19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

CHP, Ak Parti ile helalleşmeli!

Atakan Hatipoğlu

Atakan Hatipoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Muhalefetin büyük ortakları CHP ve İyi Parti’nin yeni ve özgün bir şey söyleyememesi, bir farklarının olmamasından kaynaklanıyor. Bu partilerin belediyelerdeki performansları, hükümeti eleştirdikleri neredeyse her konuda benzer işler yaptıklarını gösteriyor. Geçenlerde İzmir’de uğradığı haksızlığı anlatmak için Kılıçdaroğlu’nun aracının önüne atlayan işçinin üzerine tekme tokat saldıranlar CHP’nin atanamamış Yusuf Yerkellerinden başka bir şey değildiler.

Gerek ideolojik düzeyde gerekse bağlı olduğunuz kültürel değer sistemi düzeyinde yapısal bir farkınız olmadığında, gündelik olaylara reaksiyon vermenin muhalefet etmek olduğunu zannetmeye başlarsınız. İktidar olduğunuzda ise sistemi yeniden üretmek dışında hiçbir şey yapamazsınız. Bu durumda hükümetten hesap sorma veya yeni bir dönem açma iddiaları, yapısal sorunların aynı kalması, sadece aktörlerin değişmesi ve bunun da “güzel günler görmek” diye yutturulması oluyor. Nasreddin Hoca’nın “biraz biz ölelim” fıkrası, sistem içi muhalefet partilerinin iç politikada talip oldukları işlerin şifresini veriyor.

Arkada kalan dönemde bu yapısal benzerlik zemini, muhalefetin inandırıcılık sorunu yaşamasının en büyük nedenlerinden biri olmuştu. Hükümeti yenmek için gereken yüzde 51 oy oranına ulaşmak bir türlü mümkün olmayınca Ak Parti’den dökülenlerle birleşerek aritmetik çokluk yaratmak elzem oldu. Uzun bir karşılıklı ziyaret trafiğinin sonunda geçen hafta altı muhalefet partisinin lideri bir araya geldi. Ancak tabloda bir tuhaflık vardı: CHP ve İyi Parti, bugün şikâyet ettikleri konuların hesabını, bu noktaya gelinmesinin sorumluları ile birlikte sorma iddiasındalar! CHP, eskiden beri Ak Parti’nin rakibi. Arkada kalan dönemde Ak Parti ne yaptıysa, hepsine muhalefet etti. Oysa Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu başka bir tema üzerinden ilerliyorlar. Bu liderler eskiden yolunda giden her şeyin 2014’ten sonra giderek bozulmuş olduğu iddiasındalar. Bu durumda CHP ve İyi Parti, Babacan ve Davutoğlu’nun Ak Parti’den ayrılmasından sonraki döneme mi muhalefet etmiş oluyorlar? Eğer durum buysa, CHP, Babacan ve Davutoğlu’nun sorumluluk üstlendikleri dönemlerde Ak Parti’ye muhalefet etmiş olmaktan dolayı helallik istemelidir!

Neden mi? Sözgelimi, muhalefetin büyük ortakları geçmiş dönemin hesabını sormak amacıyla Ak Parti’ye “Ülkeyi Suriye bataklığına neden soktun veya Rus uçağını neden düşürdün?” diye sorsalar muhatap Davutoğlu olmayacak mı? Ya da “Bugünkü ekonomik darboğazın sorumlusu sıcak paraya dayalı üretimden kaçış ekonomisini neden uyguladın?” diye sorsalar, muhatapları Ali Babacan değil midir? Geçmiş dönemin yanlış işlerinin hesabını o dönemin sorumluları ile birlikte sorma iddiasının ciddiyetini takdirinize bırakıyorum.

İşin esası, bu altı partiyi bir araya getiren temel sebep, Türkiye’nin 2014 sonrasında ABD ve Batı dünyası ile ilişkilerinde yaşadığı “itaatsizlik” sorununu çözmek. Hiçbirinin hükümetin 2014 öncesinin ekonomik ve sosyal politikalarına bir eleştirisi yok. Altı parti de ABD’nin Türkiye üzerindeki hegemonyasını yeniden inşa etmekte anlaşıyor olsalar da, başka bir sorunu daha çözmek zorundalar. Tabanlarının, genel bir Ak Parti ve Erdoğan alerjisi dışında ortak noktalarının olmayışı büyük bir sorun. Çünkü Babacan ve Davutoğlu’nun partileri dışındaki bütün partilerin tabanında, bu liderlerin sorumlu olduğu dönemde izlenen politikaların da hesabını sorma beklentisi var. Kaldı ki bu denklemde daha HDP’ye verilecek imtiyazların tabanlarında yaratacağı tepki hesaba katılmış değil.

CHP’nin bu benzemezler ittifakını bir arada tutabilmek için ideolojik esnekliği kendini inkâr etmenin de ötesine geçip omurgasızlaşma noktasına taşımak dışında bir şansı yok. Bu aşamadan sonra CHP için iktidar, sadece iktidar olmak için istenen bir arzu nesnesine dönüşüyor. Bu partileri bir araya getiren, perde gerisinden sufle fısıldayan güçler ne yaptıklarını, ne için iktidar olmak istediklerin gayet iyi biliyorlar şüphesiz. Olan yine bu partilerin peşinde “değişim” hayalleriyle sürüklenen insanlara oluyor