18 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Erzincanlıyız, toprağımıza sevdalıyız...

Lütfi Özgünaydın

Lütfi Özgünaydın

Eski Yazar

A+ A-

Yılmaz Özdil Erzincan destanını yazdı. Erzincan depreminde, mahkumların kurtarma çalışmalarına katılmalarını akşam, savcı İzzet Baysal’ın işaret ettiği barakalara döndüklerini yazdı. Gerçekten bu bir destandır. Yılmaz Özdil, “Hollywood bu memlekette olsaydı 500 kere filme çekilirdi” diyor. Geçmişin içinden alıp okuttuğu için Yılmaz Özdil’e teşekkür ederiz. Sanırım bugünlerde bu olay Erzincan’da bir film şirketi tarafından çekiliyor.

İkinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’nün Erzincan depremine gidişi, yolda trene binip kurtarma çalışmalarına gitmek isteyen mahkumları da yanına alarak Erzincan’a ulaşması da bir destan...

DEVLET BÜYÜKLERİNE SAYGILIYIZ 1946’DA İNÖNÜ HEYKELİNİ DİKTİK

Biz Erzincanlılar deli gibi severiz, köyümüzü, kentimizi, dağımızı taşımızı... Ülkemize, bayrağımıza vatan toprağımıza sevdalıyız. Devletimize yürekten bağlıyız. Devletimizi de devlet adamlarımızı da severiz, saygı gösteririz. Hiç parti fark etmez, devlet büyüklerine her zaman Erzincanlı saygı gösterir. Devleti yöneten insanlara saygı göstermek; sözde, yazıda saygılı olmak gerekir. Kanımca bu bir erdemdir. Biz Erzincanlılar Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’yü de unutmadık. 1946’da kentin en önemli parkına onun heykelini diktik.

Erzincanlıyız, toprağımıza sevdalıyız... - Resim: 1İsmet İnönü Heykeli. İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün kente gelmesi, kurtarma çalışmalarına katılması yardımlar getirmesi unutulmamıştır. Kentin en büyük parkına 1946 yılında onun heykeli dikilmiştir.

KIŞ GELİNCE KAR BEYAZA KESER DAĞLARIMIZ

Munzur, Keşiş Dağları kış gelince beyaza donanır. Kar donar, soğuk iner Erzincan ovasına, bağlarına. Etrafı dağlık ortası bağlıktır. Fırat, Erzurum’dan iner Erzincan Ovasını doğudan batıya ikiye böler... Kar kışın indiği düzlüklerde köyler vardır. Erzincan da Fırat kıyısına kurulmuş bir kenttir. Her nedense Fırat’ın kıyısında yaşayan toplumların, acıları sevdaları hiç bitmez. Erzincanlı defalarca depremler nedeniyle acılara belenmiş binlerce insanını yitirmiştir. Defalarca imtahandan geçmiştir. Depremler Erzincan’ı kaç kez yıkmıştır. Ben araştırmacı değilim, 1939 depremini babaannem anlatmıştı. Amcam Halit Özgünaydın trende şeftrenmiş, depremi Erzincan’da yaşamışlar. Erzincan’da yıkılmayan binalardan birisi gar binasıdır. Üç hamam da yıkılmamıştır; Eski valilerden İzzet Paşa’nın yaptırdığı İzzet Paşa hamamı, Nafis Paşa Hamamı, Çadırcı hamamı... Diğer binaların hepsi yıkılmıştır. Garda bir tahta vagonda babaannemler aylarca yaşamışlar. Kar dolarmış tahtaların arasından vagonun içine. İşte onca ölüm ve güçlükler ve yıkım sonrası yöre insanı kenti yeniden inşaa etmiş o topraklardan ayrılmamıştır.

Erzincanlıyız, toprağımıza sevdalıyız... - Resim: 2Her dem dağlar Erzincan’ı böyle kucaklar. Kente sahip çıkar dağlar. “Etrafı dağlık ortası bağlık” sözü hep dillerdedir. Kentine sahip çıkmış yeniden yeniden kurulmuştur Erzincan.

İKİNCİ DEPREM VE YAZICIOĞLU

1992 depremin ikinci günü Erzincan’daydım. Müthiş sahnelerdi yaşadıklarımız. 39 depremi gibi yine soğuktu Erzincan. Kar kış dağlar çakmak çakmak dona kesmişti. Duru bir güzelliği vardı dağların, kentin üstüne kol kanat germişlerdi. Erzincan’ın tam ortasında dört yoldaki binalar, Urartu Oteli, şehir kulübü ve diğer binalar hepsi yıkılmıştı, şaşkın biçimde yıkık binaların önünde acı içinde dolaşan hemşehrilerimin üzüntüsünü oğlum Kamil’le paylaşmıştık.

