17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kendi kuruluşunu kutlamayan bir Meclis’e hatırlatma!

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Büyükler; “ulusal egemenlik ve tam bağımsızlık” gününüz...
Sevgili çocuklar, “bayramınız” kutlu olsun!
***
Ulusal egemenlik ve tam bağımsızlık; kendi ülkende insanca ve özgür yaşama hakkındır.
Topraklarının, yabancı asker postalları altında ezilmemesidir!
Annenin, babanın koyduğu ismi taşıyabilmen...
Onların istediği okullarda okuyabilmen...
Çocuklarına istediğin ismi verebilmen, istediğin okullarda okutabilmen...
Dilediğin işi yapabilmen...
İstediğin yerde...
Kimsenin buyruğu altında olmadan...
İtilip kakılmadan yaşayabilmendir.
***
Ulusal egemenlik ve tam bağımsızlık can, mal ve namus güvenliğini sağlayabilme...
Esir ya da köle olmadan yaşlanabilme...
Siyasi...
İdari...
Askeri...
Hukuki
Ticari...
Mali...
Ve kültürel alanlardaki tüm kararları, hiçbir başka devletin ya da uluslararası kurumun baskısı, dayatması olmadan verebilme hakkındır.
***
Ulusal egemenlik ve tam bağımsızlık; doğduğun topraklarda ölebilmen...
Türkülerini özgürce söyleyebilmen...
Kendi dilinde tüm işgalcilere ağız dolusu sövebilmendir.
Kendi ürettiğini tüketebilmen, kendi şirketini yönetebilmendir.
Başka devletlerin ya da ulusların çıkarlarını savunmak için değil; sadece kendi vatanının güvenliği söz konusu olduğunda ölebilmendir.
***
İstediğin duayı edebilmen...
İstediğin şarkıyı dinleyebilmen...
İstediğini yiyebilmen...
İstediğini içebilmen...
İstediğini seçebilmen...
İstediğini giyebilmen...
İstediğini sevebilmendir!
***
Kimi zaman da herkesten kaçıp gecenin kör karanlığında korkmadan “kaybolabilme” hakkındır!
***
Atalarının uğruna can verdikleri topraklarda, onlardan izler taşıyan bayrağı göndere çekebilmen...
Kendi istiklal marşını söyleyebilmen...
Özgürce, korkmadan kendini ifade edebilmen...
Herkesle eşit olabilmendir!
***
Bugün; kendini inkar eden bir Meclis tarafından kutlanmasa ve yok sayılmaya çalışılsa da...
“Sultan”ın iradesinin, “millet”e devredilmesidir ulusal egemenlik ve tam bağımsızlık!
Ümmetten millete...
Kulluktan vatandaşlığa geçiştir.
***
Değerini bilen herkese...
Kutlu olsun.

BİR DAHA!
Bugün iktidarda olan “Yeni Osmanlıcılar”, 23 Nisan’ı Osmanlı’nın yıkılış günü olarak gördükleri için, her yıl bir bahane üretip kutlamıyorlar.
Onlar kutlamazsa kutlamasın; biz varız ve nerede olursak olalım kutlarız!
Caddelerde, meydanlarda buluşup bayrağımızı dalgalandırır, marşlarımızı söyleriz...
Çocuklarımızla, çocuklar gibi coşarız!
Ve biliriz ki; ulusal egemenliğimize böylesine coşkuyla sahip çıkışımız, en çok şehitlerimizin ruhlarını huzura erdirir...
Hadi; bugün ve yarın, bürünün kırmızı beyaza...
Çıkın sokaklara!
Osmanlı’yı bir kez daha yıkın!

GÜNÜN SORUSU
Almanya’daki Federal Meclis’te bile bugün 23 Nisan Çocuk Bayramı kutlanacak ama Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ele geçiren Yeni Osmanlıcılar, Meclis’e kendi kuruluşunu kutlamayı yasaklıyor... Sorum Meclis’teki muhalefet partilerine:
Yeni Osmanlıcılar kutlamazsa kutlamasın; siz neden Meclis çatısı altında, grup salonlarınızda alternatif kutlama etkinlikleri düzenlemiyorsunuz?

Doktorlar... Gün, kendi yaranızı sarma günüdür!
PKK özellikle “açılım süreci” adı verilen dönemde sadece şehirlerimize cephane ve silah yığmakla, hendekler kazmakla, barikatlar kurmakla kalmadı; aynı zamanda demokratik kitle örgütlerini de ele geçirdi.
Bu acı gerçeği; PKK’nın her sıkıştığı dönemde “barış” diye sokağa dökülen, güvenlik güçlerimizi işgalci diye niteleyen DİSK’te, KESK’te, TTB’de ve TMMOB’de görüyoruz...
TTB; yani Türk Tabipler Birliği, yönetimindeki HDP’li bazı isimler yüzünden, doktor kaçırıp öldüren PKK’yı bile kınayamaz oldu.
İşte; bugün bu bozuk yapıyı devirmek ve bu utançtan kurtulmak için “fırsat” günü... Dünyada tıp alanındaki en büyük meslek kuruluşlarından biri olan İstanbul Tabip Odası’nda bugün seçim var...
Odayı PKK’nın kucağına iten yönetimden kurtulmak isteyen tüm doktorları, bugün iki saatlerini ayırıp Dr. Turgut Adatepe başkanlığındaki Cumhuriyetçi Hekimler Grubu’nda örgütlenen meslektaşlarına oy vermeye davet ediyorum.
***
Haydi; sevgili tabip, kendi yaranı sarma şansını tepme...
Bu büyük ayıptan kurtul!
Bu senin mesleki değil... Aynı zamanda vatani ve insani görevin!

156+294!
Abdullah Gül‘e sormaya devam ediyoruz. Söz sırası Isparta’dan K. K.’da:
“Abdullah Bey ...
Ergenekon kumpasının kurulduğu ve sahnelendiği günlerde bu ülkenin en önemli koltuklarında oturuyordunuz. Yargıtay kararını verdi ve böyle bir örgüt olmadığını tespit etti. Bu kumpastaki rolünüzden dolayı kendinizi sorumlu hissediyor musunuz? Bir gün size de ‘Gel şu kumpastaki payını anlat’ denirse; bir buçuk yıldır burada yaptığınız gibi yine susacak mısınız?”

GÜNÜN İSYANI
Güvenlik güçlerinin yüzlerce şehit vermek pahasına sürdürdüğü operasyonlarda tükenme noktasına gelen PKK, sözüm ona ramazan ayında “ateşkes” ilan edecekmiş... İsyanım bu alçaklara:
Biz sizin ateşkes ilan edeceğiniz günü değil, el öpmeye geleceğiniz günü bekliyoruz!