2017’de yazdıklarım

Sonunda 2017 yılını da devirdik. Bu yıl elliyi aşkın köşe yazımla konuk olmuşum evlerinize... Zamanının çok ötesinde bir kadın olan Hypatia’nın acı öyküsüyle başlamışım 2017 yılına... Hypatia vicdansızca öldürülmeseydi ve İskenderiye Okulu kapanmasaydı, insanlık bugünkü uygarlık düzeyine yüzlerce yıl önce kavuşur muydu, hep merak ederim...
Mitolojik öyküleri ard arda sıralamışım; “Pan Efsanesi”, “Apollon’un Daphne aşkı”, “Erosun Aşkı”, “Echo ile Narcissus”, “Nergis ile Yankı”, “Zeytin ağacı”, “Gül ile bülbül aşkı”, “İstanbul Boğazı Mitolojisi”... Kısa zaman önce göçtüğüm Köyceğiz’i ve Köyceğiz Efsanelerini de anlatmışım. Arada da Türklerin Nardugan (Noel) ve Nevruz bayramlarından söz etmişim uzun uzun...

AŞK VE SANAT YAZILARIM

Tarih boyunca birçok sanatçı, bilim insanı, filozof, yazar eserlerinde aşkı işlemiştir. Çünkü binlerce yıldır, yaşamı anlamlı kılan duygular arasında en önemlisi aşk olmuştur. Birçok düşünür “varlığın” sebebini bile aşka bağlayarak, aşkın evrenin yaratılışından da önce var olduğunu ileri sürmüştür. İşte ben de tam da bu nedenlerle, köşemde bol bol aşkı ve yaşanmış aşk öykülerini anlatmışım sizlere. İşte onlardan birkaçı; “Picasso’nun kadınları”, “Agora Meyhanesi”, “Bedri Rahmi’nin aşkı”, “Angel’in Aşkı”, “Acı Bir Aşk Öyküsü”, “Hanımağa”, “Aşkın gücü”, “Sonun başlangıcı”, “Angela’nın aşkı”, “Büyükada’dan aşk hikâyeleri”... Bunu aşkın resim hali olan Sandro Botticelli’nin “Venüs’ün doğuşu”, Nicolas Poussin’in “Apollon Dafne aşkı”, Gustav Klimt’in “Beethoven Frieze”, Salvador Dali’nin “Başları Bulutlu Çift” ve Frida Kahlo’nun “Düşüncelerimde Diego” tablolarını anlatarak sürdürmüşüm. Şiirsiz aşk olur mu? Olmaz tabi ve aşk deyince ilk akla gelen şairlerden İranlı Füruğ Ferruhzad ile hayalleri ömrüne sığmayan mavi gözlü dev Nazım Hikmet’in aşk şiirlerini paylaşmışım. “Rodrigo’nun Gitar Konçertosu” ile “Dört Mevsim Vivaldi” eşlik etmiş bu aşk yapıtlarına.
Eserlerine hayranlık duyduğum Paul Gauguin, Amedeo Clemente Modigliani, Salvador Dali, Vincent van Gogh, Frida Kahlo konuk olmuşlar köşeme...
İki de söyleşi yapmışım; biri ebru aşkı üzerine, ebru sanatçısı ve şair Gönül Kızılkaya ile diğeri bana gözyaşları dökerek yaşadığı aşk öyküsünü anlatan Şaylan Akbaşoğlu Akmen ile...
Siyasi konulara pek girmiyorum biliyorsunuz. Sadece üç siyasi yazı yazmışım “Sokrates’in demokrasiden nefreti”, “Nasıl Bir Anayasa’ya EVET derim?”, “15 yıllık karneniz” başlıklarıyla.
Yoldaşlarım, bizim insanlığa ve doğa sevgisine gereksinimimiz var. Doğa; görebilen gözlere, hissedebilen yüreklere aittir. En önemli özelliği de çeşitlenmesi ve öykünmesidir, tıpkı sanat gibi. Bize bilginin tohumlarını verir, her şeyi en çıplak haliyle gözlerimizin önüne serer. Bunun için yeni yılda âşık olun, olun ki içinizdeki doğa sevgisi aşkınızdan size yansısın. Doğanın dili olan şiirleri, gözü olan resimleri ve sesi olan müzikleri de çok sevin, sevin ki yüreğinizdeki doğa sevgisi de uyansın.
Yeni yılda tüm okurlarıma haydi, rasgele!