26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Almanya artık daha dürüst

Gaffar Yakınca

Gaffar Yakınca

Gazete Yazarı

A+ A-

Alman Dışişleri Bakanı'nın Türkiye ziyareti bizler için son derece sevimsiz sahneler oluştursa da iki ülke ilişkilerinin daha şeffaf bir zemine taşınmasına yol açtı.

Türkiye, Almanya’ya karşı her zaman dürüst bir siyaset yürüttü, farklı devlet organları ile farklı tavırlar takınmadı. Almanya ise emperyalistlere has bir alışkanlıkla, yıllardır iyi polis-kötü polis oyunu oynuyordu.


ALMANYA TÜRKİYE’YE
DOST MU DÜŞMAN MI?


Bunu anlamak için devlet yayın kuruluşu DW’nin yayınlarına bakmak yeterli. DW, yıllardır adeta Türkiye’ye yönelik nefretin kuluçkası gibi çalışıyor. Türkiye’de ne kadar terör destekçisi, ne kadar halk düşmanı varsa Alman devleti onlara maaş bağlamış, kadrolu devlet memuru yapmış. Ama eskiden bir Alman devlet görevlisi geldiğinde sanki bunlardan hiç haberi yokmuş gibi davranırdı.
Aynı riyakarlık başka konular için de geçerliydi. Türkiye’de ağzından bal damlayan Alman siyasetçiler, Almanya’ya döndüklerinde sözlerini unutur, kendilerini Alman derin devletinin güçlü kollarına bırakırdı. Bayan Baerbock ise deyim yerinde ise “eteğindeki taşları döktü”, Almanya’nın gerçek niyeti ne ise ona uygun davrandı.


ŞEFFAFLAŞAN
ALMAN SİYASETİ


Baerbock’un Yunanistan’ın saldırgan tutumu ile ilgili söylediği sözler açık bir tehdit anlamına geliyor. Alman Bakan “AB olarak bizim iç sınırlarımız yok, dış sınırlarımız var ve Akdeniz’de o sınırlara saygılı olmalısınız” diyor. Bunun anlamı şu: “Almanya ve Yunanistan bir bütündür. Biz Türkiye’yi saldırgan olarak görüyoruz. Yunan’ın kılına zarar gelirse karşınızda bizi bulursunuz.”


Bakan’ın Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını telkin ederek Türk mahkemelerine ayar vermeye kalkması ise başlı başına bir rezalet. Türkiye’yi hukuksuzca alınmış bir AİHM kararına uymaya davet eden Baerbock, bir gün önce Yunanistan’daydı. Ama orada Yunanistan’ın tam on üç yıldır uygulamadığı İskeçe Türk Birliği’ne dair AİHM kararından hiç söz etmedi. Yunanistan’ın 36 yıldır Türk azınlığa uyguladığı zulmü görmeyen Alman Bakan'ın Türkiye’ye böyle çıkışmaya kalkması, Alman siyasetinin acemi bir politikacının elinde şeffaflaştığını gösteriyor.


Bu şeffaflaşmanın en net tezahürü ise Baerbock’un muhalefet partileri ile yaptığı özel görüşmelerdi. Böylelikle Almanya’nın tıpkı ABD gibi Türkiye’de bir hükümet değişikliğini arzuladığını, bunun için de muhalefet bloğuna her türlü desteği verdiğini bir kez daha görmüş olduk. Alman vakıfları Türkiye’deki en yıkıcı faaliyetlere, darbe mekaniklerine sponsor olurken Alman hükümetinin ülkemizdeki demokratik sürece saygı göstermesini beklemek saflık olurdu. Baerbock, bu hareketi ile Almanya’nın siyasetini daha dürüst bir çizgiye çekmiş oldu.


ALMAN’IN DURUMU BU,
PEKİ BİZ NE HALDEYİZ?


Baerbock’un PKK’nın siyasi ayağı HDP ile de görüşmesi kamuoyunda özel bir tepkiye yol açtı. Aklımdan ilk geçen, “bizim Dışişleri Bakanımız Almanya’da böylesi bir parti ile görüşse Almanların tepkisi ne olurdu” şeklindeydi. Sonra fark ettim ki Almanya’da böyle bir terör partisi yok. Sadece Almanya’da değil, Avrupa’nın hiçbir ülkesinde yok. Hiçbir demokratik devlet terör örgütlerinin elini kolunu sallayarak parti kurmasına, silah zoru ve baskı ile oy toplamasına, Mecliste terör nutukları atmasına izin vermiyor. Biz ise PKK’nın parti kurmasına izin vermekle kalmıyoruz, her yıl Hazineden milyonlarca lira vererek bir de ödüllendiriyoruz. Bu konuda Bayan Baerbock’a söyleyecek bir sözümüz olmadığı kanaatindeyim.


CHP’DE KAFTANCIOĞLU
KRİZİ BÜYÜYOR


Canan Kaftancıoğlu üst üste işlediği suçlardan hüküm giydikten sonra İl Başkanlığı makamını bırakması gerekiyordu. Canan Hanım, kanunları hiçe sayarak koltuğu bırakmıyor, hala İl Başkanı imiş gibi davranıyor.
CHP tabanı Kaftancıoğlu’nun İl Başkanlığına getirilmesine zaten tepkili idi. Bu yeni fiili durum tepkileri iyice büyütüyor. En son bir mezarlık anmasında CHP’liler Kaftancıoğlu’nu konuşturmayınca Canan Hanım çok sinirlenmiş ve küfürler ederek alanı terk etmiş. Mehmet Sevigen’e sordum, başka ayrıntılar da olduğunu, kısa süre içinde hepsini açıklayacağını söyledi.
Kılıçdaroğlu’nun parti içindeki yasa tanımaz tutumu hem CHP’nin hem de kendisinin başını çok ağrıtacakmış gibi görüyor.