26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İki kefeli Rusya kefesiz Türkiye

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Bir konu iyi idrak edilmeli. Rusya, Suriye’nin dostudur ancak İsrail’in düşmanı değildir. Rusya, bu tavrında da bir abes veya çelişki görmemektedir. Rusya için, Suriye ve İsrail bir madalyonun iki yüzü gibidir. Suriye ve İsrail, Rus terazisinde eşit ağırlıkta iki kefedir. Tarihin farklı evrelerinde ve dönemin şartlarına uygun olarak, Suriye kefesi diğerine oranla bazen daha ağır basmıştır. Ancak bu ağırlık, İsrail’in top yekûn güvenliğini tehdit edecek bir boyut kazanmamıştır. Rus tarihinde nükseden Yahudi düşmanlığı, Rus Ortodoks Kilisesinin geleneksel Yahudi ve İsrail karşıtlığı, içinde Yahudi kökenli şahsiyetlerin de yer aldığı Sovyet Devriminin, “Emperyalizm ve Siyonizm” karşıtı ideolojik eğitimi ve tavrına rağmen Sovyet Rusya, İsrail’in kurulmasını destekleyen ülkeler arasında yer almıştır. Birinci Cihan Harbinden 1947’ye kadar İngiliz mandası altında yaşamak zorunda kalan Suriye’nin Güney vilayeti Filistin, “biri Arap diğeri Yahudi iki devlet arasında” paylaşılsın diye BM’nin onayına sunulur. Hindistan Devlet Başkanı Nehru, oylamadan önce, BM, ABD ve Siyonist hareketi çok şiddetli eleştirmiş ve Siyonist liderlerin Hindistan’a milyonlarca dolar rüşvet teklif ettiğini söylemiştir. Hindistan’ın BM temsilcisi Vijaya Lakshmi Pandit, Nehru’nun kız kardeşidir. Siyonist örgütlerden “ölüm tehditleri” almıştır. Hindistan, Dünya Siyonist hareketinin rüşvet ve baskılarına rağmen, “bu oylama Filistin için zulümdür” diyerek “hayır” oyu kullanmıştır. Sovyet Rusya ve eski Varşova Paktı’nın en önemli üyeleri ise, ABD ile birlikte hareket etmiş ve “taksime” evet demiştir. 33 ülkenin evet, 13 ülkenin hayır ve 10 ülkenin çekimser oyu ile Filistin trajedisi yazılmıştır.Sovyet Rusya’nın, İsrail’in kuruluşuna evet demesinin vicdana aykırı ama cüzdana uygun olduğu görülmektedir. Hani tedavüle sokulan meşhur “devletlerarası ilişkilerde duygusallığa yer yoktur” sözü var ya, işte Sovyet Rusya buna uygun hareket etmiştir. Şöyle ki, Moskova konuyu enine boyuna tartmış ve evet oyunun kendisine çok önemli kazanımlar sağlayacağını öngörmüştür. Dünyada, Hitler zulmünden mütevellit oluşan “Yahudiler ile dayanışma” iklimine ters düşmemiş, ülkesinde yaşayan milyonlarca Yahudi’yi memnun etmiş, dünya Siyonist örgütlerinin muhabbetine mazhar olmuş, ABD’nin ekonomik desteğini kazanmıştır. Ancak bütün bu imtiyazlar topu deliğine sokan esas büyük kazanımın yanında hafif kalır. Sovyet Rusya, Yahudi devletinin kurulmasıyla Arap ve İslam âleminde ama özellikle İsrail’e komşu Mısır ve Suriye’de büyük infiallerin ortaya çıkacağını ve bu sürecin daimi kavga ve savaşlara sebebiyet vereceğini öngörmüştü. Tabiatıyla, İsrail ile siyasi-askeri savaşlarında Arap ülkelerin sığınacakları liman Moskova olacaktı. Nitekim tarih Moskova’yı haklı çıkarmıştır. Böylece Rusya, gücü ve çıkarlarını dünyanın en önemli bölgesine taşımada asli vesile oluşturan İsrail ve Suriye konusunda dengeli ve eşit mesafeyi muhafaza ederek var olmayı öğrendi. İsrail’de yüz binlerce Rus asıllı Yahudi yaşarken, binlerce Ortodoks Hristiyan Rus kadını Suriye’de evlidir. Ayrıca binlerce Suriyeli Rus üniversitelerinden mezundur. Rus Yahudiler, Rusya’nın cüzdanına hitap ederken, Rus Ortodoks kadınları ve Rus diplomalı Suriyeliler Moskova’nın vicdanına sesleniyor. Rusya’da, hem nalına hem mıhına misali hem cüzdana hem de vicdana yatırım yapıyor. İki gün evvel Moskova’da gerçekleşen Netanyahu-Putin görüşmesi esnasında, Putin’in ifade ettiği, “Rusya, Orta-Doğu’da sorumlu davranacak” vurgusu, Moskova’nın geleneksel İsrail politikalarını özetlemektedir. “Putin, Netanyahu’nun beklentilerini boşa çıkardı” yönündeki açıklamalar gerçeği yansıtmamaktadır. ABD ve İsrail, Rusya’yı izole edemeyince onu oyuna dâhil etmeyi kabul etmek zorunda kaldılar. Bu aşamada Rusya, IŞİD’e karşı ABD ile ortak operasyonlar ve İsrail’in güvenliğini garanti altına almayı taahhüt ederek Suriye’deki varlığını artıra- caktır. Moskova, Suriye’de artacak olan varlığından İsrail’in rahatsız olmamasını tavsiye etmektedir. Rusya, Suriye’ye güçlü bir askeri yığınak yaparak, terazisinde bir kefe olan İsrail ve dostu ABD’nin dengeleri aleyhine değiştirmelerine itiraz etmiştir. Sonunda akıllı hamlelerle kavgayı kazanan taraf olmuştur. Ve maalesef, bir zamanlar Esed kardeşken İstanbul’da İsrail ile Suriye’nin barış görüşmelerine ev sahipliği yapan Türkiye’nin terazisi yine kefesiz kalmıştır.