26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İsrail ve Barzanistan kıskacında Suriye ve Irak

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Artı ürünler, uyuşturucu, silah ve tarihi eser kaçakçılığı için Pazar İhtiyacı, ülkelerinde hasıl olan Krizleri İhraç, Enerji, değerli maden ve su gibi hayati Kaynakları Kontrol Etme, Birinci Cihan Harbi'nden sonra dayatılan Siyonist erk İsrail'in güvenliği ve son dönemlerde sıkça karşılaştığımız yıktıkları devlet ve iktidar sahiplerinin Mal Varlıklarına El Koyma projeleri, Batı Emperyalist sistemlerin ulusla-rarası arenada dayandığı ana unsurları teşkil etmektedir. Bu sistemin en nüfuzlu ve radikal yapılanmasını, Avrupa merkezli Rothschild ve ABD merkezli Rockefeller holdinglerinde ifadesini bulan Siyonist sermaye oluşturmaktadır. Bu sermayenin haşır neşir olmadığı uluslararası şirket ve kurumlar yok gibidir. Bu sermayenin itimat ettiği ve özel irtibatlar içinde olduğu en seçkin askeri ve istihbarat erki İsrail'dir. İsrail'in kudretli devletler nezdinde sahip olduğu ayrıcalıklı pozisyonun ana sebebi budur. "Allah'ın seçkin topluluğu" ve "Dünyadaki her şeyi, tabiat ve üzerinde yaşayan bütün mahlûkları size hizmet etsin diye yarattık. Onların malı ve canı size helal kılınmıştır" itikadı, bu sermayeyi temsil eden zümrenin, yayılmacı, talancı, ırkçı, faşist ve hegemonya tamahlarına ideolojik kılıf teşkil eder. Milyarlarca dolar bütçeli medya holiganlarını, sinema endüstrisini, eğlence ve pornografi sektörünü, sivil toplum kuruluşlarını, stratejik araştırma merkezlerini, siyasi ve dini faaliyetleri, kısacası toplum mühendisliği için gerekli olan yapılanmaları, yukarıda zikrettiğimiz amaçlar için teşvik edip finanse eder. Bu çerçeveden baktığımız zaman, özelde Suriye ve Irak sahasında, genelde Batı Asya coğrafyası (Ortadoğu) ve dünyada yaşanan hadiselerin somut analizini yapabilmemiz için bu veriler bütün siyasi, askeri, kültürel ve iktisadi çalışmalara önsöz oluşturmak zorundadır.

'GÖLGE HÜKÜMETİ' VE SYKES-PİCOT

Buna ilaveten, Henry Kissinger ve Bill Clinton'ın tarihi açıklamalarına atıfta bulunmak elzemdir. ABD'de "gölge hükümet" olarak vazife gören, Dış İlişkiler Konseyi'nin (Council of Foreign Relations- CFR) en etkin ismi olan eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'in 1970'li yılların ortalarında ifade ettiği biçimlenme, "devletler ve milletleri kontrol altında tutmak için enerji ve su kaynakları üzerinde tahakküm kurulmalıdır" prensibi üzerine kuruludur. Eski Başkan Clinton'ın 1996'da dillendirdiği: "21. yüzyıl, 20. yüzyılda tamamlanamayan projelerin tamamlandığı yüzyıl olacaktır. Türkiye, burada anahtar ülke" sözü meselenin omurgasını oluşturmaktadır. 20. yüzyılda emperyalizm Sykes-Picot projesi üzerinden Batı Asya coğrafyasını yukarıda zikrettiğimiz esas amaçları için tanzim etmek istemiştir. Bölgemizin Lübnanlaştırılması projesi olarak bilinen bu plan, her din ve taifenin siyasi-askeri kantonlara sahip olmasını öngörmüştür. Kısmen başarılı olmuştur. Ancak, Türkiye, Suriye ve Irak'ta başlayan bağımsızlık mücadelesi bu projenin tam tatbik edilememesini beraberinde getirmiştir. 21. yüzyılda öngörülen ikinci İsrail'in (Barzanistan) inşa edilmesi ve BOP'ta ifadesini bulan, Türkiye dahil bütün bölge ülkelerinin Lübnanlaştırılmasıdır.

