17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Geliyor olanın muhtemel anatomisi üzerine-3: Ya da büyük kültürel hamlık

Ekrem Kahraman

Ekrem Kahraman

Eski Yazar

A+ A-

Bazı kadim “insanlık durumları” çoğu zaman tersine işler: ileriye gideceğine geriye doğru evrilir ama insanlık bunu yine çoğu zaman sanki her şey yolundaymış gibi algılamaya meyillidir.

Çünkü doğal diyalektik canlı işleyiş olumlu-olumsuz çoğunlukla öyle çalışır. Hani eski kovboy filmlerinde at arabalarının çok hız yaptıklarında tekerlerinin tersine dönmeleri gibi çok çok aşırılaştırmış olduğumuz neyimiz varsa bu aşırı yanlış gidişten giderek aşırı zarar görmeye başlarız ki ne yazık ki bunu fark edebilen yine de çok az insan çıkacaktır.

Örneğin ne kadar çok iyi besleneyim, aman gıdam eksik kalmasın, ona göre yiyeyim içeyim derken ve bütün aklınızı fikrinize -hatta önünüze yazılı formüller, beslenme programları koyarak- bir de bakarsınız ki büyük bir obezleşmeyle karşı karşıya kalmış bulursunuz kendinizi.

Belki bir süre sonra kafanıza dank edip bunun farkına varsanız bile çoğu zaman onun çaresini bulup kurmaya, ısrarla uygulamaya sokup sonuç almak, disipline olmak anlamında uzun bir zamana ihtiyacınız olduğunuzu fark etmek için şaşırtıcı bir tembellik içerisinde olduğunuzu görseniz dahi belki bu yarı dürtüsel uyurgezerlik halinizi belki de yalnızca zaman çözebilecektir kim bilir?

Bu durum, okuma bilgilenme sürecinde de öyle işler çoğunlukla. Yani aslında ne kadar çok okuyup bilgileneyim, kendimi geliştireyim, kendi kişisel öngörü kurma ve sorunları çözme yeteneklerimi bilgiyle besleyip gerçekliği tam zamanında algılayayım diye o kadar çok kitap dergi okuma eylemi içinde olursunuz ki bir de bakarsınız ki aslında tersine gitmişsiniz meğerse?

Fakat bu durumunuzu yine de siz değil de tıpkı aşırı ilaç kullanımı sonuçlarında olduğu gibi ancak bir doktorla çözmeniz gerekecektir ister istemez.

Yani -benim sık sık dile getirmiş olduğum gibi- aslında bilgi biriktireceğim, kendimi geliştireceğim vb. derken meğerse büyük bir cehalet çölüne düşmüşüz de haberimiz bile olmamış durumu ne yazık ki?

Öyle ki, cehalet çölünde kaybolmuşsunuz ama sanal bir biçimde etrafınızı bağlık bahçelik, yemyeşil ormanlık olarak algılıyor fakat başka bir şey de görmüyor, göremiyorsunuz aslında.

Tıpkı çölde serap gören çok çok bilgi yüklü olduğunu düşünen ve salt bununla gerçekliği herkesten önce kavrayacağını, muhtemel bir kriz anında herkesten önce çözüm üretebileceğini sanan sözde bilim insanları ya da entelektüel çömezler gibi.

İçine yuvarlandıkları asıl çıkmaz pratik içinde değil de salt okuma ve yapma yolla edinmiş oldukları bilgi ile gerçeklik arasındaki asıl belirleyici ölümcül kan uyuşmazlığı gibi.

BİR DÖNEMİN SONU: BAŞKA BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI YA DA BÜYÜK KÜLTÜREL HAMLIK

Evet, insanlık topyekun büyük bir bilinç ve kültürel hamlık içine yuvarlanmış görünüyor. Bu neoliberal küresel dünya hamlığı, olmamışlığı ise doğal olarak bize çok daha aşırı bir biçimde yansıyor olumlu olumsuz her kültürel siyasal yansımada olduğu gibi.

Başka bir şey olması da zaten olası değil. Çünkü o kadar çok ham/çiğ, yerine oturmamış şeyimiz var ki: uygarlık, insanlık, hukuk, ahlak, siyaset, ideoloji, bilim, sanat vb. ne iktidarı ve muhalefeti ne diğer siyasi bilinçler ile bütün bu alabildiğine ve üst üste katman katman birikmiş hamlıkları tek başına ve bu vizyonsuzlukla kolay kolay aşmamız oldukça zor görünüyor ne yazık ki?

Son yıllarda yalnızca Türkiye'de değil hemen bütün dünyada önde gelen sözde entelektüel fakat aşırı kurgulanmış bilinç birikimleri öylesine çoğul büyük bir koro halinde dünyanın geleceğiyle ilgili aşırı olumlu ya da olumsuz zihinsel büyük bir yükleme içinde oldular biliyorsunuz.

Hep yazıyorum, yine yazacağım: postmodernizm, küreselleşme, tarihin sonu, insanın sonu, mitoloji, tarih, ütopya vb. kurmaya angaje oldukları şeyin sözde çok iyi düşünülmüş geleceğe ait yeni bir şeydi akıllarınca. Ama tarih hiç de öyle tezahür etmedi gördüğünüz üzere.

Çünkü sözüm ona küresel olarak ve örgütlü bir biçimde çok çok “bilimsel” büyük bir yıkama yağlama yapmışlardı yalnızca.

Çünkü bilgi bilgi diye bir büyük neoliberal çöle açılmışlardı yalnızca fakat onlar etraflarında yemyeşil otlaklar, masmavi ve sonsuz sular ırmaklar denizler görmüşlerdi sürekli.

Gördükleri yalnızca çölde kaybolmuş pozisyonlara özgü bir seraptan başka bir şey değildi oysa?

Küresel bir yalana dahil olup gerçekliği tümüyle kaybetmeleri bir yana kendilerini de akıllarını ve ahlaklarını da, kadim insani kültürlerini dahi yitirmişlerdi ama bunun farkında bile değillerdi.

Aslında koronavirüs salgınından çok çok önceleri başlayan bu büyük bilgi ve bilinç çöküşü koronovirüsün dünya çapındaki yayılımıyla dünyadaki birçok dengeleri, sözde süper güçleri dahi altüst edip neredeyse kökten değiştirdi.

Öyle ki, tıpkı aslında birer koronavirüs taşıyıcısı oldukları halde çoğu insanın aslında taşıyıcısı olduğu koronavirüs korkusuyla sokağa bile çıkamaz hale gelirken yine birçok entelektüel ya da entelektüel olmayan “normal” insanımızın aslında “normal” bir biçimde zihinsel ve kültürel korona oldukları halde kendi etraflarında eski durumlarının bile farkına varamayıp nasıl bir şeyse birden yine önlerine konulan “yeni normal” beklentilerine girdikleri tuhaf şaşkın yarı sapkın yepyeni ve köklü bir döneme evrilmiş durumdayız şu an?

Anlaşılan o ki, ölümcül bir küreselleşmeci, körleşme, sağırlaşma ya da büyük bir bilinç kaybı ya da sarhoşluk hali içindeyken birden kendimizi bir büyük gelecek ütopyasıyla karşı karşıya bulmuş durumdayız ama her zaman olduğu gibi bunun çoğumuz farkında bile değiliz sanki?

(Devam edeceğim!)