17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

24 Nisan 1915’te gerçekte ne oldu?

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Bugün, 24 Nisan 2016... Yani; geçen yıl Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Doğu Perinçek Davası’nda verdiği karardan sonra ateşi iyice düşen sözde Ermeni Soykırımı Anma Günü safsatasının 101’inci yıl dönümü...
Neden mi “safsata” diyorum?
Lütfen okuyun:
***
Ermeniler 600 binle başladılar; katledilen soydaşlarının sayısını 20 yılda artıra artıra 1,5 milyona çıkardılar.
Eğer; AİHM’in Doğu Perinçek kararı olmasaydı, emin olun bu sayı 20 yıl sonra 15 milyona ulaşırdı!
Diyelim ki gerçekten 1,5 milyon kişi katledildi...
Peki; bunların hepsi 24 Nisan 2015 günü mü öldürüldü?
Ya da “en büyük katliam”ın, “ilk katliam”ın, “son katliam”ın 24 Nisan 2015’te yapıldığı mı iddia ediliyor?
Hayır...
Ama 24 Nisan 1915, Ermeniler için gerçekten önemli (!) bir tarih...
Çünkü bu tarihte Osmanlı yönetimi, İstanbul’da ve Anadolu’da terör-isyan hareketlerini organize eden Ermeni Komita Merkezleri’ni kapattı, elebaşılarını tutukladı.
İşte; bütün mesele bu!
***
Yani; 24 Nisan’ın ne Ermeni Tehciri’yle ne de bu tehcir sırasında yapıldığı iddia edilen sözde soykırımla bir ilişkisi var!
Aslında böyle bir soykırım da yok...
Bu iddia; dönemin yargılaması, Malta’daki İngiliz mahkemelerinde yapılmış...
Kararla ilgili belgeler ortada:
“Zorunlu göç sırasında hastalıktan, susuzluktan, açlıktan ölümler var; ancak bunlar asla bir soykırım olarak kabul edilemez!”
***
Peki; o zaman bu “yüz yıllık tantana”nın gerçek nedeni ne?
Basit:
Bütün mesele olmayan bir soykırımı kullanıp Ermeni Devleti kurmak için “ulus bilinci” oluşturmaya çalışmak!
***
Osmanlı’nın 24 Nisan 1915’te kapattığı Ermeni komitalarına ve komitacılara gelince...
Bunlar, bugünkü PKK’lılar gibi bağımsız bir devlet kurmak için isyan başlatmış...
Başta Rusya, Fransa ve İngiltere olmak üzere büyük devletlerle işbirliği yapmış...
Sarıkamış, Hicaz, Kafkas gibi cephelerde Osmanlı ordularını arkadan vurmuş...
Zeytun, Bitlis, Muş, Erzurum ve Van’da ayaklanmalar çıkarmış...
Sivil Türk köylerini yakıp yıkmaya, masum vatandaşları öldürmeye başlamış...
Osmanlı Hükümeti, bu olayların önüne geçmek için Taşnak Komitası’nı ve Ermeni Patriği’ni defalarca uyarmış...
Tüm uyarılara rağmen Ermeni komitalarının büyük bir isyan hazırlığında olduğunu öğrenince Taşnak ve Hınçak gibi komitaların kapatılmasına karar vermiş...
Yapılan baskınlarda çok sayıda Ermeni komitacı tutuklanmış; yanlarında ya da adreslerinde bulunan binlerce silaha, tonlarca cephaneye el konulmuş...
İstanbul’daki 250 Ermeni komitacı da Ankara’ya sürgün edilmiş...
Yani; diğer bir deyişle çıkması an meselesi olan olası bir “Ermeni İsyanı” önlenmiş...
Sen misin önleyen?
İşte; yıllardır dünyaya “Ermeni Soykırımı” diye kakalanan...
Bazı ülkelerin de “Türklere olan kuyruk acıları” nedeniyle sorgulamadan üzerine atladıkları şarlatanlık böyle fırına verilmiş!
***
“Bunlar yalan... Gerçekleri çarpıtıyorsun” diyen varsa söylesin:
24 Nisan 1915’te; nerede, ne oldu, kaç kişi öldürüldü?

SÖZ SİZDE (156+295!)
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Söz sırası Yasemin Akgün’de... Sizin de Abdullah Gül’e söyleyecekleriniz varsa mustafa0mutlu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz:
“Abdullah Bey...
Beş yüzüncü güne az kaldı.
Konuşmazsınız...
Hep birlikte...
Gittiğiniz camide...
‘Cuma’dayız!”

GÜNÜN SORUSU
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cuma günü Antalya’da yaptığı konuşmada, “Antalya’yı Eskişehir’e, Konya’ya ve Kayseri’ye hızlı trenle bağlayacağız inşallah” demiş...
Sorum size:
Bu haberi “yandaş müteahhitlere verilen bir müjde” olarak kabul edip “Maşallah, maşallah” desem çok mu yanlış yapmış olurum?

Asıl tehlike 10-15 yıl sonra!
Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimi “dincileştirmeye” tam gaz devam ediyor.
Hatay’da küçük bir ilçede öğretmenlik yapan okurum M. K.’nın kısa mektubu bu operasyonda gelinen noktayı gözler önüne seriyor. Mektup aynen şöyle:
“Merhaba Mustafa Ağabey...
Geçen hafta okulumuza Milli Eğitim İlçe Müdürlüğü’nden Kutlu Doğum Haftası’nın kutlanması için yazı geldi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı pek önemsemediler ama Kutlu Doğum Haftası okullarda, hatta anaokullarında bile kutlandı. İlçemize İnönü Üniversitesi’nden birini çağırıp Kutlu Doğum Konferansı bile verildi. ‘Bile’ diyorum çünkü bu tür etkinlikler hiç yapılmıyor. Öğrenciler apar topar toplanıp bu konferansa götürüldü. Haber bizden, yorum sizden...”
***
Ah be güzel kardeşim...
Ben bu haberin neresini yorumlayayım?
On-on beş yıl sonra nasıl bir “nesil” ile karşılaşacağımızı düşünmek bile istemiyorum!

GÜNÜN İSYANI
İsyanım dün kutladığımız 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na yurt genelinde gölge düşürmek için ellerinden geleni esirgemeyen bütün yobazlara ve bölücülere:
Egemenliğini yulara teslim etmiş eşek, bağımsızlıktan ne anlar?