26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İslamcılar jip dalgasında boğuldu

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

İİslamcı aydınlar da telefonu sevmez oldu son dönemde.

Bu yüzden, zaman zaman İslamcı kafelere giderim.

İstanbul Fatih'teki.

"Yüzyüze" tarifesinden sansürsüz konuşmalar için.

Hafta içinde yine uğradım.

Bazı tanıdıklarla buluştum.

***

Kafeleri gündemi:

Elbette Suriye, Mısır ve Tayyip Erdoğan..

Daha doğrusu AKP'nin aşağı yönlü gidişi.

Şuyuu vukuundan beter..

"Tayyip Erdoğan gidiyor mu" sorusu gündeme sızmaya başlamış.

Önemli bir İslamcı yardım kuruluşu yöneticisi:

"Gezi günleri.. Tayyip Bey Tunus'tan döndü.. Mitinglerinden birinde, 'evlerinize bayrak asın' dedi.."

Sonuç, hâlâ şaşırtıcıydı onun için.

"Kimse umursamadı. Oysa, mahalleler gelincik tarlası olmalıydı..."

Hüküm:

"O gün anladım Tayyip Bey'in bittiğini..."

***

Sohbet, "Erdoğan'ın yalnızlığı" üzerinden devam etti.

Basit bir sorum vardı muhatabıma.

"Tayyip Bey'in yakınında bulunup da ona gerçekten bağlı kaç isim var?"

Uzun süre düşündü. Aklına kimse gelmedi.

"Belki bir-iki isim vardır" diye kestirimde bulundu.

Ama asıl önemlisi, "sıcak sonbahar". İslamcı çevrelerdeki algıyı özetledi:

"Herkes 'İkinci Gezi'yi bekliyor..."

***

Suriye'de muhalefete, Mısır'da İhvan'a destek gösterileri..

Gösteriler niye bu kadar cılızdı?

Çoğu birkaç yüz kişilik. En kalabalığı bir-iki bin kişi.

Oysa ortada yüzde 50 oy almış bir parti var.

İslami yardım kuruluşu yönetim kurulu üyesi "ders" verdi.

Bir: "Biz (İslamcılar) 11 yıldır değil, 20 yıldır iktidardayız. İstanbul, Ankara dahil bütün önemli belediyeler 1994'ten beri elimizde."

İki: "Devletin, belediyelerin önemli makam ve mevkilerinde bizimkiler oturuyor artık.."

Üç: "Devlette, belediyelerde yüz milyarlarca dolarlık alım-satım, ihale verildi.."

Dört: "Yaşım 50'yi geçti. Şöyle etrafıma bakıyorum. Bizim semtte bekâr evlerinde 4-5 kişi kalan, karnını zar zor doyuran insanlar... Bugün ya önemli bir makamda, ya da iş kurdu zengin oldu. Herkesin kurulu bir düzeni, iyi bir işi, lüks evi, jipi, yazlığı falan var.."

Beş: "O gün dava insanıydılar.. Bugün işadamı.. Ya da makam sahibi. Sokak onların gündeminden çıktı."

Kendimce tamamlıyorum: "İslamcılar jip dalgasında boğuldular yani.."

Gülüyor..

***

İranlılar anlatmıştı.

Yıl 2008.

İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad Türkiye'de.

Erdoğan konuk cumhurbaşkanına soruyor.

"İktidar olarak, iş ilişkileriyle, yardımlarla kaç İranlıya ulaşabiliyorsunuz?"

İranlılar rant dağıtmada, seçmen bağlamada tecrübesiz.

Ahmedinejad'ın verdiği rakamlar Erdoğan'a yetersiz geliyor.

AKP tecrübesini özetliyor:

"Biz 10 milyon kişiye doğrudan ulaşıyoruz!"

***

Bir başka kafe.

AKP üst düzeyi ile temas kurabilen önemli bir İslamcı aydın.

Birkaç ayda bir otururuz.

Genellikle ketumdur.

Konu, yine "Tayyip Bey'in gidişi".

Ciddi bir ihtimal olarak konuşulduğunu reddetmiyor.

İtirazı var. Maslahat icabı.

"Endişem, Tayyip Bey giderse kaos olur!"

Açıklama ihtiyacı duyuyor.

"Amacım Tayyip Bey'i savunmak değil. Ben, Saddam Hüseyin'in gidişine de aynı gerekçeyle karşı çıkmıştım."

Tayyip Erdoğan'ı savunmak, bu kadar mı zorlaştı!

***

Mısır'a destek eylemleri neden bıçakla kesilir gibi durdu?

Özellikle İstanbul Saraçhane parkındaki "nöbet" niye kaldırıldı?

Fatih kafelerindeki cevabı özetliyorum.

Bir: Katılım gruplar düzeyinde kaldı. Halk katılmadı. Cesaret kırıcıydı.

İki: Eylemlerdeki görüntü daraltıcıydı. 1980'leri andırıyordu. Sloganlar ürkütücüydü.

Üç: Gruplar arasında kavga başlayacaktı.

***

İki soruyla bitirelim.

Bir (İslamcılara): İslamcı hareket, en bayağısından rant kapitalizmi ile nasıl bu kadar yüksek uyum sağladı? Doku uyuşması sizi şaşırtmadı mı? İtiraz edenleriniz niye cılız kaldı?

İki (Cumhuriyetçi sola): AKP'ye sistem eleştirileriniz neden giyim-kuşamla, yaşam tarzıyla sınırlı kaldı? İslamcılık neden emekçi eleştiriye tabi tutulmadı?