17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Medusa’nın Salı

Ekrem Kahraman

Ekrem Kahraman

Eski Yazar

A+ A-

1816 yılının haziran ayı ortalarında, aralarında adını Yunan mitolojisindeki ünlü Medusa meselinden alan bir firkateyn komutasındaki dört gemilik bir Fransız deniz filosu Akdeniz’deki Aix adasından Cebeli Tarık boğazını geçip Atlantik (Atlas) Okyanusu’na açılmak ve oradan da Senegal’e gitmek üzere büyük törenlerle uğurlanarak yola çıkar. Bazı yolcuların yakınları, filoyu el sallayarak düğün bayram içinde yolcu ederler.
1989 Devriminin arkasından başlayan bir dizi iç çatışma sonucunda iktidara gelen Napolyon’un 10 yılın sonunda Elbe adasına sürgüne gönderilmesiyle Fransa, yeniden Bourbon hanedanına geçerek krallık yönetimine dönecektir. Ne var ki Fransa, bu uzun ve yıpratıcı tarihsel iç çatışmalar sürecinde birçok sömürgesini de kaybetmiştir. Bunlardan birisi de Afrika’daki eski Fransız sömürgesi olup da o sırada İngiltere sömürgesi haline gelmiş Senegal’dir. İngiltere, krallığın yeniden hanedana geçmesi üzerine Senegal’in yönetimini de yeniden krallığa devredecektir.
Gemi yolcularının çoğunluğu işte söz konusu bu devir teslim seremonisi için Senegal’e gidecek olan yeni atanan Senegal valisi, yarı resmi sivil ve askeri sömürge yetkilileri, Senegal’in haritasını çıkaracak bilimsel bir ekip ile kaptan da dahil onların ailelerinin yanı sıra bazı zengin tüccarlar ve soylulardan oluşmaktadır ve toplamı 400’e yakın yolcudur. Bir başka bilgiye göre de gemiler Senegal’den dönerlerken de oradan yeni köleler ve değerli ticari mallar getireceklerdir.
Fakat iyi hazırlanmamış filo, komuta zaafları yüzünden daha Cebeli Tarık boğazını geçer geçmez sert hava koşulları nedeniyle darmadağın olur ve filodaki gemiler birbirini kaybederler.
Çünkü filo komutanı ve Medusa’nın kaptanı bu göreve hem liyakat sahibi olmadığı halde salt kral yandaşı olduğu için seçilmiştir hem de aşırı tecrübesiz ve acemidir. Çünkü yaklaşık yirmi yıldır denize açılmamış, hem yola çıkarken böylesi muhtemel bir deniz felaketi karşısında gemide bulundurulması zorunlu yeterli sayıda cankurtaran filikaları var mı diye kontrol etmemiş, hem de gemilerin bazı donatımlarını gözden geçirtmemiştir.
İçinde bulundukları Medusa hava koşullarının dayanılmazlığı karşısında bir süre tek başına sahile yakın bir yol izleyerek yoluna devam etmeye çalışır. Ne var ki durum oldukça tehlikelidir. Fakat bunun neye mal olacağını düşünemeyen kaptan, denizcilikte uzman bir teğmenin ısrarlı uyarılarına da aldırmaz ve yola bilinçsizce devam etme emri verir. Çok geçmeden de olanlar olur ve uyarıldığı gibi Medusa, kayalıklara bindirip parçalanarak trajik bir felaket yaşanır.
Bununla kalmaz, geminin yetersiz ve basiretsiz kaptanı hemen kendi ailesini, krallık görevlileri ile onların ailelerini, bazı üst düzey gemi görevlileri ile tüccar soylular başta olmak üzere yaklaşık 200 kişiyi var olan filikalara bindirip Medusa’yı kendi kaderiyle baş başa bırakarak gemiyi ilk terk eden olur. Geriye kalan gemi mürettebatı ile bazı yolcular ise kendilerini kurtarmak amacıyla parçalanan geminin kerestelerini söküp bulabildikleri halatlarla birbirine bağlayıp kendilerine geride kalan herkesi alacak (uzunluğu 20, genişliği 7 metre kadar) büyüklükte bir sal yaparlar.

