06 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Arda Güler neden oyundan çıktı?

Atilla Özalp

Atilla Özalp

Gazete Yazarı

A+ A-

Avrupa Şampiyonası Elemeleri D Grubu'ndaki Letonya maçında milliler sahaya 4-2-3-1 düzeninde çıktı. Bu sistemin anlamı şu: Defansın önünde oynayan iki futbolcu, oyun kurucu olarak topla ilk buluşanlar olur. Daha sonra ikisinden biri defansif olarak biraz daha geriye yakın oynarken, diğer oyuncu hücum bölgesine yaklaşır.
Yani top bizdeyken Orkun Kökçü birinci bölgenin önünde oynar, Hakan Çalhanoğlu ikinci bölgeye yerleşerek hücuma destek verir. Orkun biraz daha defansifken Hakan daha çok ofansif olur. Bu iki orta saha oyuncusunun önünde oynayan üç futbolcudan ikisi kenar bölgesinde derinlik verirken, bekler Ferdi Kadıoğlu ve Zeki Çelik'in de hücuma destek olmaları gerekir. İleride santrafor olarak görev yapan Umut Nayir'in ise rakip alanda topsuz koşularla arkadaşlarına boş alan yaratması ve takımının hızlı hücum girişimlerinde de ayağına gelen topu saklayarak takımına kazandırması beklenir.

SİSTEMİN EN DEĞERLİ MEVKİSİ

Bu sistemdeki en değerli oyuncu ise orta saha üçlüsünün ortasında oynayan, takımı tamamen yönlendiren, oyunu hızlandıran veya gerektiğinde yavaşlatan, asistler yaparak gole en yakın oynayan futbolculardan biri olması beklenen Arda Güler'dir. Peki Avrupa Şampiyonası grup elemelerindeki Letonya maçında böyle oldu mu? Arda Güler'in ayağına top ilk 23 dakikada 1 veya 2 kez değdi. Arda, maç boyunca topla en az buluşan oyunculardan biri oldu desek yalan olmaz. Sonunda da beklenen oldu ve teknik direktör Stefan Kuntz, Arda'yı oyundan aldı. Ben olsam Arda'yı değil özellikle ona pas vermeyen oyunculardan birini oyundan alırdım.

DURAN TOPLARDA
BİLE ŞANS TANINMADI

Bütün toplarla Hakan Çalhanoğlu buluşuyor. Kaleci Mert'ten topu alıyor, bir daha Mert'e veriyor. Orkun'dan pası alıyor, bir daha Orkun'a veriyor. Yani kimden alırsa ona veya bir başka arkadaşına topu atıyor ama ellerini açıp pas isteyen Arda'yla bir türlü topu paylaşmıyor...
Hakan Çalhanoğlu, maç boyunca en çok topla buluşan oyuncu ve milli takımın kaptanı olarak arada sırada Arda'ya da topu versin, çocuğu desteklesin diye bekliyorum ama o, uzun oynayarak topu rakibe veriyor yine de Arda'ya atmıyor. Zaman zaman baskı altındayken zorunluluktan 1-2 kez pas alışverişi dışında Arda ile hiç paylaşmadı desem yalan olmaz. Frikik ve korner oluyor, topun başında Cengiz Ünder ve Hakan Çalhanoğlu var. Yahu Arda o zaman neden oynuyor ki? Madem çocuğa pas vermeyip, duran topları da kullandırmayacaksınız neden Arda Güler oynuyor?

ÖNCE HEYECAN
SONRA HAYAL KIRIKLIĞI

Arda Güler'in milli takımda ilk on birde sahaya çıkacağını duyan herkes heyecan içinde ekran başına koştu ama Arda'ya verilmeyen pasları ve kullandırılmayan duran topları görünce de büyük hayal kırıklığı yaşadı. Arda Güler, taraflı tarafsız tüm futbolseverler tarafından gururla izlenen, ülkemizin gurur kaynağı olmanın başlangıcındaki yıldız adayı harika bir futbolcu ama böyle davranarak onun kaybedilme olasılığına gönlüm razı değil.
Özellikle bu yaştaki gençlerde devamlılık şarttır. Oynamaları gerekir. Formayı bir verip bir yedek bırakırsanız onları kaybedersiniz. Kamuoyunun baskısıyla "eller alışverişte görsün" mantığıyla oynatıp devamlı olarak oyundan çıkartırsanız bir de bakarsınız o eski Arda yok. O zaman başlarsınız "Ne oldu bu Arda'ya?" diye sorgulamaya... Oysa büyük beklentiler içinde olup daha sonra hayal kırıklığı yaşadığımız gençler için sormamız gereken tek şey, "Gençlerdeki yeteneğin parlamasına neden yeterli özeni gösteremedik, onlara gereken desteği niçin vermedik?" sorusu olmalıdır.