İlk sonuç: IŞİD müzakere edilebilir bir örgüt

Önce sevinelim: Musul rehineleri artık serbest.

Herkese geçmiş olsun. Herkesin gözü aydın.

* * *

Yurttaşlarımız getirildi. Ancak soru çok.

İlk soru: 49 kişi mi, 46 mı?

Bir şey kesin: Getirilenler 46 kişi. 3 eksik var yani.

Medya pek üzerinde durmadı.

En azından akşam saatlerine kadar.

* * *

Konuşulmayan 3 kişiyle ilgili iddia:

Bir kişi ölmüş. Nasıl, neden belirsiz.

İki kişi ise "yabancı" imiş. Öyleyse: Hangi ülkenin vatandaşı?

Hükümet: Bilgi vermiyor.

Medya: Sormuyor. Hayırdır inşallah!

* * *

Bilinmeyen çok. Bilinenlerle devam.

Hükümet medyasının ortak vurgusu: "Yerli MİT operasyonu."

Belli ki: AKP, müttefiklerinin işi bozmasından korkmuş.

Elhak, iyi de etmiş. Vurmaları sürpriz olmazdı.

Bahane kolaydı: "IŞİD konvoyu zannettik."

* * *

Bilinen diğer olgu: Rehineler 19 Eylül akşamı Musul'dan hareket etmiş.

20 Eylül sabaha karşı Suriye'den Türkiye'ye girmişler.

Manzara düşündürücü: Musul'dan Suriye'ye... Oradan Urfa'nın güneyine kadar geniş bir hat.

Hem Irak, hem Suriye toprağı.

Yüksek riskli bir insan nakli. IŞİD bir gecede üstesinden geliyor.

Otobanda çalışan uzun yol şoförü gibi.

Görünen: Örgüt alana hakim.

* * *

Gelelim asıl konuya.

Başa gidelim: Yurttaşlarımız niye rehin alınmıştı?

Söylenen: Türkiye IŞİD'e karşı harekete geçemesin diye.

Yani elimizi kolumuzu bağlamak için.

Görünüşte, örgütün hesabı tuttu da.

Türkiye, IŞİD karşıtı koalisyonda geride durdu.

Malum: Riyad bildirisine imza atamadı.
* * *

Şimdi: Kapsamlı hava bombardımanları kapıda.

Gündemde kara harekatı bile var. Tam savaş arifesi.

Fakat: IŞİD elindeki kozu birden bıraktı.

Soru: NEDEN?

Bu aşamada ancak varsayımlarda bulunabiliriz.

Sadece görünene ve sonuca bakarak.

* * *

Görüntü şöyle(ydi):

Bir: IŞİD cihadçı bir örgüt. En katısı.

Tekfirciliğinin kapsama alanı bütün dünya.

Herkesi kafir ilan etti: Şiiler, İhvan (Hamas dahil), hatta El Kaide'yi bile...

İki: Şiddet, temel "iletişim" aracı. "Başarı"yla kullanıyor.

Üç: Kimseyle konuşmuyor, müzakere etmiyor.

Dünya güçleriyle tek ilişki biçimi: Savaş.

* * *

Artık yeni bir durum var.

AKP Türkiyesi IŞİD ile oturdu. Konuştu. Vatandaşlarını teslim aldı.

Ortaya çıkan sonuç:

Bir: IŞİD ile müzakere edebilirsiniz.

İki: Makul siyasi sonuçlar alabilirsiniz.

Yani: "Tek yol savaş" değil.

* * *

AKP'nin Batıdan farkı?

Batının bu aşamadaki hedefi: IŞİD'in zayıflatılması, kontrol edilmesi.

AKP için ise IŞİD hiç öncelikli değil.

Tersine: IŞİD kullanışlı bir manivela.

Bağdat'ı sınırlamak, Esad'ı devirmek için.

AKP hem bunu kaybetmek istemiyor.

Hem de örgütü üzerine kışkırtmaktan çekiniyor.

* * *

Tamam, rehine krizi bitti.

Ama AKP'nin yeni bir mazereti var artık.

"Ben IŞİD müzakere edebiliyorum, sonuç alabiliyorum."

"Bu kanal hepimize lazım."

* * *

İkincisi: IŞİD karşıtı koalisyonda AKP'nin istemediği güçler var.

PKK/PYD "meşrû" güç olma yolunda.

AKP, böylece kontrolü kaybetmekten korkuyor.

Şii sitelerde yaygın bir iddia konuşuluyor.

Önceki gün El Murakip El Irakî de yazdı.

"Kürtlere karşı AKP-IŞİD ittifakı kuruldu."

İddianın özeti:

Irak'ta ve Suriye'de AKP ile IŞİD'in hedefleri ortak.

* * *

Son söz:

Rehineler bu zeminde mi bırakıldı?

Eldeki veriler fazlasıyla az.

Şimdilik varsayımlar, iddialar konuşulabilir.