28 Nisan 2024 Pazar
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Aksa Tufanı’nın arkasındaki gerçek güç

Adnan Akfırat

Adnan Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

Gözleri, ABD ve İsrail’in cilaları ile kamaşmış olanlar, mazlumlar dünyasının her hak arama eyleminde, şaşkına dönüyorlar. Üstelik dünyadaki büyük değişimi göremedikleri için sürekli karamsarlık yayıyorlar. İsrail’in “Demir Kubbesi”ni paçavraya dönüştüren kuvveti anlayamıyorlar. Oysa cefakâr Filistinlilerin, Aksa Tufanı adı altında “Ya İstiklal Ya Ölüm” isyanı, kalıcı çözümü çabuklaştırdığına hep birlikte tanık oluyoruz.

ABD’nin büyük umut bağladığı Suudi Arabistan, İsrail ile ilişkileri normalleştirme çalışmalarına son verdiğini duyurdu. İsrail giderek daha fazla tecrit oluyor. ABD’nin de onu kurtaracak gücü yok.

NEDEN ŞİMDİ?

Merkezi Kudüs olan 1967 sınırlarını kapsayan bir Filistin Devletinin kurulması artık gündemdedir. 1947’den bu yana süren direniş, 76. yılında bir başarının eşiğine ulaştı. Neden şimdi oluyor?

1987’den beri Batı destekli Ermenistan’ın işgali altındaki Dağlık Karabağ, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nce tamamen kurtarıldı. 35 yıldır yapılamayan neden 2023’te yapılabildi?

1974’ten beri yerleşim ve iskana kapalı olan Maraş bölgesi neden iki yıl önce özgürleşebildi? Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası tanınması neden 40 yıl sonra gündeme gelebildi?

ABD’nin ve NATO’nun Afganistan’ı kanlı işgali 20 yıllık ölümüne mücadele ile neden, ancak 2021 yılında yıkıldı? Üstelik ayağındaki terlik, başındaki sarık nedeniyle insan yerine konulmayanlar nasıl yıkım halindeki ülkede huzur ve birlik sağlayabildi?

Bahtı kara Afrika’da son 18 ayda, millet-ordu birlikteliğiyle Mali’de, Nijer’de, Burkina Faso, Çad’da arka arkaya Batıcı iktidarlar yıkılıyor ve halkın büyük desteğini alıyor. Dünyanın kahrını çekmeye mecbur edilen Afrika’da kıta çapında bağımsızlık rüzgârını estiren kuvvet nereden geliyor?

ABD’nin “arka bahçem” dediği, Orta ve Güney Amerika’da, ABD yanlısı yönetimler artık bir elin parmaklarından az hale geldi. Orta ve Güney Amerika geleceğini Asya ve Afrika halkları ile birleştirdiğini BRICS zirvesinde gösterdi. Simon Bolivar’ın 1810’da başlattığı mücadele neden iki yüz yıl sonra zafer burçlarını kuruyor?

Mazlum milletlerin önemli bir gücü Türk Devletler Teşkilatı, neden 2021 yılında bütün bileşenlerini kucaklayıp, dünya siyasetine ağırlığını koyabildi?

İNİSİYATİF ARTIK MAZLUM MİLLETLERDE

Bu soruları daha artırabiliriz. Yanıt çok açık. Dünya artık tek kutuplu değil. Amerika’nın küreselleşme adı altında, dünyaya nizam verme projesi çöktü. Dünya çok kutuplu oldu.

Daha önemlisi, inisiyatif artık ezenlerin değil, mazlumların elinde. İşte bu sayede, Filistin’de inisiyatifi Gazze halkı ele aldı.

2023 yılının insanlık tarihindeki yeri sorulursa, mazlum milletlerin ayağa kalkıp birleştiği ve dünya siyasetine ağırlığını koyduğu yıl denecek.

ABD Başkanı Biden’ın, IMF, Dünya Bankası ve BM’de, Güney ülkelerinin isyanını geçiştirmek için başvurduğu “reform vaadi” bile, eski çamların bardak olduğunu göstermeye yetiyor.

