09 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hançerimin pususunda ağlayan sızı!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Hüznün pürüzsüz kahrında, içime aniden süzüldü bu içtensi ve de yaralı satırlar;

"Nasıl bir yürek kavgasıdır bu, durmuş sanki zaman... Belli ki artık hem ceylan yaralıdır, hem de aslan..."

Parmaklardan süzülüp parçalanmış bir yakut gibi ne kadar da hüzünlü bir isyan değil mi bu?..

"Değmez" dedikçe yaşam kavgaya, ne kadar narin, ne kadar sevecen ve kim bilir ne kadar "gel" diyen bir davettir bu yar?..

İşte bu satırlar yüzünden aldım gözlerime küsmüş yürek dürbününü, yine ufkun çizgisinde yatan o bembeyaz ve o tertemiz sevdaya odaklandım...

Gözlerim, kalbi saracak merhameti ararken, kendi kendime de ısrarla söylenip durdum;

"Ya git öfkene yenil, hasretin sana kalsın... Unutma; seven yar ise kalbimi benden alsın.."

"Ya da gel artık benimle, bir başka yaşa... Sarıl; yürekler hiç küsmesin aşka..."

Sonra durmadan devam ettim; "Unutma ki; ne sen bensiz yaşarsın deli nazların ile... Çünkü yürek seni özlerdi, sen yanımdayken bile..."

İçimi kemiren bu satırlarla uzaklara baktıkça ve de biraz da serzenişle mırıldandıkça;

Kırılmış yürekteki ince sızıyı biraz daha derinden ve biraz daha kanarcasına hissettim yar...

MAHMUR VE DÖRTNALA!..

Yar yanında yokken insanın; baktıkça bakarsın, kilitlendikçe kilitlenirsin, haber bekleyen o mahmur ve dörtnala belirsizliğe koşan uzaklığa;

Benim de kamaştı gözlerim, uzağın o zalimsi heyecanında usulca titrerken...

Kırılmış yüreğim kendine bile, benim için zahmet edip şans vermezken...

Ve de zihnime çarpan her berraki görüntü, aklımı kahırla ve ıstırapla karıştırırken...

Tebessümün sarmalayan son yumağında "O" dedim işte;

"O" dedim, hem gerçeklerimde hem düşlerimde yatıp, uzaktan beni seven yar...

"Bak" dedim işte yar; Hani siste duran efkâr, bazen mazinin üstünü örten soluk bir kefen gibi gün ortasına düşer ya?..

Hani tende yara gibi duran güneş; üzülünce isyan edip terk etmişçesine batar ya?..

Ve de hani gökyüzünde yıldız, "sen ölme" diye, senden önce pervasızca toprağa düşer ya?..

İşte sana bakan koca yürekte isyanlar parende atar o zaman, özlemler güldür artık, kavgalar ise külliyen yalan!..

VİCDANLI NİDALAR!..

Anla işte... Yar, yardan yaralanırsa böyle efkârın forsa gibi mahpusu oluyor işte...

Çaresizce haykırır kendi kendine insan; Ne olur burkulma, kırılma, düşme ve de incinme, yürek gibi ayakta dur anla işte...

Unutma; zamanın kehribar tespihi, sabrı bile gülle yapar bazen yar...

Ve aklından çıkartma, sinede yara açan ok gibidir, bazen zalim ve bazen de o vicdanlı nidalar...

Söyle; haksız mıyım sence can parçası?.. Haksız mıyım söyle; kokusundan kopmayan narin gül damlası?..

Tenin sıcaklığı, yüreğin vurgunları, nefesin serzenişi, ellerin kavrayışı, gözlerin hazin bakışı candan uzaktaysa, can kilitlenmez mi umut var diye ufka yar?..

Ben de öyle yapmaya, umutla ve heyecanla uzağa bakmaya devam ettim işte...

Umudu dört elle kendine çeken nefes gibi, maziye isyan eden o kahredici uzağa odaklandım...

Dedim ki her bakışımda; Yar, yürekte yara açınca, buhran sinmiş gözlerinde dalgalar dolaşır gibi de...

"Sanki bir yelkenli, kendi girdabında sarsılır hem mazlum, hem de sinsice!..

SİNEME DÜŞEN CAN!..

Yalnızca bakmak yetmiyor bir süre sonra insana yar...

Kendime saklandım sonra!.. Ardından kendime sakladım, saatler boyu yari görmek için uzağa hapsolan o ıslak bakışları!..

Döndüm sonra çaresizce mazinin sırdaş gibi tuvalini andıran o koltuğun bağrına mağrurca yaslandım...

Verandada ormana yapışan bakışlara, elimdeki kaçak çaya ve saatler boyu uzaktan sineme düşenlere tutundum...

O sahipsiz ve de yar arayan manzaradan kalan hüzün parçalarının, bulanık resmine vuruldum...

Yine dedim ki kendi kendime; "Yar'dır o işte ne de olsa yar..."

Öfkesinde rüzgârlar, hüznünde güller, bakışında iz bırakan pembe buseler...

Yar'dır o, küle isyan eden olsa da yar... Yardır o, yanardağı bağrında söndürse de kar...

KALBİN SON ATIŞI!..

Sonunda uzak yordu beni belli ki... Gözlerimi nadasa bıraktım usulca... Bakışlarım artık benden bile habersiz uykuda masumca...

Belli ki, umudum düşlerimdedir bu andan itibaren... Uzağa hasret yorgunlukla, sarhoş gibi uyurken...

Mırıldanırım belki de uykuda; "Vazgeçme yüreğine demir atmış yelkenliden" derim yar...

"Keskin bir kılıcı andıran ipin üzerinde yürüt" derim, her dalgada direnen o iki kişilik sevda kayığını,

Can candan; ten tenden, yürek yürekten, nefes nefesten, bakış bakıştan ve hasret hasretten uzakta olsa da, kalbinin atışlarına tutunuver yar...

Unutma yar; Her satırına bir mektup koyduğum içten ve de kandan cümlelerdir budur,

Hançeremin pususunda ağlayan sızı gibi dur, bırak kanasın belki acının sonudur...

Ve unutma; dursa da kalp, umut varsa sevdanın yolu, her zaman bulunur!..