uzak Doğu ve Orta Doğu'da birçok ülkede bulanan soydaşlarımızı da işin içine kattığımız zaman 300 milyon nüfustan bahsediyoruz. 20 milyon kilometrekarelik bir coğrafyadan bahsediyoruz." diyen Yıldırım, üyelerle sınırlı olan 5 milyon metrekarelik coğrafyada, nüfusun 170 milyon, gayrisafi hasılanın ise 1,5 trilyon dolar seviyesinde, toplam ticaret hacminin ise 700 milyar dolar olduğunu söyledi.

Yıldırım, şöyle devam etti:

"Dünya refahından Türk devletleri hak ettiği payı henüz alabilmiş değildir. Enerji, doğal kaynaklar ve stratejik topraklar bakımından dünyanın bütün ülkelerinden farklı bir konumda olmasına rağmen dünyanın refahından hak ettiği payı aldığı söylenemez. Daha da düşündürücü olanı, Türk devletlerinin 700 milyar dolarlık bir dış ticareti olmasına rağmen bu ticaretin sadece 18 milyar dolarını kendi aralarında yapmaktadır. Bu da toplam ticaretlerinin yüzde 3'ünden azdır. Burası, üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Amaç nedir? Topluluklar, insanlar ve kurumlar niye bir araya gelir? Dayanışma için, güçlenmek için refahlarını artırmak için. O halde enerji bizde, doğal gaz bizde, petrol bizde, dünyanın namütenahi madenleri bizde, Avrasya coğrafyası bizde, batı ile doğuyu birleştiren yüzyıllar boyunca hem insanların hem malların hem de zenginliğin göç yolları olmuş tarihi İpek Yolu bizde, gel gör ki dünya refahından ve kendi aramızdaki refahı güçlendirmede hak ettiğimiz yerde değiliz."

‘REZERV PARA SİLAH OLARAK KULLANILIYOR’

Dünyanın zor günlerden geçtiğini, Avrasya coğrafyasında en büyük sıkıntıyı çekenin de Türkiye olduğunu dile getiren Yıldırım, Türkiye'nin bir geçiş ülkesi olduğunu, bu topraklarda bölgede ve Türkiye'de yaşayan insanların geleceğini, huzurunu, kardeşliğini daim kılmak için gereken her şeyi yapmanın görevleri olduğunu belirtti.

Bugün ne yazık ki adil olmayan ve adı konmayan bir savaşın olduğunu belirten Yıldırım, " Rezerv paraların silah olarak kullanıldığı ve keyfi, doğrudan savaşların değil vekalet savaşlarının yürüdüğü, uluslararası sularda münhasır ekonomik bölgelerde ülkelerin hak ve menfaatlerine göz dikildiği bir dünyadan bahsediyoruz." ifadesini kullandı.

Yıldırım, bu şartlar altında Türkiye'nin gerek 780 bin kilometrekare vatan toprağında gerekse 462 bin kilometrekare Mavi Vatan'da hak ve menfaatlerinden asla vazgeçmeyeceğini vurguladı.

‘KİMSE GÖREV İÇİN BEKLEMEMELİ’

Dil birliğinin önemini vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:

“Hepimiz Türk'üz. Ama birbirimizle ne yazık ki başka bir lisanla iletişim kuruyoruz. O halde yapmamız gereken ilk iş, dil birliğini sağlamak olmalıdır. Alfabe birliğini sağlamak olmalıdır. Tarih birliğini sağlamak olmalıdır. Hepimiz Türk'üz, Türk ortak paydasında tarihimizi baştan sona gözden geçirmek mecburiyetindeyiz. Hangi boydan hangi soydan olursak olalım özümüz birdir aslımız birdir. O bakımdan Türk Devletleri Teşkilatı'na, Aksakallılar Konseyine, genel sekreterliğimize diğer misyonlarımıza büyük görev düşüyor. Akademisyenlerimize büyük görev düşüyor. Türk akademisine, bütün sivil toplum kuruluşlarımıza büyük görev düşüyor. Hiç kimse, kimseden görev almayı beklememeli durumdan vazife çıkarıp ortak ülkü etrafında ortak hedefler etrafında çalışmaları kendi alanımızda sürdürmeliyiz. Üniversitelerimize, akademisyenlerimize büyük sorumluluk düşüyor.”

Yıldırım, Türk Devletleri Teşkilatı'nın 40. yıl vizyonunun çok ama çok önemli bir belge olduğunu, bunun 4 yıllık eylem planlarının birincisinin hayata geçtiğini, Türk Yatırımı Fonunun kurulması ve daha birçok faaliyetin yürürlüğe girmek üzere olduğunu anlatarak, 11 Kasım Semerkant Zirvesi'nde bunların nihayetlendirileceğini söyledi.

TATAR TEŞKİLATA SESLENDİ

Öte yandan programda konuşan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da burada yaptığı konuşmada, “Yeni siyasetimiz, egemen eşitlik ve eşit ulusal statü dediğimiz bu yeni haklarımızın yani 1960 Anlaşması'ndan kaynaklı haklarımızın tescil edilmesiyle ancak tekrar resmi olarak müzakere masasına döneceğimizi, Türkiye'mizin de tam desteğiyle bütün dünyaya haykırmış durumdayız.” ifadelerini kullandı. Tatar sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bütün hayalleri, hâlâ daha Kıbrıs'ın bir Helen adası olmasıdır. Gün gelip Türkiye'nin çekilmesi ve meydanın boş kalmasıyla Yunanistan ile müttefikleriyle oradaki karşı zihniyetin orada hakim olması hayal ediliyor. Bizlerin gönül ve dil birliği, aynı ırktan gelmemiz ve gönül dünyasının insanları olarak bizlerin hak ettiği, oradaki ulusal çıkarlarımızın korunması ve devamıdır."

Binali Yıldırım AK Parti Türk Devletleri Teşkilatı