Asya, Afrika, Latin Amerika’daki mazlumların devletlerinin haklarına sahip çıkmak için ayağa kalkmalarının pek çok göstergesi var. Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Temmuz 2023’teki Yeni Delhi Zirvesi’nde İran ve ve Suudi Arabistan’ı bünyesine katması, Ağustos ayındaki BRICS Güney Afrika Zirvesi’nin olağanüstü başarısı, BM Genel Kurulu’nda güney ülkelerinin rüzgârının esmesi ya da 17-18 Ekim’de Pekin’de düzenlenecek 3. Kuşak ve Yol İşbirliği Forumu’na 110 ülkenin katılacak olması vb.

TÜRKİYE’NİN FARKETMEDİĞİ TARİHİ G-77 ZİRVESİ

Bu listeye eklenmesi gereken, Türkiye kamuoyunun dikkat göstermediği çok önemli bir toplantı daha var. 15-16 Eylül’de Küba’nın başkenti Havana’da düzenlenen G-77+ Çin Zirvesi.

BM bünyesinde faaliyet yürüten 77'ler Grubu’nun Çin ile birlikte düzenlediği Zirve, gelişmekte olan ekonomilerin liderlerinin dikkat çekici bir şekilde bir araya gelmesine sahne oldu. BM’den sonra en fazla üyesi olan ikinci örgüt olan G-77, dünya nüfusunun yüzde 80'ini temsil ediyor. Havana Zirvesi, uluslararası düzende ekonomik adalet ve kapsayıcılık için yükselen mücadelede çok önemli bir ivmeyi temsil ediyor.
Etkinliğe aralarında 30'dan fazla devlet ve hükümet başkanının da bulunduğu 100'den fazla ülkenin delegeleri katıldı.

Zirve’nin ev sahibi Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz Canel, adil bir yeni dünya düzeni çağrısında bulundu. Diaz Canel’in şu cümlesi, günümüz dünyasındaki durumun çarpıcı bir özeti: "Kuzey'in dünyayı kendi çıkarlarına göre düzenlediği bunca zamandan sonra, oyunun kurallarını değiştirmek artık Güney'in elinde."

60. YILINDA G-77’NİN OLAĞANÜSTÜ GÜCÜ

Önümüzdeki yıl 60. yaşını kutlayacak olan Grup 77’nin şu anda 130'dan fazla üyesi bulunuyor. Dönem başkanlığı Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki üye ülkeler arasında dönüşümlü olarak yürütülüyor.
Gelişmekte olan ülkeler arasındaki en büyük çok taraflı işbirliği ve eşgüdüm örgütü olan G-77'nin üye ülkeleri BM üye ülkelerinin üçte ikisinden fazlasını oluşturuyor.

G-77, 15 Haziran 1964 tarihinde BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nın (UNCTAD) ilk oturumunda 77 ülkenin “Yetmiş Yedi Ülke Ortak Deklarasyonu”nu imzalamasıyla kuruldu.

G-77'nin ilk Bakanlar toplantısı 1967 yılında Cezayir'de gerçekleştirildi ve radikal önlemler içeren “Cezayir Şartı” kabul edildi.

G-77 üyeleri, Latin Amerika ve Karayipler'den Afrika ve Asya-Pasifik'e, En Az Gelişmiş Ülkelerden iklim değişikliğinin etkilerinden en çok etkilenen Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletlerine kadar uzanıyor. Her yıl ocak ayında farklı bir ülke başkanlık görevini devralıyor. 2022'de Pakistan Gruba liderlik etti ve 2023'te Küba, Dönem Başkanlığını üstlendi.

Çin üye olmamakla birlikte "G-77+Çin" çatısı altında Grup’un en önemli bileşeni.

BM GENEL SEKRETERİ: ADİL DÜNYA DÜZENİ KURMAK GÜNEY ÜLKELERİNİN ELLERİNDE

Güney ülkelerinin karşılaştığı zorluklara önerdiği çözümlerle dikkat çeken Zirve, mazlum milletlerin gücüne dayanan adil bir uluslararası düzenin omurgasını oluşturdu.

