17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İnadına bayram... İnadına kutlama!

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Önce tüm ulusal bayramlarımızı yasaklamaya kalktılar. Baktılar olmuyor, kimse yasak falan takmıyor; “bir mazeret uydurarak” kutlamaları iptal etmeye başladılar.
Bayram kutlamalarını iptal ettiler ama aynı tarihlerde düğünlere gidip eğlenmekte sakınca görmediler!***Şimdi 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na on gün kaldı ya... Aynı senaryo yine sahneye konuldu:
TBMM Başkanlığı, Meclis’in 96. kuruluş yıl dönümü olan 23 Nisan’da yapılacak olan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarını bu yıl da “terör ve şehitler”i bahane ederek iptal etti.***Mazerete bakın: Terör ve şehitlerimiz!
Bırakın iptali... Tam da bu nedenlerle her zamankinden daha büyük bir coşkuyla kutlamamız gerekmez mi bayramımızı?
Terör nedeniyle bayram iptal etmek; en çok teröristin hoşuna gitmez mi?
“Nasıl da korkuttuk” diye onlara bayram yaptırmaz mı?
“Teslimiyet” anlamına gelmez mi böyle bir iptal?***“Şehitlerimiz”e gelince:
O kahramanların hepsi, “Türk ulusunun egemenliği” için can vermedi mi?
Hangi etnik kökenden olursa olsun, kendisini Türkiye Cumhuriyeti’yle vatandaşlık bağıyla bağlı sayan herkesi kapsayan “Türk Milleti”nin egemenliğini sürdürmek değil miydi onların amacı?
İyi de “ulusal egemenlik” adını taşıyan bir bayramı kutlamak değil de iptal etmek bir kez daha öldürmez mi onları?***Kim ne derse desin... Hangi AKP’li hangi “gizli planı” nedeniyle bu gereksiz ve hatta saçma kararı alırsa alsın...
Tek başıma da kalsam...
Acımdan ve hüznümden gözlerimden kanlı yaşlar da akıtsam...
Ben kutlayacağım bayramımı...
Bize yakışan budur.
Bize yakışan söz konusu vatansa karalar bağlamak değil; onun uğrunda ölen kahramanlarımızın bayrağını yerden alıp kavgaya devam etmektir!

ŞAMİL!
AKP’nin küfürbaz Milletvekili Şamil Tayyar, Beşiktaş’ın efsane taraftar grubu Çarşı’ya “şerefsiz” demiş...
Yetmemiş; “Üç-beş çapulcu”, “PKK destekçisi” ve “darbeci” diye hakaret etmiş...
Şamil bu... Ağzından çıkanı kulağı duymuyor.
Bundan önceki hayatımızda ne büyük günah işlediysek; Allah bu kez bizi, onunla aynı havayı solutarak cezalandırıyor!

ADALET!
Önce tecavüze uğrayan sonra da hunharca katledilen Özgecan’ın katili olan baba-oğul, Adana Cezaevi’nde silahlı saldırıya uğradı. Oğul öldü, baba yoğun bakımda...
Eminim birçoğunuz “Hak yerini buldu” diyorsunuz ama ben, adaleti sadece adalet kurumlarının dağıtması gerektiğine inanan bir gazeteci olarak sormadan edemeyeceğim:
Cinayette kullanılan ve katilin “Tuvalette buldum” dediği o tabancayı, yüksek güvenlikli o cezaevine kim, nasıl soktu?
Bırakın ziyaretçileri; infaz memurlarının bile defalarca aranarak girdikleri o cezaevindeki güvenlik önlemleri, hangi “yüksek yer”den gelen emirle delindi?
Yoksa devlet, bu “infaz”a aracılık mı etti?

GÜNÜN SORUSU
İki hafta önce İzmir’de düzenlenen bir operasyonda yakalanan 15 IŞİD militanından 4’ünün AKP’nin kayıtlı üyesi olduğu ortaya çıkmış... Sorum AKP’yi yönetenlere:
Bu arkadaşlara IŞİD’e katılmaları için referans mektubu da verdiniz mi?

Kral, kime ne getirdi?
Suudi Arabistan Kralı Selman, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuğu olarak dün Ankara’ya geldi.
Suudi Arabistan kralları, gittikleri yere asla eli boş gitmez; yükte hafif, pahada ağır hediyeler götürür.
Gittikleri ülkenin yöneticilerini ve eşlerini hediyeye boğar! Onları bu yolla “teslim almayı” hedefler.
Lokantaya gidince garsona önceden bolca bahşiş veren para babaları gibi yani...
Böylece hizmetin en iyisini almayı garantileyeceklerini düşünürler.***Kral Selman’dan önceki Suudi Kralı’nın Abdullah Gül’e getirdiği hediyelerin akıbetini hâlâ sorup duruyoruz...
Geçmiştekileri sormaya elbette devam edeceğiz ama yeni Suudi Kralı’nın Erdoğan ve Davutoğlu ailesine getirdiklerini de merak etmiyor değiliz...
Gelişmiş ülkelerde belli bir değerin üzerindeki hediyeler asla kabul edilmez... Alınmak zorunda kalındığında da mutlaka kamuoyuyla paylaşılır ve Hazine’ye devredilir.
Bizde ise; hediye kabulünde hiçbir sınır yok!
Açıklama da yok...
Tabii; Hazine’ye devretmek de yok!***Ne yaparsınız; bizim rejimin adı demokrasi, soyadı diktatörlük...
O yüzden... Rahmetli Levent Kırca’nın deyişiyle...
“Olacak o kadar!”

SÖZ SİZDE (156+285)
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Sıra bende:
“Abdullah Bey...
Suudi Arabistan Kralı gelmiş...
Acaba size ve eşinize de bir şeyler getirdi mi? Kendisiyle buluşacak mısınız? Buluşursanız, vereceği hediyeleri alıp yine bizden gizleyecek misiniz?”

GÜNÜN İSYANI
Atatürk ve cumhuriyet düşmanı Said Nursi’nin adı, Bingöl’de temeli atılan bir tarikat camiine verilmiş... Daha da vahimi, bu temeli Bingöl Valisi, Bingöl Belediye Başkanı ve Atatürk’ün ordusunun Bingöl’deki temsilcisi İl Jandarma Komutanı birlikte yapmış... Diğerlerinden umudumu çoktan kestim de isyanım Albay Hakan Bayer’e:
Diyelim ki o törene, yukarıdan gelen emir nedeniyle katılmak zorunda kaldın... Yine de bir cumhuriyet ve Atatürk düşmanının kahramanlaştırılmasına katkıda bulunmak ağrına gitmedi mi? Harbiye’de aldığınız eğitime göre; böyle zamanlarda insanın gerekirse üniformayı çıkarmayı göze alması gerekmez mi?