Türkiye Süs Bitkileri Birliği Başkanı Savaş Akcan: ‘Devlet desteği artarsa ihracatımız da artar’

Sakarya’nın Sapanca ilçesinde 3. PSB Anatolia Uluslararası Peyzaj, Süs Bitkileri, Bahçe Sanatları ve Ekipmanları Fuarı açıldı. Sapanca Kırkpınar mevkiinde 60 bin metrekarelik alanda yapılan fuarda, 240 firma ve 24 belediye ürünlerini sergiliyor. 9 Eylül gününe kadar sürecek olan fuar büyük ilgi görüyor. Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı ve aynı zamanda Türkiye Süs Bitkileri Birliği Başkanı olan Savaş Akcan ile süs bitkiciliğini konuştuk.

Akcan, devletin sektöre ciddi desteği olduğu taktirde ihracatın daha da artacağını belirterek, “Ciddi çabalar neticesinde 2022 yılında 126 milyon dolarlık ihracat yaptık. Sektörde dünya lideri olabiliriz.” dedi.

• Türkiye'de süs bitkiciliği önemli bir sektör haline gelmeye başladı. Buralara nasıl geldik?

Süs bitkileri sektörü, bundan 3-4 sene öncesine kadar ithalat ağırlıklı bir sektördü. Ciddi çabalar neticesinde 2022 verilerine baktığımızda, 126 milyon dolarlık ihracat, 40 milyon dolarlık da ithalat yaptık. Türk Cumhuriyetleri başta olmak üzere, Avrupa'ya, Körfez ülkelerine çok ciddi süs bitkisi ihracatımız var. Ülkemizin Antalya bölgesi, Akdeniz sahil şeridi, İzmir bölgesi, Ege sahil şeridi ve Sakarya, Yalova bölgeleri bu ihracatımızın en temel üretim kaynakları durumundadır.

Ülkemizin bir kere coğrafi ve iklimsel yapısı itibariyle süs bitkisi üreticileri olarak çok uygun bir coğrafyada yaşıyoruz. Avrupa'yla kıyaslarsanız genç bir nüfusa sahibiz. Jeopolitik yapımız gelişmeye çok uygun. Bu alanda dünya çapında lider olacağımıza inanıyoruz. Bu sektörün 2 milyar dolarlık bir hacmi var. İhracattaki payımız ise yüzde 6. Biz bunu yüzde 30-40’lar seviyesine çıkartmak istiyoruz. Bunun için de bütün çabalarımızı bu minvalde yürütmeye çalışıyoruz.

• Bu alanda Tarım Bakanlığından destek alıyor musunuz?

Şimdi süs bitkiciliği sektörü, tarım içerisinde diğer sektörlerden ayrılan önemli bir konusu var. Örneğin, bugün buğday eken bir çiftçi kardeşim ekim ayında ekip haziran- temmuz ayında hasadını yapmaktadır. 7-8 aylık bir üretim periyodu var. Fakat bizde en az bir yıl bekleriz.Ve 5-6 sene olan ürünler de var. Dolayısıyla böyle bir üretim periyodunda çok ciddi girdi maliyetleriyle karşılaşıyoruz. Ülkenin durumu ortada, dünya ekonomisi de ortada. Evet her geçen gün tarımın girdi maliyetleri artmakta. Fakat bununla mücadele ederken, tarımsal kredilerden gerektiği kadar faydalanamıyoruz. Çünkü teminat kredi değerlendirmesinde kullanacağınız kredi 1 liraysa teminat 2 lira istenmektedir. Bunu da karşılayacak iş insanımız yok.

Daha da önemlisi, bitkisel üretim içerisinde KDV'si yüzde 20 olan tek sektör biziz. Siz dünyanın bu iklimsel krizinde, ‘ben ağaçlandırma yapayım birazcık faydam olsun’ diyeceksiniz. Bunun için bana geldiğiniz zaman benden 5 ağaç alacaksınız, ama birini devlete vereceksiniz. Bunun neresi hak? Bugün meyvecilik sektöründe KDV yüzde 1, bizde ise yüzde 20.

Tarım devlet desteksiz gelişebilecek bir konu değil. Ben dünya pazarlarında Türk ürünlerini gönül rahatlığıyla ve başarılı bir şekilde pazarlamalı ve ülkeme döviz kazandırmalıyım. Bu konuda destek verilmeli. Destek verilirse başarı oranı yüzde yüz olur. Başardığımızı gösterdik. Bu kadar zor şartlarda biz 40 milyon dolarlık ithalata karşılık, 126 milyon dolarlık ihracat yaptık. İhracatımızı arttırabildiysek, biraz destek görsek neler yaparız siz düşünün.