18 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yargı kararlarını ‘itham etmeden eleştirme’ çağrısı

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Türkiye’de adalete güven, yargı hizmetlerinden memnuniyet tartışmaları yapılırken, yargının siyasi hesaplarla her gün tartışma konusu yapılması, bu alanda attığımız adımları maalesef gölgelemektedir.” dedi.

Yargı kararlarını ‘itham etmeden eleştirme’ çağrısı
A+ A-
AYDINLIK / ANKARA

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Selçuk Üniversitesi Akademik Yıl Açılış Töreni'nde üniversite eğitiminin önemini anlattı. Bilim yuvalarını, terör örgütlerinin Türkiye veya dünyada insanlığa karşı pek çok suç işleyenlerin hakim olduğu alanlara dönüştürmek isteyenler karşısında herkesin hassas davranması gerektiğini vurgulayan Bakan Bozdağ, bilim ve sanat hürriyetinin Anayasa’da teminat altında olduğunu kaydetti. Yargı kararlarının dosya içeriği ve deliller bilinmeden eleştiri konusunu yapılmasının büyük bir haksızlık olduğunu belirten Bakan Bozdağ’ın konuşmasından bazı bölümler şu şekilde:

'5-10 DOSYA ÜZERİNDEN ELEŞTİRİYORLAR'

"Türkiye bir hukuk devletidir. Tabii hukuk devletini güçlendirmek, devletin her alanda daha güçlü olmasını da sağlar. Esasında adaleti ayakta tutmak, herkese hakkını vermek, sadece yargı görevi yapan hakim ve savcılara bırakılırsa o zaman büyük bir hataya düşmüş oluruz. Elbette ki yargı görevi yapanlar bir ihtilaf konusunda adil bir soruşturma yargılama yapıp adil karar vererek, hakkı tespit edip sahibine teslim etmek asli görevidir. Bunu yapacaklar ama öte yandan ailede, okulda, üniversitede, iş yerinde, hayatın her yerinde karar vericilerin de adil olması hakkı tespit edip sahibine teslim etmesi adaleti ayakta tutmanın adalete olan güveni artırmanın bir başka yoludur. Türkiye'de bu konudaki tartışmalarda sadece yargı üzerine değerlendirme yapmanın büyük bir eksiklik olduğunu buradan ifade etmek isterim. Bir rakam vermek isterim Türkiye’de şu anda 2021 rakamı üzerinden gidersek yaklaşık 8 milyon dosya adli yargıda görülmektedir. Bunların önemli bir kısmı da karara çıkmış. Bir ülkede 23 bin civarında hakim ve savcı, yaklaşık 7 bin civarında mahkeme ve 8 milyon civarında da dosya görülüp bu dosyaların içerisinden 10 tane veya 5 tane dosya üzerinden Türkiye’de tartışma yürür, yargı bu 10 dosyaya dönük eleştiriler üzerinden haksız bir şekilde değerlendirilirse bu değerlendirme adil olur mu?"

'SİYASİ TARAFTARLIĞA GÖRE DEĞERLENDİRİLEMEZ'

"Türkiye'deki yargıya dönük eleştirilere baktığınızda hemen hemen tamamı şu çerçeveye oturuyor. Benim istediğim kararı verirse ‘Ankara’da hakimler var.' Benim istemediğim kararı verirse ‘Sarayın hakimleri var.' Benim istediğim gibi karar verirse hak ve adalet yerini bulmuş ama benim istemediğim gibi karar verirse zulüm zirve yapmış. Bu adil bir değerlendirme değildir. Bu değerlendirmenin kıstası, ‘siyasi taraftarla karar uygun mudur, uygun değil midir?’ değerlendirmesidir. Herhangi birimiz bir kararı değerlendirirken, Anayasa, kanun, hukuk ve bunlara bağlı vicdani kanaatten elde edilen kararlara göre değil de siyasi taraftarlığımıza uygun olup olmadığına göre değerlendirirsek, burada emin olun adil bir karar veremeyiz, haksızlığı doğru zannederiz. Onun için de Türkiye’de adalete güven, yargı hizmetlerinden memnuniyet tartışmaları yapılırken, yargının siyasi hesaplarla her gün tartışma konusu yapılması, her gün kararları nedeniyle bilip bilmeden ithamlara muhatap olması bu alandaki attığımız adımları maalesef gölgelemektedir."

