14 Mayıs 2024 Salı
İstanbul 10°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Devrimin Mayası Şiir – 3: Kanlarını devrim hamuruna karan şairler!

Hüseyin Haydar

Hüseyin Haydar

Gazete Yazarı

A+ A-

“Sibirya madenlerinin derinliklerinde

Bekleyin, yitirmeden gururlu sabrınızı.

Boşa gitmeyecek acılı çabanız

Ve düşüncelerinizin yüce amacı.”

 ALEKSANDR PUŞKİN

>  Büyük Ekim devrimini ve devrimci Rus şiirini hazırlayan Dekabrist dönemde üç büyük şairi en öncü konumda görüyoruz. Çar zulmüne karşı ayaklananların önünde yürüyen bu şairler görevleri başında, sevgili vatanları uğruna can verdiler. Modern Rus dilinin, şiirinin kurucusu kabul edilen Aleksandr Puşkin, Çarlık zulmüne karşı direnirken komplo bir düelloda henüz 38 yaşındayken öldürüldü (1837). Puşkin’in 1825 yılında Çara karşı yazdığı Hürriyet Kasidesi’ni, 50 yıl sonra (1876 Hürriyet Devriminde) sürgünlerde ölen Namık Kemal Padişaha karşı yazacaktı. Aynı şekilde, Mihail Lermontov çok genç, 27 yaşında yine komplo bir düelloda öldürüldü (1841) ve Nikolay Nekrasov 56 yaşında acılar içinde dünyaya veda etti.

>  Ekim Devrimi dönemi de karşımıza, esas olarak bir başka üç büyük şairin trajik hayatlarını çıkarır. Halk ayaklanmalarını ateşleyen ve 37 yaşında intihar eden Viladimir Mayakovski, devrim sembolizminin öncüsü, 41 yaşında ağır ruhsal/bedensel hastalıklarla hayatını kaybeden Aleksandr Block ve devrimin öncü kadrosu Bolşevikliğin ideolojik özünü şiirlerinde yansıtan Sergei Yesenin ise henüz 30 yaşında, çalkantılı bir ruh hali intiharıyla hayatına son verdi. Bu acılı ve bu devrime adanmış trajik hayatlar incelendiğinde, Sovyet Devriminin sinir yapısı da ortaya çıkacaktır.  

> > DEKABRİST DEVRİMCİ AYAKLANMASI

>  Büyük Fransız devriminin tetiklemesiyle, Avrupa'da yaşanan ayaklanma dalgaları Rusya'ya sıçradı. 1812 Anayurt Savaşı ve bu savaşın sonuçlarından özgürlükçü, vatansever subay ve aydınların öncülük ettiği 1825 Dekabrist devrimci demokrat hareketi 19. yüzyıl Rusya'sının ilk çeyreğine damgasını vurmuştur. Başkent Peterburg’un Senato Meydanı’nda gerçekleşen ayaklanmanın Aralık ayına denk gelmesi nedeniyle, bu hareket, Rusçada “Aralıkçı” anlamına gelen Dekabrist sözcüğü ile adlandırılır.

>  Türk kökenli ünlü Rus komutan Mihail Kutuzov’un, Moskova nehri üzerindeki başarılı savunmasına karşın, 14 Eylül 1812 günü Moskova’ya giren Napolyon Bonaparte, bir süre sonra, Moskova'da kalmayıp geri çekilme kararı aldığında, ağır kış koşullarının öldürücü etkisiyle karşılaştı. Bu arada Rus ordusu büyük Anavatan Savaşının son sahnesini başlattı. Daha sonra II. Dünya Savaşında Nazi ordularına karşı Stalin’in, “Kutuzov'un aslanları” diye yücelttiği bu vatansever ordu, Fransız işgal ordusunu önüne kattı ve neye uğradığını şaşıran Napolyon'un askerlerini Avrupa içlerini kadar kovaladı.

> > BATI DEVRİMİ VE AYDINLANMASIYLA TANIŞMA

>  İşte bu amansız takip sonucu Avrupa'ya ulaşan pek çok genç subay, savaşa katılan demokrat aydın Batı'nın düzen ve toplumsal yaşamını yakından tanıma olanağı buldu. Rusya kültürünün bozkırlarından kopup gelen bu ateşli genç subaylar, Avrupa'daki sosyal, siyasal, ekonomik düzeni yakından görerek büyük bir sarsıntı geçirdiler. Avrupa milletlerinin kazandığı özgürlüklerin farkına varan bu savaşçı aydınlar, Rusya'da uygulanan ağır serflik sistemini, çarın despot yönetimini eleştirmeye başladılar. Mevcut düzeni değiştirme düşüncesi, Petersburg merkez olmak üzere ülke aydınları arasında hızla yayıldı ve kurulan gizli örgütlerin tetiklemesiyle de ayaklanma talebi yakıcı hale geldi. Ne ilginçtir ki, hareket, içinde Namık Kemal, Ziya Paşa gibi devrimcilerin bulunduğu bizim Genç Türklerin Hürriyet Devriminin 50 yıl önceki provası gibidir.

