'Başka işiniz mi yok?'

Başlıktaki soru genellikle gereksiz, önemsiz işlerle uğraşanlara yöneltilir. Ancak bu soruyu adında “Atatürkçü” yazan derneğin başkanına sorunca anlamı ciddileşiyor. Böyle bir dönemde yapılması gereken o kadar iş varken bir kulüple veya eski başkanıyla uğraşmanın amacı nedir? Bu basit soru böyle bir anlam içeriyor.

Son sözü baştan söyleyelim, Fenerbahçe’nin Atatürkçülüğünü sorgulayanlar ya bir akıl tutulması içindedir, yada bir operasyonun parçasıdır. Hele hele FETÖ’nün hedefi olmuş bir kulübü bu yapıyla bağlantılı göstermeye çalışmak artniyetli olmak dışında bir anlam taşımaz. Bu yapının hedefi olmuş komutanların dediği gibi “FETÖ, ilk önce sarı-lacivert duvara toslamıştır.” Geçen 10 Kasım günü yüzbinler Anıtkabir’e akın etti. Aralarında kaç tane kulüp başkanı vardı? Ali Koç’tan başkası var mıydı? Süheyl Batum’a hatırlatmakta fayda var; eski başkan Aziz Yıldırım adalet çağrısı yaptığında taraftarları Anıtkabir’e toplamıştı.

Atatürk’ün hangi takımı tuttuğu bu konuyu araştıran kişilerin tuttuğu takıma göre değişiyor. Atatürk, Fenerbahçe Kulübü’nü ziyaret etti, para yardımı yaptı. Ancak Fenerbahçeli yöneticilerin sık sık tekrarladığı gibi “Atatürk’ün hangi takımı tuttuğu değil, hangi kulübün onun yolundan gittiği önemlidir.”

Herkes farklı renklere gönül verir ve bunu çeşitli yollarla ve farklı derecelerde ifade edebilir. Bir kurumun, örgütün başında olanlar ise ifadelerinin şekline ve tonuna dikkat etmek zorundalar. Rahmetli Süleyman Demirel’e cumhurbaşkanı olduğu yıllarda bir toplantıda hangi takımı tuttuğunu sormuştum. Yanıtı kısa ve netti: “Ben Türkiye’nin bütün takımlarını tutarım.”

Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde bir Trabzonspor-Fenerbahçe maçından sonra sarı-lacivertli kulübe ceza verilmişti. Erdoğan da bu cezayı doğru bulmadığını söylemişti. Bu açıklamayı başbakan olarak değil, bir taraftar olarak yapmıştı. Buna rağmen bu sözler Trabzon’da belediye başkanlığının kaybedilmesine yol açtı.

Atatürkçü Düşünce Derneği ve başkanının bu dönemde konuşması ve mücadele etmesi gereken farklı konular var. Renk aşkı kişilere konumlarını ve görevlerini unutturmamalı. Gerçi konu spor veya futboldan ibaret değil; ortada gericiliğin Türk sporuna ve onun köklü bir kulübüne saldırısı söz konusu. Burada renk aşkıyla değil, siyasi bakış açısıyla tavır almak gerekiyor. Süheyl Batum ise konumunu ve görevlerini unutmuştur, dileriz bu geçici bir durumdur.