06 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kutlarım...

Atilla Özalp

Atilla Özalp

Gazete Yazarı

A+ A-

28 Mayıs ile 30 Mayıs günlerinin akşam saatleri ve sonrasında, iki coşkulu kutlama vardı şehrin sokaklarında. Caddeler, sokaklar, meydanlar araba kornaları, silah sesleri ve tezahüratlarla inledi. Biri Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turu dolayısıyla, diğeri ise uzun süren bir maraton sonunda bileğinin hakkıyla şampiyon olan Galatasaraylılarca yapılan kutlamalardı.

BENZER COŞKU

İlk kutlamalar 28 Mayıs'ta Recep Tayyip Erdoğan'ın üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilmesi üzerine, ikinci kutlamalar ise 30 Mayıs'ta Galatasaray'ın şampiyonluğunu ilan etmesi üzerine yaşandı. Galatasaray, ligimizin en çok şampiyon olan takımı olarak müzesine bir kupa daha götürdü. Teknik ekibi ve oyuncu kadrosuyla beraber sergiledikleri futbolla şampiyonluğu sonuna kadar hak ettiler. Yaşanan iki mutluluk farklı konulardaydı ama iki kutlamada da benzer bir coşku vardı; tezahüratlara, araba kornaları ve meşaleler eşlik ediyordu.

Bilindiği üzere cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iki aday vardı ve seçimi futbolda olduğu gibi son dakika golü diye tabir edebileceğimiz şekilde az bir farkla Recep Tayyip Erdoğan kazandı.  Taraftarları, 21 yıldır aşkla bağlı oldukları Recep Tayyip Erdoğan'ı bir kez daha cumhurbaşkanı seçtiler.

KUTLAMALARIN AKLIMA GETİRDİĞİ...

Özlem Tekin'in seslendirdiği bir şarkı vardı; "Aşk her şeyi affeder mi?" şeklinde. Recep Tayyip Erdoğan'a duyulan aşk da bana bu şarkıyı anımsattı. Durumu iyi olan kısmın aşkını anlarım ama açlık sınırı altında yaşam mücadelesi verip, kiralar alıp başını giderken, bir daha araba ve ev alabilmek de hayal olduğu halde halkın yarısından fazlası yine de Erdoğan diyorsa bu aşkın her şeyi affettiği kesin...

Bilindik bir öyküdür; Ferhat ile Şirin aşkı. Dilim döndükçe anlatmaya çalışayım, bakalım... Ferhat'ın Şirin'e olan aşkı bütün ülkeye yayılmış ve sonunda Ferhat, Şirin'e kavuşmak için dağları bile delince Şirin'in güzelliğini merak eden padişah, "Şirin'i bulun getirin" demiş. Padişah fermanı olunca elbette hemen Şirin'i bularak padişahın huzuruna çıkarmışlar ama padişah bir de ne görsün, Şirin hiç de öyle anlatıldığı gibi güzel birisi değilmiş. Şaşırmış ve "Ferhat'ın gözleri kör olmalı" diye söylenerek Şirin'i gerisin geri yollamış... Aşk bu, herkes Şirin'i Ferhat'ın gördüğü gözle göremeyince Şirin diğer insanlar için sıradan biri gibiyken gözleri aşktan körelen Ferhat için dünyalar güzeliymiş.

Bizde de durum böyle olmalı. Ülkemiz için hayırlısı olur inşallah.