30 Nisan 2024 Salı
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Geçenden de geçmeyenden de 30 TL aldılar!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Meşhur Dede Korkut-Deli Dumrul hikâyesi bir anlamda gerçek oldu.

Tek farkı geçmeyenden paraları Deli Dumrul gibi döve döve almak yerine, daha kibar bir şekilde almaları oldu.

Neden bahsettiğimi anlamışsınızdır.

Köprü ve otoyollardan fahiş geçiş ücretlerinin yanı sıra, işletmeci firmalara ve dolayısıyla borç veren bankalara verilen araç geçiş garantilerinden bahsediyorum elbette ki.

Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Köprüsü ve Osmangazi köprülerinden geçiş ücretleri oldukça yüksek esnasında.

Bu nedenle beklenen ve garanti edilen araç geçiş sayısına bir türlü erişilemiyor.

Bir otomobilin Osmangazi köprüsünden geçiş ücreti 71.75 TL, diğer ticari araçlarınki ise çok daha yüksek.

Osmangazi köprüsünden 2017 yılında yaklaşık 8.5 milyon araç geçmiş yani günlük ortalama 23 bin araç civarında.

Hâlbuki yap-işlet devret modeli sözleşmesi çerçevesinde ve Hazine garantisinde günde 40 bin, yılda ise, yaklaşık 14 milyon aracın geçeceği garantisi verilmişti.

Aradaki fark çok büyük. Neredeyse yıllık 6 milyon araç geçiş farkı var.

Taahhüt edilen araç sayısı ve geliri ile gerçekleşen arasındaki fark, yapılan bazı indirimler de (Bayram vb.) dahil edildiğinde 1.4 milyar TL’ye yaklaşıyor.

Hazinenin ödediği fark, sonuç olarak tüm vatandaşların vergilerinden kesilen merkezi bütçeden ödeniyor.

Diğer köprü ve tüneller için de durum çok farklı değil maalesef.

Bu durumda Osmangazi, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve tünellerinden geçen-geçmeyen, kullanan-kullanmayan her yurttaşın payına, yılda en az 30 TL bir pay düşeceği hesaplanıyor.

Osmanlı’dan bugüne “imtiyaz” anlaşmaları, aynı zihniyetle sürdürülüyor böylece.

HHH

Öte yandan devlet, özel sektörün yatırımcılarına, onların üretim ve istihdam yaratacak girişimlerine yurtdışından kredi ve kaynak temininde önlerine geçiyor ve bu kaynaklara el koyuyor böylece.

Uzun vadeli, ekonomik gelir ve istihdam yaratma kapasitesi olmayan ve/veya çok sınırlı olan köprü-yol vb. ihalelerini, oldukça pahalı yurtdışı kredilerle finanse ediyor.

Böylece özel sektörün kullanabileceği finans ve kredi kapasitesini dolduruyor.

Ülke riski nedeniyle zaten sınırlı olan dış kredi limitlerinin, özel sektörün üretim ve istihdam yaratabilen yatırımlarına yönlendirilmesine mani oluyor.

İşin ilginç tarafı, son referandumda da görüldüğü üzere, millet bu fahiş maliyet ve kredi faizleriyle yapılan köprü-otoyol-tünel vb. için eskisi gibi oy ve destek de vermiyor.

Örneğin, her fırsatta Avrasya Tüneli ve Yavuz Selim köprüsü ile övünen iktidara, İstanbul halkı son referandumda “Hayır” dedi. Bu sonuçla İstanbul Belediye Başkanı da koltuğundan oldu.

Kıssadan hisse, köprüden geçenden de, geçmeyenden de para alırım; karşılığında da insanlara “köprüye bak, tünele bak” diye propaganda yaparım diye düşünenlerin, referandumda İstanbul’dan aldıkları cevabı şimdi Türkiye genelinden almamaları için bir neden yok.

Deli Dumrul zihniyetine dur demenin, artık yeter demenin vakti geldi çünkü!