BM Genel Sekreteri António Guterres de, onlardan aldığı hızla, açılış oturumundaki konuşmasında, dünyanın gelişmekte olan ülkeleri yüzüstü bıraktığını sert sözlerle dile getirdi. BM Genel Sekreteri, iklim değişikliğinden en çok zarar görenlerin ve dış borç yükü altında en çok ezilenlerin güney ülkeleri olduğuna işaret etti. Guterres, "eşitliğe dayanan bir sistemi; yüzyılların adaletsizliğini ve ihmalini tersine çevirecek bir sistemi ve ayrıcalıklılara değil tüm insanlığa hizmet eden bir sistemi destekleme" çağrısında bulundu.
Guterres, G-77+ Çin Zirvesi’nin "gelişmekte olan ülkeler için daha adil bir gelecek yaratmak amacıyla uluslararası sistemi ve uluslararası kurumları, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra var olan gerçekler yerine bugünün gerçeklerini yansıtacak şekilde yeniden şekillendirmek" için bir fırsat olduğunu söyledi.

SONUÇ BİLDİRGESİ: GÜNÜMÜZÜN PROGRAMI

Küba Başbakanı Manuel Marrero, "Bu günler boyunca Küba, Küresel Güney'in başkenti, sonsuz umudun mekânı, en çok katkıda bulunmalarına rağmen küresel zenginlikten en az payı alanların evi oldu" dedi.
Sonuç Bildirgesi, Zirve’nin son günü onaylandı. Bildirgenin öne çıkan yönü, Uluslararası mali mimaride kapsamlı bir reform yapılması ve uluslararası mali yapının acilen değiştirilmesi çağrısı oldu.

Bildirge’nin özeti şöyle:

  • Çok Taraflılığın Desteklenmesi

  • Güney-Güney İşbirliğinin Geliştirilmesi

  • Sürdürülebilir Kalkınma Hakkının Savunulması

  • Yoksulluğun Ortadan Kaldırılması

  • İklim Değişikliğinin Faturasının Kirletenlere Ödetilmesi

  • Egemenlik ve Bağımsızlık ve İçişlerine Karışmama Gibi Devredilmez Hakların Korunması

  • Küresel Ticaret Tercihleri Sisteminin (GSTP) Canlandırılması

- Tek Taraflı Yaptırımlara Son Verilmesi

HAYAT, LENİN’İN EMPERYALİZM TEORİSİNİ HERKESE ÖĞRETİYOR

Büyük devrimci Lenin’in emperyalizm teorisini kavrayanlar, dünyadaki gelişmeler karşısında şaşırmıyorlar. “Emperyalist zincir en zayıf halkasından kırılır” saptaması, son iki yüzyıldır gerçekleştiren devrimlerin kılavuzu oldu. Lenin’in 20. Yüzyılın başında söylediği “İleri Asya, Geri Avrupa” bugünün gerçeği oldu.

Sabıkalı Amerikancı Bülent Arınç’ın Filistin halkına parmak sallayıp “senin ne gücün var?” diye küçümsemesiyle, Padişah Vahdettin’in Mustafa Kemal’i İngiliz İşgal Komutanı Rumbold’a şikâyet ederken “Bir avuç haydut” demesi arasında fark yoktur.

Havana’nın Kudüs’e uzaklığı 11 bin 142 km. Ama, Küba’da kendini gösteren mazlumların uluslararası direnci, Filistin’in sapanlı generallerine, İsrail’in bol sırmalı generallerini don gömlek esir alma kudretini kazandırıyor.

İnsanlık tarihindeki en kapsamlı ve en çok katılımlı uluslararası işbirliği girişimi olan Kuşak ve Yol güçlenip yayıldıkça mazlum milletlere azim ve kendi geleceklerini yaratma gücü veriyor.

İsrail ABD Filistin Aksa Tufanı