27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Beyin kanseri tedavisine direnebilir: Beyin omurilik sıvısı

Şehime G.Temel

Şehime G.Temel

Gazete Yazarı

A+ A-

Beyin omurilik sıvısı, beynin ventriküllerinde ve beyin ile omuriliğin yüzeyinde sürekli olarak dolaşan sulu bir sıvıdır. Beyni ve omuriliği ani darbe veya yaralanmalardan korumaya yardımcı olan bir yastık görevi görür. Sıvı ayrıca atık ürünleri beyinden uzaklaştırır ve merkezi sinir sisteminin düzgün çalışmasına yardımcı olur.  

Güney Avustralya Sağlık ve Tıbbi Araştırma Enstitüsü ve Flinders Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan yeni bir çalışma, beyin omurilik sıvısının beyin kanserinde mevcut tedavi etkinliğini azalttığını ve yeni tedavi fırsatlarını tanımladığını gösteriyor… Bulgular Science Advances Dergisinde "İnsan beyin omurilik sıvısı, glioblastomalı hastalardaki tümör hücrelerindeki kemoradyoterapi hassasiyetlerini etkiliyor" başlığıyla  yayımlandı. 

DİĞERLERİNE DİRENÇLİ BUNA DEĞİL  

Araştırmacılar, merkezi sinir sistemindeki kanserlerin, muhtemelen beyin omurilik sıvısından (BOS) oluşan insan beyni mikro ortamının benzersiz biyokimyası nedeniyle, diğer kanserlerde etkili olan tedavilere direnç gösterdiğini belirttiler. BOS'un kanser hücreleri üzerindeki etkisi ve tedavi edici etkinliği bilinmiyor. Ancak araştırmacılar bu çalışmada, insan BOS'unun 25 hastadaki glioblastoma (GBM) tümörleri üzerindeki etkisini incelediler. BOS'un tümör hücresi plastisitesini ve standart GBM tedavilerine (temozolomid ve ışınlama) karşı direnci tetiklediğini buldular. 

Avustralyalı nörobiyologlar, beyin cerrahları ve onkologlardan oluşan araştırma ekibi, insan beyin omurilik sıvısının, glioblastomalı 25 yerel hastadan toplanan tümör hücrelerinin büyümesi üzerindeki etkisini test ettiler. 

Araştırmacılar, tümör hücrelerinin kimliklerini hızla değiştirdiğini ve radyasyona ve glioblastoma tedavisinin temel dayanağı olan temozolomid ilacına karşı daha dirençli hale geldiğini gözlemlediler. 

Flinders Üniversitesi araştırmacısı Dr. Cedric Bardy, "Glioblastomanın, aylar içinde diğer açılardan formda, sağlıklı ve genç olan pek çok insanı öldürdüğünü" vurguladı. Bu korkunç bir hastalık ve mevcut tedaviler ciddi yan etkilere rağmen yeterince etkili değil. Dr. Bardy ‘Bu çalışmanın, mevcut kemoterapilerin sınırlamalarını anlamalarına yardımcı olduğunu ve bakım standardına eklenebilecek bir ilaç sınıfının yeniden kullanılması için yeni umutlar sağladığına’ dikkat çekti. Dr. Bardy ayrıca sözlerine ‘bunu klinik bir deneyde hastalar üzerinde denemek  için  çalıştıklarını’  belirterek devam etti.  
Ekip, beyin omurilik sıvısına maruz kalan glioblastoma hücrelerinin, tedaviye bağlı hücre ölümünün bir türü olan ferroptoza karşı daha dirençli olduğunu buldu. Araştırmacılar, çalışmalarının klinik öncesi taramalarda kullanılan mikro ortamları çeşitlendirme ihtiyacını gösterdiğini belirtti. 

YENİ TEDAVİ YOLUNUN İPUÇLARI  

Araştırmacılar, "Hastaların BOS kompozisyonunun terapötik hedefler doğrultusunda değiştirmenin teknik olarak zor veya etik dışı olacağını" belirttikten sonra ‘BOS’un neden olduğu hücre plastisitesini önleyebilen veya TFP veya diğer ferroptoz modülatörleri gibi BOS’un  neden olduğu hücre türlerini öldürebilen kemoterapilerin tanımlanmasın, daha gerçekçi bir yaklaşım olacağını da ifade ettiler.   

Araştırmacılar NUPR1'i GBM hücre direncinin potansiyel aracılarından biri olarak tanımladılar. Ayrıca, 1950'lerden bu yana kullanılan bir anti-anksiyete ilacı olan trifluoperazinin, glioblastoma hücrelerini her iki tedaviye de yeniden duyarlı hale getirebilen, NUPR1'I inhibe eden yeniden konumlandırılan  bir ilaç inhibitörü olduğunu gösterdiler. Buna karşılık trifluoperazinin sağlıklı beyin hücrelerine zarar vermediği görüldü. Araştırmacılar, trifluoperazini standart bakımla birleştirmenin GBM hastasının hayatta kalma oranını artırabileceği sonucuna vardılar. 
 
 Orijinal makale erişım sayfası: https://www.science.org/doi/10.1126/sciadv.adf1332