26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Evet-Hayır'a tutsak olduk!

Hidayet Karakuş

Hidayet Karakuş

Eski Yazar

A+ A-

Yeni Anayasa oylaması ülkeyi tümüyle tutsak aldı. Bu nedenle ülkenin can alıcı sorunları gündemden düşürüldü.

Gazetelerde, sanal evrende yazan hemen bütün yazarlar, olayları ele alırken doğal olarak evet-hayır bölünmesinden yola çıkıyor. Bundan önceki Anayasa Oylanırsa, Evet Hayır’ın Vicdanı başlıklı yazılarımda ben de bu bağlamda düşüncelerimi belirtmeye çalıştım.

Bu konuda okuyan yazan pek çok kişi, sanal evrende olsun, gazete sayfalarında olsun evet-hayır’la ilgili düşüncelerini belirtmeye, kendi düşüncesine taraftar kazanmaya çalışıyor.

Hükümetin yanlı, partizanca tutumunun toplumda gerilim yarattığını, ortaya çıkan eli silahlı kişilerin hayır, diyeceklere gözdağı vermek için alanlara çıktığını görüyoruz. Bu konuda Soma AKP Gençlik Kolları’nın toplantısında konuşan AKP Manisa il başkan yardımcısının “İç savaşa hazırlanın” diyen söylemini de eklersek halk oylamasının nelere gebe olduğunu da gösteriyor.

Devlet adamlığının en büyük göstergesi toplumda haksızlığa uğrayan kim olursa olsun yanında olmak, haksızlık yapanlara karşı çıkmak, bu konuda yasal yolları işletmektir. Bu hükümetin de, devletin başındaki kişinin de böyle bir çabasını hiç görmedik, görmüyoruz. Dahası iktidara geldikleri yıl “Bitaraf olan, bertaraf” diyerek kendilerinden olana arka çıkmaya, karşı durana yasaları uygulamaya çalışmadılar mı?

Ben de adını andığım iki yazıyı hayır’ın kazanması için yazdım. Bu yazı da üçüncüsü olacak. Bu kez sayfamı sanal evrende adını Sevgibirliği koyan genelde 1978 Deniz Harp Okulu emekli subayların oluşturduğu bir öbeğin paylaştığı sorularla, sayılara bırakacağım. Önemli bir araştırmanın sonucu olan bu sayılar, sorular bazılarının gözünü açacak nitelikte.

Öbeğin paylaştığı bilgiler sorularla bitiyor. İşsizlik en başta. 16 Şubat 2017 günlü Aydınlık’ın başlığı da “İşsizlikte Son 7 Yılın Rekoru” diye atılmış. (Bu arada Aydınlık’taki arkadaşlara sayfa zorlamasıyla atılmış da olsa 7 sayısının yazıyla yazılması gerektiğini anımsatayım.)

Sevgibirliği’nin paylaşımındaki kimi soruları, yanıtları küçük düzeltmelerle, eklerle olduğu gibi veriyorum.

İşte Sevgibirliği’nin paylaşımı:

1) Çevrenizde işsiz var mı?

İşsiz sayımız 6 Milyon.

İşsizlik sorunu bitti mi?

HAYIR!

İşyerleri kapanıyor.

Çalışanlar işten çıkartılıyor.

2) Yarınlara güvenle bakabiliyor musunuz?

HAYIR!

Nüfusun % 20’si ulusal gelirden en yüksek payı, %46’yı alıyor.

Nüfusun % 20’si ulusal gelirin en düşük payını, % 6’sını alıyor

3) Eşit gelir dağılımı var mı?

HAYIR!

Ülkemizde açlık sınırı: 1370.00 TL.

Yoksulluk sınırı: 4665.00 TL,

Asgari ücret: 1404.00 TL.

4) Geçinebiliyor musunuz?

HAYIR!

2002: 1 Dolar=1.60 TL.

2017: 1 Dolar=3.94 TL.

5) Paramızın değeri arttı mı?

HAYIR!

2002’de kişi başına düşen dış borç 1900’doların altında. Bugün kişi başına düşen dış borç 530 Doların üzerinde.

6) Borçtan kurtulduk mu?

HAYIR!

2002: Benzin: 1.64 TL.

2017: Benzin: 5.26 TL

7) Memnun musunuz?

HAYIR!

2002: Çeyrek altın: 28.00 TL.

2017: Çeyrek altın 243.00 TL.

8) Memnun musunuz?

HAYIR!