'DOSYAYI BİLMEYENLER ADİL OLAMAZ'

"Yani bir memlekette her gün siyasiler veyahut da insanlar, hakimler, savcılar, kararlar üzerinden televizyonlar kanalı, gazeteler, yazarlar her gün konuşursa dosyada ne var? Haberi yok, delil ne var? Haberi yok, hakimin gerekçesi ne? Bilgisi yok. Savcının gerekçesi ne? Bilgisi yok. Ama hükmü tam, bu karar yanlış ya da bu karar doğru. Bilmeden yanlış diye hüküm verenler bilmeden doğru diye hüküm verenler hiçbir zaman adil ve dürüst olamazlar. Bilmek lazım. Elbette ki hakim ve savcıların verdiği kararlar eleştirilmez, kutsal metinler değildir. Bunlar eleştirilebilir ama itham etmeden. Ama hukuki sınırlar içerisinde. Anayasa kanun ve hukuk çerçevesinde bunu yapmakta fayda var. Maalesef Türkiye’mizde bunun Anayasa, kanun ve hukuk çerçevesinde yapıldığı konusundaki değerlendirmelere baktığımızda bunun büyük bir kısmının maalesef bundan uzak olduğunu söylemek zorundayım."

"O yüzden de burada büyük bir haksızlık hakim ve savcılarımıza yapıldığını, Selçuk Üniversitesi’nin bu kutlu çatısı altında ifade etmek isterim. Elbette bir karar eksik olabilir, yanlış olabilir. Ama bizim hukuk sistemimiz içerisinde eksik ve yanlış kararı düzeltici itiraz, istinaf, temyiz gibi yeteri kadar hukuki mekanizma vardır. Bu mekanizmayı işleten hukuk müesseselerimiz vardır. Bırakın hukuk kendi mecranda işlesin. Bırakın yargı kendi mecranda işlesin. Bırakın usul kendi hükmünü icra etsin. Bırakın adalet yerini bulsun. Herkes orasından burasından çeke çeke adaletin başı belada. Yeter artık. Siyasetçi git işini yap. Sen git başka işini yap. Hakim misin? Savcı mısın? Değil, ama herkes hakim, savcı gibi karar verip hakim ve savcıları itham ederse bu yargıya da adalete de Türkiye’ye de yapılmış gerçekten büyük bir kötülüktür."

‘BÜYÜK HAKSIZLIKTIR'

"Türkiye'de sizin kafanızı meşgul eden, tartışılan şöyle bir dava sayısını sayın desem kaç tane sayarsınız? Üç mü? Beş mi? On mu? Daha fazlasını sayan yok. 8 milyonun içerisinde tartışılan o da haklı mı, haksız mı? Değil. Üç, beş geçmiyor. Hadi diyelim on, hadi diyelim elli, hadi diyelim yüz. 8 milyon nerede? Yüz nerede? 8 milyon da verilen kararı bir çöpe atıp hadi diyelim onların yüzü de yanlış olduğunu düşünün. Yüz tanesi üzerinden Türk yargısını mahkum etmek büyük bir haksızlıktır. Kaldı ki, o yüzü de yanlış değil, doğru olabilir, Yargıtay var, İstinaf var ve Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru var, AİHM süreci var. Bütün bunlar da onun denetimini sağlayacak mekanizmalardır."

HUKUK VE ADALET DERSİNE YOĞUN İLGİ

Ortaokullarda seçmeli ders olarak sunulan “Hukuk ve Adalet” dersini 2013-2014 eğitim öğretim yılından bu yana 1 milyon 15 bin 116 öğrenci tercih etti.

Adalet Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında, gençlerin özgüven, eşitlik, hukuk ve adalet bilinciyle yetişmesi için hazırlanan ve ortaokullarda seçmeli ders olarak sunulan Hukuk ve Adalet dersine ilgi her geçen yıl artıyor. Adalet duygusu ve hukuk bilincinin erken yaşlarda geliştirilmesini amaçlayan dersi 2013-2014 eğitim öğretim yılından bu yana 1 milyon 15 bin 116 öğrenci tercih etti.

Hukuk ve Adalet dersi, "Yaşamımızda Hukuk ve Adalet", "Haklarımız ve Sorumluluklarımız", "Hukuki Sorunlarımız" ve "Hukuki Çözümlerimiz" başlıklı dört üniteden oluşuyor. Kitapta adalet, eşitlik, duyarlılık, özgüven, sorumluluk, barış, tarafsızlık, özgürlük, dürüstlük gibi değerlere vurgu yapılıyor. Hakim ve savcılar Hukuk ve Adalet derslerine katılarak, adaletin nasıl tesis edildiğini çocuklara anlatıyor.

Bekir Bozdağ