Bir tam gün kaldık, akşam trenle Kemaliye’ye anamın yanına Toybelen köyüne gittik. Sobayı yakmış gözyaşları içinde bizi bekliyordu. Çektiğim fotoğrafları İTÜ’den bir profesör istedi verdim bir daha geri vermediler. Kent yıkılmıştı iş çoktu olanaklar da yeterli değildi, ancak bir cesur vali, Recep Yazıcıoğlu indi Erzincan’a. O yıkık kenti ayağa kaldırdı. Sıra dışı etkinlikleriyle o da bir destan yazdı Erzincan’da. Aslında Erzincanlı bir kez daha destan yazdı. Kenti yeniden kurdu, gidenler geri döndü.

Erzincanlıyız, toprağımıza sevdalıyız... - Resim: 31939 depreminde yıkılmayan tek yapı gar binasıdır. 1938 yılında Alman mühendislerin planını çizdiği bina Türk işçiler tarafından bir yılda tamamlanmıştır.

HAVASI SERT YİĞİDİ MERT

Erzincanlı böyledir işte merttir dürüstür. “Havası sert Yiğidi Mert” sözü bir slogan olmuştur, demek ki ona bir de dürüstlüğü eklememiz gerekiyor. Yılmaz Özdil’in yazdığı gibi, 39 depreminde mahkumlar akşama dek kurtarma çalışmaları yapıp akşam barakalarına döndüler. Dürüstlük timsalinin güzel bir örneğidir.

DOĞA-İNSAN İLİŞKİLERİ VE SİYASET VE SANAT İNSANLARI

Cumhurbaşkanı, başbakanlar bakanlar bilim adamları sanat adamları şairler yazarlar yetişmiş bu topraklardan. Doğanın güçlüklerini yenerek yaşamıştır birçok köyün insanı. Doğa- insan ilişkilerinin kazanımı yöre için çok önemlidir. Ayrılsa da hiçbir Erzincanlı köyünü unutmaz. Çünkü doğasına aşıktır. Ve aşıklar yetişmiştir bu topraklardan. Aşık Daimi, Davut Suları çok önemsediğim iki halk ozanı. Davut Suları yaşamı anlatılmalı her sabah atına biner sazını alır köy köy dolaşırmış. Sonra il il dolaşmış. Dini temaları işlemiştir onun tınıları incelense, senfonik eserlerde ele alınsa dünya dinler. Ali Ekber Çiçek de öyle. Son yılların büyük ozanı.

Erzincanlıyız, toprağımıza sevdalıyız... - Resim: 4Mamahatun türbesi ve Cemal Süreya şiiri: Mamahatun türbesi iki katlı/ Alt katta yılan parlar/ Bir at kişner sümbüli/ Kamyonları ala boyar

ŞAİRLER YAZARLAR

Halk ozanlarının hep elinden tutan Kudüs’te doğmuş ama, ailesi Kemaliye’nin Apcağa köyünden Ahmet Kutsi Tecer bizim yüreğimizdekini anlatıyor. “Orada bir köy var uzakta/ O köy bizim köyümüzdür/ Gezmesek de tozmasak da/ O köy bizim köyümüzdür” diyor. Ya Enver Gökçe acıların şairi nasıl anlatır köyünü Çit’i… “Köylülerim” şiirini onun için yapılan; anlatarak, yazarak destek verdiğim kültür evinin evin kapısına astı köylüleri. O ünlü dizelerini de yazayım: “Senin emekçin olaydım/ Şen olası türküsü/ dost kokusu, dost selamı Türkiye”

Erzincanlı bir büyük şair Cemal Süreya ‘dan; “Mamahatun türbesi iki katlı/ Alt katta yılan parlar/ Bir at kişner sümbili/ Kamyonları ala boyar.” Bir başka büyük Şairimiz Cevat Çapan’la sohbete dursanız sizi hemen Kemah Hakbilir köyüne götürür. Asım Bezirci, son yılların en büyük hikayecisi Mustafa Kutlu. Döner dolaşır Erzincan’ı anlatır. Şairimiz, yazarımız sanatçımız; biz Erzincan’a sevdalıyız.