26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

IŞİD üzerine bir Amerikan yorum

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Şam’da sohbet imkanı bulduğumuz Amerikalılara binaen, İsrail, Suriye ve Irak sahasında şahit olduğumuz terör faaliyetlerinin en aktif destekçisi. Suriye’nin Golan bölgesinin büyük bir bölümünü halen işgal altında tutan İsrail bu bölgeyi terör örgütlerinin hizmetine açıyor. Bu mesele o kadar aşikâr ki, konu İsrail ve dünya basının gündemini de meşgul ediyor. Natanyahu ve İsrail ordu komutanları terör örgütleri için bina edilen sahra hastanelerini ziyaret ediyor. BM resmi raporlarına binaen 1973’ten beri ateşkes hattı olarak kabul edilen Golan bölgesi BM terör listesinde olan El-Nusra canileri tarafından saldırıya maruz kalıyor. BM UNDOF askerleri rehin alınıyor. Silahları gasp ediliyor. Terör örgütleri bu operasyonları İsrail tarafını kullanarak gerçekleştiriyor. UNDOF raporlarına binaen İsrail ordusu bir ay içinde 89 yaralı teröristi sınırdan teslim alıyor, hastanelerinde gerekli müdahaleleri yapıyor, iyileşenleri tekrar Suriye’ye savaşmaya gönderiyor. İsrail, İnsansız Hava Araçları vasıtasıyla Suriye üzerinde topladığı bilgileri terör gruplarıyla paylaşıyor.

EL KAİDE’NİN İTİRAFI

2011’de BBC tarafında hazırlanan belgesele binaen Arap ve Batılı paralı askerlerin İsrail Uluslararası Güvenlik Akademisi’nde eğitildikleri ve daha sonra bu kabiliyetlerini parayı veren terör örgütlerine sundukları anlaşılıyor. El-Kaide eski komutanlarından Nabil Na’eem Arap medyasına verdiği mülakatta “Müslüman” isimli birçok terör örgütün CIA ve MOSSAD tarafından inşa edildiği ve kontrol altında tutulduğunu itiraf ediyor. “Müslüman” Kardeşler Örgütü liderlerinden İssam Hattito’nun Tel Aviv’de ikamet ettiğini söylüyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yardımcılarından Aleksander Prokhanov, Irak ve Suriye’de terör estiren IŞİD ve benzeri gruplarının, İsrail’in istihbarat teşkilatı Mossad tarafından eğitildiğini söylüyor. Amerikalılar, IŞİD’in, tarihte “kan seviciler veya kan dökücüler” olarak bilinen terör yapılanmaların metotlarını bire bir uyguladıklarını ve terör ritüelleriyle tarihteki tanrılara kurban verme inancında olan oluşumlarla büyük benzerlikler taşıdığını ifade ediyor. İsrail’in kurucularından David Ben-Gurion’un Filistin toprakları üzerinde uyguladığı ilk toplumsal cinayet olan Der Yasin, Aariel Şaron’un Sabra ve Şatila katliamı, çocuklara verilen dini-dar Siyonist-faşist terbiyenin IŞİD’in davranışlarıyla büyük benzerlikler arz ediyor.

İSRAİL’İN ROLÜ

İsrail’i yakinen takip eden Amerikalılar İsrail’in son Suriye saldırısını birkaç ihtimale dayandırıyor: İsrail uluslararası bir tecrit yaşıyor ve ülke ciddi bir ekonomik-siyasi krizle boğuşuyor. Dış dünyaya beni tecrit ederek bölgede siyasi bir çözümü kabul etme mesajı veriyor. İsrail toplumunun iç krizini ihraç etme ve güvenliğin İsrail toplumunun yaşadığı iktisadi-siyasi krizlerden daha önemli olduğunu dayatıyor. Suriye’de destek verdiği terör grupları Suriye ordusu karşısında eziliyor. Önemli ülkelerin desteğini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kaldıklarını gören terör örgütlerine sonuna kadar savaşın arkanızdayız mesajı veriliyor.

KAFASI KARIŞIK OLANLAR

IŞİD Musul’a saldırdığında Netanyahu, IŞİD’i ihmal edilen Sünnilerin Şii iktidarına karşı haklı isyanın temsilcisi olarak savunuyor. Irak’ın parçalanmasının başta İsrail herkes için hayırlı olacağını söylüyor. Dini-dar Netanyahu’nun bu açıklamaları, Erdoğan-Davutoğlu iktidarı tarafından harfiyen ve Yeni Şafak gazetesinin genel yayın yönetmenliğine kadar yükselen “devrimci yeni Erdoğan Türkiye’sinin” müjdecisi İbrahim Karagül tarafından aynı sözcüklerle ifade ediliyor. Hatta bu gelişmelerin “Türk-Kürt-Sünni” işbirliği için tarihi bir fırsat yarattığını iddia ediyor. Bugünlerde Karagül bu üsluptan uzak duruyor ve Erdoğan’a karşı bir İsrail-ABD kumpasından söz ediyor. Psikolojik harp böyle bir şeydir. Kafası karışık olanları feleğinde sarhoş eder. Ergenekon kumpası sürecinde fitne-fesat hücreleri bizi “Suriye’de Ergenekon Yuvalanması” özel dosyalarıyla hedef gösterdiler. Odatv’de Dini-dar Siyonist İsrail’i paklama görevi yapan Rafael Sadi’ye ifade özgürlüğü palavrasıyla sürekli yer veren bir habis eleman bizim için, “Suriye’ye karşı savaş çığırtkanlığı” yapıyor, dogmatik solaklar da bizi “Suriye’ye karşı algı operasyonu” yapmakla itham ettiler. Neyse biz sözü tekrar Amerikalılara bırakalım. İsrail tarihi Büyük İsrail projesi (BİP) için çalışıyor. Peki, Doğu Guta bölgesinin muhalif komutanlarından olan ve sizin “ılımlı” muhalif diye tanımladığınız Zahran Alluş bile IŞİD’e karşı Suriye devleti ile uzlaşılmalı derken, çok kesim artık bu kirli savaşın sadece İsrail’e hizmet ettiğini görüyorken, Karagül’e soruyoruz: “Devrimci yeni Türkiye’nin” kurucuları “Yeni Osmanlı” ve “Kürdistan ve Sünnistan’a” hamilik ve ağabeylik projeleri ile kime hizmet ediyor?