18 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Üreticilerin talepleri ve krize gerçekçi çözüm

Üreticilerin talepleri ve krize gerçekçi çözüm
A+ A-
SERKAN ÇETİNKAYA - EKOPOLİTİKA KÖŞESİ - KONUK YAZAR

Vatan Partisi, Türkiye’nin dört bir yanında “Yüzlerce Üretim Devrimi Kurultayı” hedefiyle üreticilerle buluşuyor. “Böyle gitmez” diyen üreticilerin sorunlarını dinliyor. Türkiye’nin bu dar boğazdan çıkış formülünü gösteriyor. Ankara, İstanbul, Antalya, Amasya, Eskişehir, Adana, Mardin… 5 Kasım 2021 tarihinde de İzmir’in Buca İlçesinin Karacaağaç Köyünde Üretim Devrimi Kurultayını tamamladık. Bu yazımızda kurultayı hazırlarken yapılan çalışmalardan edindiğimiz gözlemleri aktarmaya gayret edeceğiz.

ÖZAL EKONOMİSİ ÇÖKTÜ

Türkiye’nin bugün yaşadığı ekonomik kriz son 3-5 yılın ürünü değildir. Krizin geçmişi çok öncelere dayanmaktadır. Ama özellikle 1980 yılı 24 Ocak Kararları ve ardından gelen 12 Eylül darbesi ile Türkiye ekonomik anlamda başka bir kulvara yerleştirildi. Bu yerleştirilen kulvarla birlikte Kamu İktisadi Teşebbüsleri kaldırıldı, Türkiye’nin gümrük duvarları yabancı sermayeye açık ve cazip hale getirildi, köylü milletin sırtında kambur ilan edildi, özelleştirmenin önü alabildiğine açılarak milli devletin ekonomideki yeri küçültüldü. Dolayısıyla Türkiye’nin ekonomik geleceği dünya sermayesinin vicdanına bırakılmış oldu.

Bunun köylere yansıması ise daha yıkıcı oldu. Özelleştirme sisteminin getirdiği kentleşme ile köydeki genç nüfus oranı azaldı, tarımla uğraşanların yaş ortalaması 55’lere kadar yükseldi. 24 Ocak Kararları ile tarıma verilen destekler ve tarım projelerinin önü kesildi, köylü ekonomik büyümenin kamburu ilan edildi. Üreticinin mazotu, gübresi, sulaması, elektriği hepsi birden devletin etki alanı altından yavaş yavaş çıkartıldı. Köylü artık büyük tüccarların, özel sermayenin ve bankaların vicdanına bırakıldı.

Karacaağaç köyünde yaptığımız çalışmalarda da tam olarak bu tablonun yakıcılığıyla karşılaştık. Turgut Özalların özelleştirme anlayışıyla, Atatürk’ün karma ekonomisinin çarpıştığına şahit olduk. Görünmez elin piyasayı-zamları belirlemesinin ve dolara bağlı ekonomik spekülasyonların üreticiyi nasıl etkilediğini gördük.

