14 Mayıs 2024 Salı
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ahmet Davutoğlu da kumpasa kurban gitti!

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

AKP’de “Olağanüstü Kongre” kararı alındı. Parti 22 Mayıs’ta yeni yönetimini seçecek.
Başta Başbakan ve AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu olmak üzere halkın yüzde 99,9’una “sürpriz” olan bu gelişme, aslında son zamanlarda hayatımıza fazlaca giren “kumpas”lardan biri...
***
Evet, kumpas!
Yani, tertip...
O yüzden de son bir haftadaki gelişmelere falan aldırmayın...
“Birileri” Ahmet Davutoğlu’nu göndermeyi daha şubat ayında planlamış!
Planlamaktan da öte, olağanüstü kongrenin toplanması için salon bile ayırtmış!
İnanmayanlar için, Hürriyet’in eski Ankara Temsilcisi Metehan Demir’in 27 Şubat tarihinde kişisel bloğunda yayınladığı yazısından bir bölümü aynen aktarıyorum:
***
“Yaz ayları bu yıl da siyaseten sürprizlerle dolu geçecek. Büyük bir parti, takma isimle bir adamını göndererek, Mayıs’ta dev bir spor salonuna gizlice ön rezervasyon yaptırdı. CHP yeni kurultay yaptı. Peki; geriye sizce kim kalıyor? Size ipucu; tahmin ettiğiniz değil. Daha büyük sürpriz olan. Hiç ummadık isimler koltuğundan olabilir!”
O günlerde çeşitli çevrelerde Metehan Demir’in işaret ettiği “büyük parti”nin AKP olduğu iddia edilmiş ve kimse de bunu yalanlamamıştı.
***
Şimdi soru şu:
O salonu kim kiraladı?
Kiralama emrini kim verdi?
Kaparoyu kim ödedi?
Aslında bu soruların hepsinin yanıtı belli:
Türkiye’yi yöneten iktidar partisinin Genel Başkanı’nı düşürmeyi kim planladıysa, o!
***
Kim bu güce sahip?
AKP MYK ‘sı, Genel Başkanı’nın ve Başbakan’ın ipini sadece kimin işaretiyle çekebilir?
Bu sorunun yanıtını hepiniz biliyorsunuz ama yine de söyleyeyim:
Recep Tayyip Erdoğan!
***
Şimdi sıkı durun:
Tüm bunları, AKP’nin yönetimini ele geçirip başka birileri yapsaydı; bu eylemin adı ne olacaktı?
“Darbe...”
Şimdi ne oluyor?
“Demokrasi...”
İşte; “Recep Tayyip işi demokrasi”, tam anlamıyla budur.
Geçmişte padişahlar, buyruğundan çıkan sadrazamları azlederdi.
Şimdi bu işi “cumhurbaşkanı” yapıyor!
***
Ne diyeyim; Ahmet Davutoğlu’na büyük geçmiş olsun!
Tam havaya girmişti ki... Patlatıverdiler!
Zor şey...

AMAN HA!
Abdullah Gül, Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Abdullatif Şener, Nevzat Yalçıntaş, Yaşar Yakış, Erkan Mumcu, İdris Naim Şahin, Ali Müfit Gürtuna ve daha niceleri...
Şimdi de Ahmet Davutoğlu!
Bu isimlerin ortak yanı bir zamanlar hepsinin Recep Tayyip Erdoğan’ın en yakın çevresinde olması...
Ne zamanki palazlandılar; yani Erdoğan’a “alternatif” olduklarını hissettirmeye başladılar... Ya da onun isteğinin dışına çıktılar...
İşte; o zaman tüyleri teker teker yolundu...
“Siyaseten mevta” oldular.
Şimdi Ankara kulislerinde yeni AKP Genel Başkanı’nın kim olacağı, yani Başbakanlık koltuğuna kimin oturacağı sorusunun yanıtı aranıyor.
Adı geçenler; Bekir Bozdağ, Binali Yıldırım, Berat Albayrak, Nurettin Canikli ve Abdülhamit Gül...
Diğerleri neyse ama damat Berat Paşa bana göre dikkatli olmalı...
Çünkü en ufak bir anlaşmazlıkta sadece koltuğunu değil, ailesini de kaybeder...
Sakın, “Bana bir şey olmaz” demesin!
Kimlere “bir şeyler” olmadı ki...

GÜNÜN SORUSU
Recep Tayyip Erdoğan, yakın zamana kadar kol kola olduğu cemaati ya da HDP’yi terk edince, “Beni kandırdılar” demişti. Şimdi de Ahmet Davutoğlu ile yollarını ayırdı. Sorum ortaya:
Bu kez de çıkıp “Suriye ve Rusya ile iplerimizin kopmasına sebep olan kişi Davutoğlu’dur. Bütün suç onda. Beni de o kandırdı. O yüzden artık Suriye de Rusya da bizim dostumuzdur” derse... Çok fazla şaşırır mısınız?

Bu gece hepimiz Deniz’iz!
Bugün 6 Mayıs... 68 kuşağının üç yiğit evladı Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan tam 44 yıl önce bugün asılarak idam edildi.
Onları ipe götüren şey suçları değil; dünya görüşleriydi.
Kimseyi öldürmediler, yetim hakkı yemediler. Ayakkabı kutularında babalarının yolsuzluktan kazandığı paraları istiflemediler.
Tek suçları emperyalizme karşı çıkmak, tam bağımsızlık istemekti.
Bu akşam saat 21.00’de Ulusal Kanal’da yayınlanacak olan Kral Çıplak’ı bu konuya ayırdık.
Hayatlarının baharında idam edilen üç fidanı mücadele arkadaşları anlatacak.
Üç fidanın dava arkadaşları ve 68’in gençlik önderleri Bozkurt Nuhoğlu, Kamil Dede, Namık Kemal Boya, Gökalp Eren, Şükran Soner ve Rahmi Ofluoğlu bugünün gençliğinin temsilcisi olan TGB’lilerle buluşuyor.
Kadıköy ve çevresindeki tüm Ulusal Kanal dostlarını 6 Mayıs 2016 (bugün) 21:00’de Caddebostan Kültür Merkezi’nden canlı olarak yayınlanacak olan Kral Çıplak’ı “canlı” izlemeye davet ediyoruz.

SÖZ SİZDE (156+303)
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Söz sırası Hanife Erdemli’de:
“Abdullah Bey...
Bugün 6 Mayıs... Akranınız olan Deniz’in, Yusuf’un ve Hüseyin’in idam edilişinin 44’üncü yıl dönümü... Onlar, Atatürk ilkelerinden ve Cumhuriyet devrimlerinden yana durdular; tam bağımsızlık istediler ve ipe gittiler. Siz ve arkadaşlarınız ise laiklik başta olmak üzere hep bu ülkenin değerleriyle kavgalıydınız; cumhurbaşkanı bile oldunuz. O kadar güçlendiniz ki varlığınızı borçlu olduğunuz halkın sorularını
bile umursamıyorsunuz. Yazıklar olsun.”

GÜNÜN İSYANI
Nihayet bu da oldu... Türbandan sonra cüppe ve takke de ilköğretime girdi. Hatay’daki Nizamettin Özkan İlkokulu’nda Lütfi Yazar isimli sakallı bir öğretmenin, cüppe ve takkesiyle derslere girdiği ortaya çıktı. İsyanım Milli Eğitim Bakanı’na:
Yarın bir başka öğretmen de boynunda haçla derse girerse; yine böyle sessiz kalabilecek misiniz?