2013: İhracat: 152 Milyar Dolar.

2017: İhracat: 142 Milyar Dolar.

9) Memnun musunuz?

HAYIR!

Buğday, arpa, saman, dahası çoban bile yurt dışından geliyor.

10) Tarımda her şey yolunda mı?

HAYIR!

Son on yılda yapılan tek fabrika yok.

139 cezaevi yapıldı.

11) Bu bir kalkınma mıdır?

HAYIR!

Türkiye’miz iş kazalarında ölüm sayısında Dünya ikincisi.

12) Böyle sürsün mü?

HAYIR!

Türkiye yolsuzlukta Avrupa’da birinci, Dünyada ikinci.

13) Bu utanç sürmeli mi?

HAYIR!

440 bin çocuk “ÇOCUK ANNE” oldu.

14 bini 15 yaşın altında.

14) Kızlarımıza kıymaya devam edelim mi?

HAYIR!

“En tehlikeli kesim okumuş kesimdir” diyen Profesör Yüksek Öğretim Kurulu üyeliğini getirildi. Şaka gibi. Buna razı mısınız?

HAYIR!

15) Terör son 15 yılda arttı mı?

Arttı.

Gözümüzde yaş, gönlümüzde yas artmaya devam etsin mi?

HAYIR!

16) Şehitler verdiğimiz El Bab neresi, Başika neresi? Daha önce duymuş muydunuz?

Oralar vatan toprağı mı? Başka ülkelerin iç işlerine karışalım mı?

HAYIR!

17) Mısırlı Esma için Rabia işareti yaparak sokağa çıkanlar, Aladağ’da Türk kızları yandığında sokağa çıktılar mı?

HAYIR!

Tek bayrak: Evet

Tek vatan: Evet

Tek Millet: Evet

Tek adam: HAYIR!

18) Dünyada tek adam olarak ülkelerini yöneten insanlardan adaletli davranana, halkını koruyup gözeten, ülkesi için kendi çıkarlarından vazgeçen, yolsuzluk yapmayan erdemli bir yöneticiye rastladınız mı?

HAYIR!

Mustafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyet’e: Evet.

Padişahlığa, tek adama: HAYIR!

19) Anayasa oylamasından evet çıkarsa bir Cumhurbaşkanı kararnamesi ile neler olabilir?

Latin alfabesinden Arap yazısına geçilebilir. Bütün toplum cumhuriyetin doksan yılda kazandırdığı bilgi birikiminden bir gecede yoksun kalabilir. Kendileri öyle dememişler miydi? Üstelik bizim olmayan bir abece ile okuma yazma bilen yalnızca % 1 dolayında idi.

Türkçe yanında Arapça, Kürtçe devletin dili olabilir. Ülke böyle bölünür.

Bütün eğitim kurumları, hiçbir şey üretmeyen İmam Hatip programıyla asalak yetiştirmeye devam edebilir.

Türk’üm demek bölücülük sayılıp yasaklanabilir. Yasakladıkları andımız, Türk’üm diyerek başlıyordu, unutmayın.

Türban takmayan devlet memuru olamaz, denilebilir.

Yeni yönetim birimleriyle federasyona geçilebilir, ülke gerçek anlamda bölünebilir; ABD’nin de, AB’nin de istediği Sevr koşulları geri gelebilir.

Evlilik yaşı düşürülebilir, kaldırılabilir ya da çeza konusu olmaktan çıkarılabilir.

Kimi yurtlardaki oğlan ya da kız çocuklarına tecavüzler artabilir.

Ezan okunduğunda kapılarınıza polisler, zabıtalar gelip sizi camiye çağırabilir, gitmeyenlere ceza verebilir. Şeriatla yönetilen ülkelerde bunlar olmuyor mu? Giyim özgürlüğü tümüyle ortadan kalkabilir. Sakal zorunlu olabilir.

Elbette söylenecek çok şey var bu konuda.

Bu yazılar, bir işe yarar mı; ilgilisine, yurttaşlarımıza ulaşır mı, bilemem. Ancak hepimiz evet-hayır’a tutsak da olsak gerçekleri söylemeye, ülkemizin içinde bulunduğu durumu bütün açıklığıyla dillendirmeye devam edeceğiz. Siyasal partiler de kısa, çarpıcı, bilgi dolu savsözlerle kitlelere ulaşmayı her yasal yolu deneyerek başarmalılar. Bu anayasa oylaması, ülkemizin var olmakla yok olmak sınırındaki son çıkışımızdır.