20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Büyükada’dan aşk hikayeleri - 1

Ethem Gönenç

Ethem Gönenç

Eski Yazar

A+ A-

Bir süredir Büyükada’da oturuyorum. Taşındığım ilk günden beri de adalarda yaşamış sanatçıları ve aşklarını araştırıyorum. Bunları ara ara sizlerle paylaşacağım. İşte onlardan ilki!

Bin dokuz yüzlü yılların hemen başındayız. Hikâyemizin kahramanı, ünlü ressamımız Aliye Berger, Büyükada’da dünyaya gelmiştir. Babası büyükelçi Şakir Paşa, resme ilgi duyan bir tarihçidir. İki kez evlenmiş, dört kızı ve bir oğlu olmuştur. Avrupa’da eğitim gören oğul Cevat Şakir Kabaağaç (Halikarnas Balıkçısı) başarılı bir ressamdır. Sonraları, sürgüne gönderildiği Bodrum’da, bu kez yazar olarak ün yapmıştır. Ailenin büyük kızı Hakkıye Hanım el işlemeleriyle, ikinci kızı Ayşe Hanım ise piyanistliğiyle tanınmaktadır. Üçüncüsü Fahrunnisa Zeyd, dünya çapında bir ressamdır. Ailenin en küçüğü Aliye’dir. Bir zamanlar Büyükada’nın simgesi olan; İstibdat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerini yaşamış, kocaman bahçeli Şakir Paşa köşkünde ikamet etmektedirler(*).

Aliye Hanım -o dönem sosyetesindeki geleneğe uygun olarak- genç bir kadın olduğunda, keman dersleri almak için, ünlü Macar virtüözü Karl Berger’in atölyesine gönderilir. Ancak genç Aliye, kısa bir süre sonra hocasına deli gibi âşık olur. Karl, yakışıklı, çapkın bir adamdır ve sık sık sevgili değiştirmektedir. Nitekim bir süre sonra da Aliye’den uzaklaşır, türlü bahanelerle onun derslerine son verir. Aşkının reddedilmesini hazmedemeyen Aliye, hocasını tehdit eder. Bu yüzden de Karl, İstanbul’ u terk etmeye karar verir ve atölyesini boşaltıp, ders verdiği öğrencisinin annesi olan Madam Onnig’in Üsküdar’daki evinde kalmaya başlar.

Aliye Hanım bu evin yerini öğrenmiştir. Bir gece eniştesinin tabancasını alarak evin kapısına dayanır ve kapıyı açan ilk kişiye ateş edip, yaralar! Tabi yakalanır ve otuz beş gün hapis cezasına çarptırılır, ancak cezası ertelenir. İstanbul sosyetesi aylarca bu olayı konuşur.

AŞK VE RESİM

Bu olay sonrası -nasıl olduğunu öğrenemediğim bir şekilde- Aliye ile Karl tekrar bir araya gelip, tam 23 yıl süren aşk dolu bir beraberliğin ardından 1947 yılında Büyükada’da evlenirler. Ancak ne yazık ki, evliliklerinin üzerinden altı ay geçmeden, Karl tam Büyükada İskelesinden vapura binmek üzereyken, kalp krizi geçirip vefat eder. Aliye’nin isteğiyle, Büyükada’da, Şakir Paşa’nın mezarının yanına defnedilir.

Abla Fahrünnisa Hanım kardeşinin çektiği acılara dayanamayıp, onu Avrupa’ya götürür ve oyalansın diye resim kursuna kaydettirir. Ne de iyi yapmıştır! Aliye sanki ressam olarak doğmuş gibi; Karl’ına duyduğu aşk ve özlemle beslenen iç dünyasını, resimleriyle dışa yansıtmaktadır. Kısa sürede, resmin en zor dalı sayılan gravürcülüğün doruğuna tırmanır. 25 yıl boyunca çeşitli ülkelerde 12 özel ve 48 karma sergi açar. Ne var ki, onun bu başarısını, hayatını adadığı aşkı Karl Berger görememiştir. 1974 yılında, Aliye’nin de sanat ve aşk dolu yüreği duruverir, artık büyük aşkına kavuşmuştur... Işıklar yoldaşları olsun, haydi rastgele onlara!

* Ne yazık ki, bu tarihi köşkün yerinde yeller esiyor şimdilerde.