17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Futbolda en önemli olan…

Yaşar Arslan

Yaşar Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Sayın Aydınlık okurları ve sayın futbolsever kardeşlerim… Futbolda en önemli kavramlardan biri, hemen hemen her spor dalında olduğu gibi “bilinçli” ve branşına göre geliştirilmiş antrenmanlarla elde edilen “kondisyon”dur. Ancak şu da var ki, bir futbolcunun sadece rakip takımlardaki oyunculardan daha çok koşacağı umudu ile sahaya çıkmak ve bu doğrultuda başarılı olmayı ummak çoğu zaman hüzün getirir.

ABDULLAH GEGIC VE DİPLOMA

Güzel Türkiyemizin futbol kulüplerinde teknik direktörlük yapmış rahmetli Abdullah Gegic ile birlikte Köln Spor Okulu’nda futbol antrenörlüğü diploması almıştık. Almancası pek iyi olmayan Gegic hoca, elinde kitaplar her bir satırı ezberlemeye çalışarak diplomayı tırnaklarıyla kazıya kazıya almıştı. Hiç unutmuyorum, kursta bulunan diğer arkadaşlarımız kendisine “profesör” lakabını takmıştı. 30 kişilik ekipten 29 aday, diplomamızı almıştık, sadece Münih’ten gelen bir arkadaşımız başarılı olamamıştı. Hatta antrenörlük masasındaki 10 futbol eğitmeni beni çağırarak, başarısız olan arkadaşa diploma veremeyeceklerini üzülerek anlatmışlardı.
Aradan yıllar geçti, Gegic hocanın Beşiktaş’ın teknik direktörlüğünü yaptığı bir dönemde antrenmanını seyretmeye gitmiştim. El sıkıştık, iki hoş beşten sonra antrenman başladı. Hoca, sahaya çıkan futbolcuları hiç ısınmadan 15 tur koşturdu. Hemen sonra şut çekmeye geçilince epey bir hayal kırıklığı yaşamıştım. Daha sonra da deniz kenarında iskemlesine oturmuş balık tutan eski Beşiktaş ve milli takım oyuncusu rahmetli Ali İhsan Karayiğit ağabey (o, eskilerin deyimi ile santrahaf oynarken ben de Beşiktaş Genç Takımı’nda forma giyiyordum) ile bir yarım saat kadar eskilerden konuştuk; tekrar kulübe ve oradan da aklımda birçok düşünce ile evime gitmiştim.

FAZLA KOŞMAK YETMEZ…

Futbolda en önemli olan, sadece diğer takımlardan daha çok koşmak değildir. Sezon başındaki vücut gelişmesinin yanında vücuda güç verecek idmanlar da gereklidir muhakkak. Ancak tek başına yeterli olmaz. Kondisyon idmanlarından sonra gelen periyotta uzun koşuları abartmadan topla çalışma yapmak daha geçerli bir metot olacağı gibi futbolcuya da keyif ve moral getirir. Kısa koşular ve sonrasında ise yine toptan ayrılmayarak yapılan çabukluk idmanları da kondisyon yüklemesine yardımcı olur. İlerleyen haftalarda ise takım, teknik ve taktik çalışmaları ile dostluk maçları da yaparak sezona hazırlıklarını tamamlar.
Yani fiziksel yapı, kondisyon ve çabukluğun yanı sıra, en önemlisi futbolcunun hangi hazırlık idmanı olursa olsun moralinin zenginliği ve takım kimyası ile birleşmesini sağlamak… Yoksa, “Benim ekibim ligin en çok koşan takımıdır.” diyerek böbürlenen bir teknik direktörün kendisine sporda başka bir branş araması gerekir.

‘TEKNİK’ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ

Her futbol takımında elbette hızlı koşan ve fiziksel direnci fazla olan birkaç oyuncu bulunmalıdır. Bunun yanında, muhakkak dört ya da beş futbolcunun teknik kapasitesi yüksek olmalı ve taktiği sonuca çevirecek kalitesi ile fark yaratmalıdır. Ayrıca, sadece futbolda değil, sporun her branşında, sporcu antrenmanlara severek ve koşarak gelirse takım içerisindeki bağışıklık sistemi ve sağlıklı kimya doğrudan müsabakalara da yansır; böylece başarının önü açılır.
Koşalım koşmasına da, “topu da hep gözaltında tutalım” derim ben…
Kalın sağlıcakla sayın futbolseverler…