19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dünya derbisi imiş!

Kamil Erdoğdu

Kamil Erdoğdu

Gazete Yazarı

A+ A-

Sanırım kendimizi kandırdığımız konulardan biri de bir dünya derbimiz olduğu görüşü. Önceki gece yaşananlar bırakın dünya derbisi olmak, asgari sportif ve insani değerlerin uzağında olduğumuzu gösterdi. Maalesef birçoğumuzun maskesi düştü, gerçek yüzü ortaya çıktı. 20 yaşında gencecik bir insanın hayatını kaybetmesinin ardından rakip tribünlerin “seni sevmeyen ölsün” diye şarkı söylemesi neyle açıklanabilir? Ayıp demek bile ayıp!

Herkesin günahını almayalım, maçtan sonra hastane kapısında bekleyenler arasında sarı-kırmızı formalı, Diyarbakır’dan gelmiş taraftarlar da vardı. Ölen genci hiç tanımıyorlardı, hatta aynı takımı tutmuyorlardı, ancak böyle bir acıya ortak olmak konusunda kerli ferli yönetici ve teknik adamlardan çok daha olgundular. Hayatını kaybeden Koray Şener’in abisinin hastaneye gelen yöneticilerden isteği de anlamlıydı: “Kardeşim çok okurdu, yüzlerce kitabı var. Onun adına bir kütüphane açılsın, kitapları oraya vereyim.”

Maç sonuna gelirsek, daha sezonun ortası bile değil; karşılaşma berabere bitmiş. Sahaya dalan, rakip oyuncuları kovalayan onlarca kişi neyin peşinde? Aralarından birini ayrı değerlendirmek lazım. Yardımcı antrenör Hasan Şaş, sanki işi teknik konularda yardımcı olmak değil, tetikçilik yapmak. İlk icraatı olmadığı için bunu rahatlıkla söylüyoruz. Taşıdığı etikete yakışır davranışların uzağında. Derbi oynanan futbolla değil, fakat bu görüntülerle dünyaya haber oldu. Adeta bir İsviçre maçı daha yaşadık.

Gelelim Abdürrahim Albayrak ve Fatih Terim’e, demek bir taç atışı yanlış verilerek Galatasaray’a komplo kuruldu! Yani bütün o yaşananların tek sebebi bir taç atışı! Peki, geçen sezon aynı sahada Fenerbahçe’nin bariz golü iptal edildiğinde veya Kadıköy’de iki net penaltısı verilmediğinde ne düşünüyordunuz? Tek kelime ettiniz mi? Üstelik giden 1-2 puan değil, şampiyonluktu. Sözün kısası bu tür yönetici ve teknik adamlar spora daha, derbiye de hele dünya derbisi kavramına yakışmıyorlar.

Bu tür açıklamalar Fatih Terim için de ilk değil. İşler kötü gittiğinde şapkayı önüne koymak yerine, tehdit savurmayı tercih ediyor. Hatta 2012 yılında benzer nedenden dolayı ertelenmiş cezası var. Bakalım federasyon bu kez bir kebapçı kadar cesur olabilecek mi?