19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Efsaneler ölmez!

Kamil Erdoğdu

Kamil Erdoğdu

Gazete Yazarı

A+ A-

Fenerbahçe futbol takımı Kadıköy’de sahaya çıkarken hep aynı marş söylenir: “Cihatlar Lefterler Canlar Fikretler Hala sevilen birer abidedirler.”
1974 yılında yapılan plağın kapağında Nesrin Sipahi’ye eşlik edenler arasında zamanın başkanı Emin Cankurtaran, dünyaca ünlü Didi, rahmetli Yılmaz Şen de var. Marşın sözlerindeki abidelerden sonuncusunu, Can Bartu’yu bugün sonsuzluğa uğurluyoruz. Son 20-30 yılda sadece Fenerbahçe’de değil, diğer kulüplerde de “efsane” diye nitelenecek sporcu çıkmadı. Lefter’in, Can Bartu’nun, Metin Oktay’ın, Baba Hakkı’nın yanına yazılacak bir isim yetişmedi. Zira efsaneler attıkları goller, yaptıkları kurtarışların yanı sıra saha içindeki ve dışındaki duruşlarıyla renk ayrımı olmadan bütün sporseverlerin kalbinde özel bir yer elde ettiler. Günümüzün “kazan”, hem de “nasıl olursa olsun kazan” anlayışına dayanan spor ortamında yeni hikayelerin yazılması da neredeyse imkansız hale geldi.
Can Bartu, hem futbol, hem de basketbolda milli olan tek sporcu. Komple sporcu olma özelliği ona ayrıcalıklı bir konum sağladı. Endüstriyel futbol denilen yarışmacı ortamda bunu başarmak artık kolay değil. Hem futbol, hem de futbolda başarılı olmuş Melih Kotanca gibi örnekler spor tarihine meraklı olanların arşivlerinde kaldı. Spora atletizmle başlayıp Galatasaray ve Fenerbahçe’de futbol oynayan Şevki Şenlen’i yaşı 50-55’in altında olanlar bilmiyor bile.

Can Bartu’nun sosyal medyada yazılan önemli bir özelliği de “kimseye eyvallahının olmamasıydı”. Can Bartu, Metin Oktay gibi sporcular aktif sporculuk yaşamından sonrasını güvenceye almak için eğilip bükülen kişiler değil, aksine başkanından sıradan taraftarına kadar herkesin önlerinde saygıyla eğildiği isimler.
Bu iki efsaneyi daha da anlamlı kılan fotoğraf Metin Oktay’ın 1969 yılındaki jübilesine ait. İki efsane 10 dakikalığına birbirlerinin formalarını giydiler ve bundan “onur duyduklarını” söylediler. Bugün hayal bile edilmesi zor bir fotoğraf. Can Bartu, bilmem kaçıncı yüz kez oynanacak bir derbi öncesi toprağa verilecek. Ona gösterilecek son saygı duruşu, yarın Kadıköy’de iki takım taraftarının da alacağı tutum olabilir. Bir maçlığına da olsa Can Bartu’nun, Metin Oktay’ın spor ruhlarını tribünlere, sahaya taşıyabilir miyiz? En azından küfürsüz bir ortam sağlanamaz mı? Dedik ya, artık böyle hikayelerin yazılması kolay olmayacak. Biz taraftarlar bir kere deneyelim, dileriz arkası gelir.