>  Ayaklanma düşüncesini, Rus kültür ve siyasal düşüncesiyle mayalayan pek çok aydın, asker, şairden oluşan büyük bir devrimci kadro Rusya’nın özgürleşmesi yolunda canların verdi. Onların her biri, kendisini özgürlük davasına adamış, birer ateşli vatansever fedaiydi. Öte yandan, içlerinde aristokrat kökenden gelen namuslu öncü, burjuva devrimcileri de çoktu. Bunlar halka dayanmaktan uzaktılar ve ne yazık ki bu nedenle sık sık duraksadılar ve kanlı bedeller ödeyerek yenildiler. Bu anlamda da bizim 1876 devrimine benzerlik, toplumsal maddenin şaşmayan sonuçları olarak görülebilir.

> > DEKABRİST AYAKLANMANIN FEDAİ ŞAİRLERİ

>  Dekabrist şairler siyasi ve toplumsal görüşlerini geniş kitlelere yayma amacı doğrultusunda edebiyatı, şiiri bir bakıma propaganda aracı olarak gördüler ve kullandılar. Soylu devrimcilerin başını çektiği hareketin iç öfkesi o kadar büyüktü ki, şiirlerin özünde kendiliğinden, toplumsal kavgaya dayalı bir içerik yansıyordu. Onların bu deneyimi Ekim Devrimi'ne kadar uzanan sürecin şairlerine ders oldu, örnek oldu, katkı yaptı.

>  Ortaya çıktıkları dönemin 19. yüzyılın başına denk gelmesi nedeniyle, bu şairler, kendine özgü bir "Rus romantizmi" ikliminin etkisinde eserler verdi. "Rus romantizmi," deyişim, kaynağı Avrupa olan romantizm akımının, Rus düşünce ve sanat birikiminden, derin katmanlarından geçtikten sonraki halidir.

>  Rus romantizmi dediğim olguyu iyi anlamak için Dekabrist dönemde Puşkin ve Lermontov'un düellolarda arka arkaya ölmesine, Ekim Devriminde ise Yesenin ve Mayakovski'nin yine arka arkaya intiharlarının nedenini, (iki dönemin siyasal farklılıklarını da göz önünde bulundurarak) biraz da romantizmin Rus karakteri üzerindeki etkisinde aramak gerekir.

> > “KÖLE OLARAK YAŞAMAKTANSA, ÖLMEK DAHA İYİ”

>  Kaleme aldıkları şiirler birçok ortak özellik taşımaktaydı: “Vatan, Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik” temaları öne çıkmaktaydı. Bu türden toplumcu özellikleriyle Dekabrist şairler, arkalarından gelen 1849 Petraşevski Hareketi'ni, 1860'larda çoğalan halkçı, devrimci aydınları ve 20. Yüzyılda yetişen devrimci şair kuşaklarını damardan etkiledi. Rus dilinin gelişmesine ve Rus devrimi katkı yapan Pavel Katenin’in şu dizeleri Dekabrist dönemin vatansever şiir ruhunu, bilincini net olarak ortaya koymaktadır:

 “Vatanımız acı çekiyor

Senin boyunduruğun altında, ey zalim!

Madem despotizm bizi ezecek,

Öyleyse tahtı ve çarları devirelim.

 

Özgürlük! Özgürlük!

Sen bizim saltanatımızı sür!

Ah! Köle olarak yaşamaktansa, ölmek daha iyi,

İşte her birimizin yeminidir bu.”

>  Dikkat ederseniz, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bir millet esir yaşamaktansa ölsün daha iyi!” hükmüyle aynı erdemli kökten geliyor şiirin sesi. Yine maddenin mecburiyetiyle birbirine bağlanan bu devrimci ruh hali, insana kanat açtırıp, ölümsüzlük aşılıyor.

> > VATAN UĞRUNA FEDA EDİLEN ŞAİR HAYATLARI

> Vatan ve özgürlük davasına böylesine yüksek tutkularla bağlı, ayaklanmanın öncü isimleri arasında yer alan beş Dekabrist tutuklandı ve idamla cezalandırıldılar. Rus kaynaklarına göre söz konusu liderler idam edilirken asıldıkları ipler koptu. Rus geleneklerine göre idam mahkûmunun ipi koparsa bağışlanırdı ancak Çar I. Nikolay onların kılıçtan geçirilmesini emretti… Ve feodal zalimlik, kendi kurallarını, kendi geleneklerini çiğneyerek sahneye çıktı.

>  Modern Rus edebiyatının ilk örneklerinin verildiği, Rus dilinin, modern Rus şiirinin ruhsal ve maddesel temellerinin atıldığı 19. yüzyıla damgasını vuranlar, Dekabrist hareketin yarattığı edebiyatçılar, şairlerdir. Bu dönem aynı zamanda, tutkulu Puşkin'lerin, Lermotov'ların, Nekrasov'ların kendini, sevgili Rusya'larına adadığı fedai şairler dönemidir. Ve devrim ocağında yanıp pişen öncü fedailer, insanlığın en büyük uygarlık sıçrayışlarından olan şanlı Ekim devriminin temellerini attıklarını elbette biliyorlardı. Onların içinde kanlarını devrim hamuruna karan şairler en ön saflardaydı.