21 Mayıs 2024 Salı
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

’Barzani’ dersleri

Semih Koray

Semih Koray

Gazete Yazarı

A+ A-

Barzani ayrılıkçılığı, bölge ülkelerinin işbirliği karşısında hiçbir direnç gösteremeden yenilgiye uğradı. Peşmerge, 2012 öncesi sınırlarına geri çekilmek zorunda kaldı. Ama süreç, 2012 öncesinin tam tersine dönüştü. Barzani Referandumu, Irak’ın parçalanması yönünde bir ara adım oluşturmak yerine, ülke bütünlüğüne hizmet eden yeni mevzilerin kazanılmasına yol açtı. Süreci tersine çeviren, Irak’ın toprak bütünlüğünün yeniden sağlanması konusunda bölge ülkelerinin eylemli olarak sahaya da yansıyan oydaşmasıdır.

BAŞARININ ÖZÜ

Bölgemizde ülkelerin vatan bütünlüklerinin birbirine bugünkü kadar bağlı hale geldiği başka hiçbir dönem olmamıştır. Bölgesel işbirliğinin giderek güçlenmesinin ardında bu gerçeğin her geçen gün daha derinden algılanması yatmaktadır. Birlikteliğin beraberinde getirdiği başarılar, karşılıklı güveni arttırarak, ülkelerin farklı önceliklerinin işbirliğinin önüne geçmesine engel olmaktadır. Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruma ve bu ülkede barışın yeniden tesisi için yürütülen Astana sürecinin, Barzani Referandumu’na karşı ortak tepkinin hızla örgütlenmesine olan katkısı açıktır.

Sahada ABD ve İsrail desteğinden yoksun kalmasının Barzani’nin yenilgisinde belirleyici bir rol oynadığına kuşku yoktur. Ama Amerika ya da İsrail’in sürece müdahale etmesinin önünü tıkayan da, yine bölge ülkelerinin birlikteliğidir. Başarının ardında yatan öz, komşular arasındaki işbirliğidir. Bugün Türkiye, İran, Irak ve Suriye, bu işbirliğini daha örgütlü ve kalıcı hale getirip, vatan bütünlüklerini birlikte savunmak ve bölgede barışı tesis etmek için bir Batı Asya Birliği oluşturduklarını dünyaya ilan etseler, bu, yalnızca bölgedeki değil, bütün dünyadaki güç dengelerini bölge lehine değiştirir. ABD ve İsrail’i yalnızlaştırarak, onları bölgeye doğrudan ya da dolaylı müdahale olanaklarından çok daha etkin bir biçimde yoksun bırakır. Böyle bir adım, bölge dostu güçleri nicel olarak arttıracağı gibi, onların izledikleri siyasetlerin bölge çıkarlarıyla uyumlu olmayan unsurlardan arındırılmasına da katkıda bulunur.

BİRLİKTELİĞİN BAŞARI TEMELİNDE İNŞASI

Batı Asya Birliği, işbirliği sayesinde başarılar elde ederek adım adım inşa edilir. Amerika, bu birlikteliğin daha üst düzeylere taşınmasını engellemek için yoğun bir çaba harcamaktadır. Bu nedenle, ülkeler arasında güvensizliği artıracak nifak tohumları ekmeye çalışmaktadır. Son günlerde ülkemizde, kimileri, bölgede kazanılan başarıları önemsiz, geçici ve sürdürülemez olarak nitelemeye hız vermiştir. Bölgede kalıcı bir birliğe ulaşmak için üstesinden gelinmesi gereken zorlukların aşılamazlığına yapılan vurgu yoğunlaşmıştır. Bu, Amerika’nın sesinin ülkemizdeki yankılanmasıdır. Kimileri, Barzani’nin yenilgisinden Amerika’nın gücüne halel getirecek sonuçların çıkarılmasının önüne geçme telaşıyla, ABD’nin Barzani’nin arkasında durduğu koşullarda “maç yeniden oynansa”, sonucun nasıl değişeceğine ilişkin yorumlarda bulunmaktadır. Bunlar, bölgede Amerika ve İsrail’in başarılarının, komşu ülkeler arasında da anlaşmazlık çıkmasının pususuna yatmış olanlardır.

BATI MI DOĞU MU?

Son direnme mevzileri de, “Batı mı, Doğu mu?” sorusuyla gelip “uygarlık sorunu”na dayanmaktadır. Türkiye, uygarlık sorununu Atatürk Devrimi ile çözüme kavuşturmuş olan bir ülkedir. Lâikliği Atatürk’te değil de, ülkemize “Kemalizm yerine Ilımlı İslâm” elbisesini biçmiş olan emperyalist sistemde arayanlar, orada Türkiye adına “bölünme ve zaaf”tan başka bir şey bulamazlar. Bugün vatanın beka sorunu, dışarıda nasıl komşularla birliği zorunlu kılıyorsa, içeride de bütün milletin birliğini dayatmaktadır. Lâiklik, bütün milletin topyekûn birliğini sağlamanın

vazgeçilmezidir. Varlık nedenleri milleti bölme üstüne kurulu güçlerden medet ummak, çağdaş bir uygarlığın değil, çağdışı kalmış bir sömürgeleşmenin yolunu açar. Atatürk Devrimi, Mazlum Milletler Dünyası’nın bir devrimidir. Bugün Türk milletini birleştirme yetisine sahip yegâne güç, Atatürk’tür. Vatanın beka sorunu da, ülkemizin uygarlık sorunu da ancak Avrasya coğrafyasında ve Atatürk Devrimi’ni kendisine bayrak edinen güçlerin önderliğinde çağdaş bir çözüme kavuşturulabilir.