MUHTARIN DEVRİMCİ ÇÖZÜMÜ

Özel bazı örnekler verecek olursak; kurultayımıza iki gün kala çalışmalarımızı sürdürürken, Karacaağaç köy meydanında kurultayımızı yapacağımız büyük bahçeli kıraathanede köy muhtarımız, azaları ve birkaç köylü ile oturduk. Masayı genişçe kurduk. İl yöneticilerimiz, Öncü Kadın yöneticilerimiz, Öncü Gençlik üyelerimiz ve Ulusal Kanal çalışanlarımız ile birlikte köyün sorunların öğrenmek için sorular yönelttik. Tarım arazilerinin 2B arazilerine dönüşmesiyle alakalı Karacaağaç köyünde sorun yaşayıp yaşanmadığını sorduk. Karacaağaç köyü, olay büyümeden yıllar önce meseleyi çözmüş. Fakat köy muhtarının soruya cevap verirken söylediği bir cümle dikkatimi çekti. Muhtar, “Devlet kanunları yeniden düzenlemeli ve kanuna tarım arazilerinde sadece tarım yapılmalı diye şerh koymalıdır, böylece düzensiz ve plansızca kurulan hobi bahçelerinin ve köyde kentleşmenin önüne geçilir” dedi. Yani devlet müdahalesine vurgu yaptı. Bir diğer örnek ise Kırıklar köy kahvesinde sohbet ettiğimiz bir köylüden geldi. Gediz Elektrik A.Ş’nin yaptığı zamlardan, tahsilat düzensizliğinden ve elektrik hizmeti alanlardan habersiz, tek taraflı olarak sözleşme bozumundan doğan mağduriyetlerden bahsedildi. Devletin buralarda üreticiyi koruyan önlemler alması gerektiğini söyledi. Mazot, gübre, ilaç, yem ve tohum pahalılığından bahseden daha nice elleri nasırlıyı saymıyoruz bile... Maalesef bu sorunlar Türkiye’nin her köşesinde ortak problemlerimiz. Buca’nın köylerinden aldığımız bu satırlar özel sermaye çılgınlığından bıkkınlığı ve Atatürk’ün halkçı-devletçi çözümlerinin özlemlerini ifade ediyor. Köylülerimiz devlet bizi bu canavar sistemin elinden alsın diye feryat ediyor. Bu gözlemler köylünün geleceğinin artık özel sermayenin, bankaların ve büyük tüccarların vicdanına bırakılamayacağını gözler önüne seriyor.

TARLALAR HOBİ BAHÇESİ OLURSA!

Doğancılar köy kahvesinde kurultayımızı örgütlemek için köylüler ile oturuyoruz. Yanımda Öncü Gençlik'ten arkadaşlarım ile birlikte el ilanı dağıtıp Vatan Partisi'nin çözümlerini konuşuyoruz. Yanından ayrıldıktan çok sonra muhtar azası olduğunu öğrendiğimiz bir beyefendi ile sohbet ediyoruz. Doğancılar köyünde de 2B arazisi sorunu olduğunu ve büyük tarım arazilerinin parsellenip parsellenip, hobi bahçelerine çevrildiğini öğreniyoruz. Doğancılar sakinlerinin bu meseleye karşı duyarlılıklarını kavrıyoruz. Ardından muhtar azasının, “Böyle gitmez, herkesin üreteceği bir düzen kurulmalı” söylemine şahit oluyoruz. Çözüm yine sorunu yaşayan topraklardan süzülüp geliyor. İki cümle her şeyi özetliyor: “Böyle gitmez, herkes üretsin.”

Doğancılar muhtar azasının söylediği gibi “böyle gitmez.” Sistem içi çözümler tükenmiştir. Artık liberal ekonomik sisteme sırt dayamalar boşunadır. Devletin etki alanı olamadan ekonomik büyüme olmuyor, kamucu-halkçı olmayan çözümler boşunadır. Toplumda üretim talepleri artıyor, muhtar azamız “herkes üretsin’’ diyor; sadaka ekonomisi, komisyonculuk, vurgunculuk, bedavacılık boşunadır. Tüm bu gözlemler sonucunda vardığımız en gerçekçi kanı şudur: Milletimizin talepleriyle Vatan Partisi'nin programı iç içe geçmiş, hemhal olmuştur. Tersten söyleyecek olursak Vatan Partisi'nin programı milletimizin talebi haline gelmiştir. Türkiye’nin önünde büyük zorluklar vardır. Fakat zorluklar varsa devrimci çözümlerde gün yüzüne çıkmaktadır. Bu anlamda Vatan Partisi'nin merkezinde olduğu “Üreticilerin Milli Hükümeti” formülü ufuktadır. Üreticilerin baş tacı edildiği bu formül çözüm için yakıcı olarak kendisini dayatmaktadır.

Vatan Partisi Üretici Kriz üretim devrimi kurultayı talep