20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Babanızın Merkez Bankası

Gaffar Yakınca

Gaffar Yakınca

Gazete Yazarı

A+ A-

Yapı Kredi Bankası’nın 1960’lı yıllardan kalma bir reklamı var, sloganı “Aile Saadeti”. Aile Cüzdanı adını verdikleri tasarruf mevduat hesaplarını pazarlıyorlar.
Bankacılık o günden bugüne çok değişti. Ancak aile saadeti kavramı bankacılık dünyasında gezinmeye devam ediyor. 2024 itibarı ile kendisine TC Merkez Bankasında rastlıyoruz. Daha doğrusu, Merkez Bankasının merkez binasında, banka başkanı Sayın Gaye Erkan’ın babasına tahsis edilen makam odasında….
“İstanbul’da ev bulamadığımız için annemlere yerleştik” diyen Gaye Hanım, o evde babasının odasına yerleşmiş olacak ki odasız kalan Bey Amca mağdur olmasına diye ona ekonomi yönetiminin kalbinde bir oda vermiş! Bey Amca, odaya yerleşmekle kalmamış, idare amirliğini ele almış, kimin ne iş yapacağına karar veriyor hatta kafasına göre adam kovuyormuş.
Bunlar evvelki gün basına yansıdı. “Aslı var mıdır” diye kaynaklarıma sordum. “Eksiği var fazlası yok” dediler.
Nasıl olsa bürokraside kimsenin kimseden hesap sorduğu yok. Yeni nesil bürokratlarımızın etik dairesi de bu hesapsızlığa paralel olarak genişledikçe genişliyor! Dolayısı ile bu çirkin olaydan herhangi bir sonuç çıkacağına dair hiçbir ümidim yok.
Niyetim kafalara takılan bazı soruları gündeme getirmek. Bu olay duyulduktan sonra beni arayan iş insanları ısrarla şu iki soruyu sordular:

  • Bankada kimlerin çalışacağına karar veren Bey Amca, misal, faiz artırım kararlarında da etkili oluyor mu? 

  • Gaye Hanım’ın ekonomiyi birinci derecede etkileyen kararları, Bey Amca tarafından önceden biliniyor mu?

HÜKÜMETE KÜFÜR MEHMET ŞİMŞEK’E ALKIŞ

Hükümete küfür eden ne kadar “muhalif ekonomi uzmanı” varsa konu Mehmet Şimşek’e gelince ağız değiştirip gülücükler saçmaya başlıyor. Neden? Çünkü istedikleri yüksek faizi aldılar, daha fazlasını da alacaklarını ümit ediyorlar.
Daha fazlası nedir biliyor musunuz? İlk aşamada yabancı sermaye hareketlerinin serbest bırakılmasıdır. Biliyorsunuz, Berat Albayrak döneminde yabancı fonların giriş-çıkışları düzenlenmiş, para çıkışlarına tahdit getirilmişti. Sahibinin sesi liberallerin ikide bir gündeme getirdikleri SWAP sisteminden söz ediyorum. İşte şimdi dört gözle bu piyasanın serbest bırakılmasını bekliyorlar. Çünkü İngiliz-Amerikan tefeci takımı bunu istiyor.
Bu işi de başarırlarsa büyük vurgunun önü açılacak. Borsadan, tahvil piyasasından, hatta emtia piyasalarımızdan kafalarına göre vurgun yapıp ertesi gün memleketlerine dönecekler. Türkiye ekonomisi bu yüzden üç kez batma noktasına geldi ve direkten döndü. Dördüncüde ne olur bilemeyiz.

EKONOMİ YÖNETİMİNİN BAŞARISI!

Bu alkışçı ekibe sorarsanız ekonomi yönetimi “iyi gidiyor”.
Nasıl iyi gidiyor acaba? Enflasyon düşmedi, arttı. Fiyatlar artmaya devam ediyor, hem de ne artmak. Peki büyük yatırımcılar geldi mi? Görünürde kimseler yok!
Yapılan iki şey var: Biri faizi artırmak, tefecilere, rantiyelere, para babalarına yarıyor.
Diğeri ücretleri “hedef enflasyona” bağlamak, yani baskılamak. Bu da aynı kesime yarıyor.
Özeti, ekonomi yönetimimizin tek başarısı emekçiden ve yoksuldan alıp zenginlere ve faizcilere vermek. Bu “muhteşem ekibi”, kapitalist kalemşorlar sevmeyecek de kim sevecek?