CFR: İŞE IRAK'LA BAŞLAMAK LAZIM

Bu amaçla 1997'de Project For New American Century (PNAC), Yeni Bir Amerika Çağı İçin Proje düşünce kuruluşu tesis edilir. Rothschild ve Rockefeller tekelci sermayesi tarafından beslenen dünyanın en büyük bütçeli lobi kuruluşu olarak bilinir. İsminde yer alan Amerika'dan ziyade İsrail'in ulvi çıkarları esastır. Paul Wolfowitz, R. James Woolsey, Elliot Abrams, John Bolton, Richard Perle, Robert Zoellick, Donald Rumsfeld gibi maruf Siyonistler kuruluşunda yer alır. Bu isimler aynı zamanda "Gölge Hükümet" Dış İlişkiler Konseyi'nin (CFR) bünyesinde faal konumdadır. 1998'de hazırladıkları ve Başkan Clinton ile dönemin İsrail Başbakanı Netanyahu'ya sundukları raporda; "askeri harcamaların artırılması, çıkarlarımıza ve değerlerimize düşman rejimlerin bertaraf edilmesi, dışarıda siyasi ve ekonomik özgürlüğün teşvik edilmesi ve güvenliğimiz, refahımız ve prensiplerimiz ile uyum içinde olan ulusla-rarası bir sistemin tesis edilmesi" yönünde talepte bulunurlar. Bu prensiplerin hayata geçirilebilmesi için işe Irak ile başlanması gerektiğini ısrarla ifade ederler. Clinton ve Netanyahu Irak'ın işgal edilmesine onay verirler. Ancak bu projenin hayata geçirilebilmesi için o dönem koşullar henüz olgun ve uygun değildi.

AKP'NİN KURULUŞU VE BOP

Irak'ın işgali ve bu işgalin BOP'ta ifadesini bulan ikinci İsrail projesinin Barzanistan üzerinden tesis edilmesi, ancak Türkiye üzerinden imkân bulabilirdi. Bu sebeple Erdoğan-Davutoğlu-Gül rejimi bina edildi. Bu rejim üzerinden kuzeyde ikinci İsrail yapılanması önünde engel teşkil edecek kuvvetlerin ana eksenini oluşturan Suriye, çok kimlikli cinayet ve harami şebekelerinin önüne atıldı. IŞİD, farklı kesimleri bünyesinde barındıran Suriye ve Irak'a düşman ülkelerin paramiliter ve hatta resmi ordularından yüzlerce lejyonerin yer aldığı bir yapılanmadır.

IŞİD'E VERİLEN GÖREVLER

IŞİD'den yerine getirilmesi istenilen en önemli vazifeleri tekrar özetleyelim:

*Irak petrolünün üçte birini (yaklaşık 5 trilyon dolar değerinde) ihtiva eden Kerkük bölgesinin Barzanistan'a eklemlenmesi.

*Türkmen nüfuzunun sınırlı tutulması veya tamamen rafa kaldırılması.

*Bağdat ve Şam merkezi hükümetlerin ülkenin bütününde ama özellikle petrol ve su kaynakları üzerinde egemen olmasının engellenmesi.

*Irak-Suriye petrol hatlarının tahrip edilmesi.

*İran, Irak, Suriye ve Lübnan petrol hattı projesinin sabote edilmesi.

*Ürdün, Irak, Suudi Arabistan sınır bölgesinin (Irak Anbar ve Suriye'nin Deyr El-Zor ve doğu bölgelerine açılan kapı) Bağdat ve Şam merkezi hükümetlerinin kontrolünden çıkarılması.

*Bu bölgeden, genelde körfez ülkelerinden özelde Suudi hanedanlığından Irak ve Suriye'ye aktarılan silah, personel ve para transferleri akışının sürekli sağlanması.

*Aynı bölge üzerinden Katar doğalgazının Akdeniz'e taşınması.

*Barzani ve Erdoğan-Davutoğlu rejiminin kontrolü dışında kalmak isteyen, özellikle Suriye silahlı ve sivil Kürt yapılanmalarının tedip edilmesi.

*Hatay vilayetimize kadar inen Suriye-Türkiye sınır bölgelerinin ele geçirilerek Irak'tan Akdeniz'e bir koridorun açılması.

*En nihayet bütün bu hesaplar tutmaz ise IŞİD üzerinden bölge merkezi hükümetlerin terör eylemleri ile istikrarsızlaştırılması ve zayıf tutulmasıdır.

Bu tarihi meydan okumanın ve sahibi deccalın yerle bir edilmesi için direnen kuvvetler başta olmak üzere safların sıklaştırılması, bütün yurtsever yapılanmalar arasında işbirliğinin daha güçlü koordine edilmesi ve Batı Asya Birliği'ni hayata geçirmek hayati önemdedir.