SÖMÜRGELER ÇAĞINDAN EMPERYALİZM ÇAĞINA
Başlıktaki “Medusa’nın Salı” işte o trajik sal felaketinin dönemin genç ressamlarından Theodora Gericault’nun hemen felaketin ardından aynı yılda yaptığı ünlü resminin adı ve gerçekte “sal” üzerinde günlerce hayatta kalmak için insanların birbiriyle harp ettikleri, birbirinin etleriyle beslenmeye çalıştıkları bir ölüm kalım “salı”dır aynı zamanda. Çünkü o kargaşa ve kaosta daha salın yapımında gösterilen acemilikler, özensizlikler, sala bineceklerin sayıları, onlar için öngörülen yiyecek içeceklerin yanı sıra, bencillik, kuralsızlık, kargaşa, kaos vb. benzer hesapsızlıklar ile salı yönetmesi istenen bir subayın bunun bir felaket olacağı uyarısını yaparak sala binmeyi bile reddetmesiyle birlikte ikinci facia gelecektir. Bu yüzden kurtuluş için tasarlanmış Medusa’nın Salı’ndan birkaç kişi dışında kurtulan olmaz doğal olarak. Uzun hikaye...
Theodora Gericault 490 X 710 cm boyutlarındaki bu ünlü tuval resmini kendisini atölyesine kapatarak 27 yaşındayken yaptı ve resim şu anda Paris’te Louvre Müzesinde sergilenmektedir.
Resim bir tür yaşananların fotoğrafik tasarımı belgesi gibidir.
Hep söylemeye yazmaya çalışıyorum: günü anlamak için de, muhtemel bir gelecek tasarımı için de gerçekten de yeni bir yolla yeni bir yol üretilmesi gerekiyor. Geçen yazımda günlük yaşamdan söz etmiştim bugün de tarihten gireyim istedim.
Medusa’nın Salı, Fransa’nın devrim yıllarından geriye evrilerek yeniden krallığa dönüşünün trajik bir alegorisidir aslında. Bazı tarihçiler, Gericault’nun aynı yıl yapmış olduğu bu resminin önce Napoleon’un, ardından da Bourbon Hanedanı’nın monarşisinin 1789 devriminin bütün umut ve ideallerini yok edilişini sembolize ettiğini, Fransa’nın bir devlet olarak büyük bir kaza geçirmiş bir gemiye benzediğini, Fransız toplumunun da benzer bir “sal” üzerinde olduğunu söylerler.
Bugünden bakıldığında ise değişen bir şey yok aslında. Senegal’e sömürge valisi ile sivil ve asker ekibiyle, vahşi tüccarlar götüren Medusa’dakilerin önemli bir bölümü günümüzün Trump’ları, Bolton’ları. Pompei’leri, Macron’ları çünkü. Medusa’dakiler bozulan sömürge ilişkilerini düzeltmek için Senegal’e gidiyorlardı, günümüzdekiler ise sömürgeler sisteminin üst aşaması emperyalizm projeleriyle Büyük Ortadoğu’ya geliyorlar ve her yeri tasarlanmış felaketlerle donatıyorlar sürekli.
Gemi faciasıyla aynı yıl içinde yapılan Gericault’nun “Medusa’nın Salı” isimli resmi aynı zamanda sömürgeler çağının sonunun ilk işaretlerinden biri sayılmalı. Günümüzün “Medusa’nın Salı” ise esas olarak Ortadoğu, Suriye, İran, Irak, Türkiye vd. ile uzak yakındaki Venuzuella.
(Gericault’un atölyesi ve ressamlık zihniyle konuya devam etmek istiyorum!)