29 Nisan 2024 Pazartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

NATO savaş, ŞİÖ barış istiyor

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

Türkiye’nin 1952’de katıldığı NATO, soğuk savaş dönemi sonrasında en büyük dönüşümünü yaşıyor. Bu dönüşümün ilk adımı 28-29 Haziran 2022’de Madrid’deki devlet ve hükümet başkanları zirvesinde kabul edilen 2022 stratejik konseptiyle atıldı. 11-12 Temmuz’daki Vilnius Zirvesi’nde ise, Soğuk Savaş sonrası dönemde ilk kez bölgesel savunma planları kabul edilecek. Brüksel’deki NATO karargâhında gazetecilerin sorularını yanıtlayan NATO Askeri Komite Başkanı Amiral Rob Bauer, Vilnius'ta onaylanacak üç bölgesel plan bulunduğunu belirtti ve bunları şöyle anlattı: “Bunlardan biri Yüksek Kuzey ve Atlantik'te. Bu plan ABD’deki Norfolk Müşterek Kuvvet Komutanlığı tarafından yönetilmektedir. Ardından Hollanda'daki Brunssum'dan komuta edilen ve temelde Baltık'tan Alplere kadar olan Orta Bölge Planı var. Bir de Napoli'den komuta edilen ve Akdeniz ile Karadeniz'i kapsayan Güneydoğu Bölgesel Planı var.” (AA, 4 Temmuz 2023)

DOĞU AKDENİZ VE KARADENİZ’DE TÜRKİYE İÇİN TEHDİT

Özellikle Akdeniz ve Karadeniz’i kapsayan bölgesel planın Türkiye’nin menfaatleri açısından önemli  sorunlara yol açacağını görmek gerekiyor. Bu savunma planlarında Türkiye’nin Mavi Vatan’daki yaşamsal çıkarlarının yok sayıldığını öngörmek mümkün. Zira Türkiye’nin ilan ettiği Mavi Vatan stratejisini NATO ve AB, kabul etmediğini karar ve uygulamalarıyla açıkça ortaya koydu. Üstelik NATO’nun Karadeniz’de yoğunlaşma hazırlıkları Türkiye’nin çıkarlarına aykırıdır. ABD ve NATO, Türkiye’nin Rusya ile el ele bir barış ve istikrar denizi haline getirdiği Karadeniz’i bir savaş alanı haline getirmek istiyor. Son günlerde, Atlantik mecralarında Montrö Sözleşmesi’nin değiştirilmesi yönündeki yazılar yeniden dolaşıma sokulmaya başlaması da bu kapsamda dikkat çekiyor. (Bkz. Forbes, 3 Temmuz 2023)

NATO’NUN GENİŞLEMESİ HEDEFİ

Avrupa-Atlantik güvenliğini sağlama amaçlı sözde savunma planı olarak sunulan bu stratejinin ana hedefini ise hem NATO’nun 2022 stratejik konseptinde hem de konseptin kabul edildiği zirvede altında Türkiye’nin de imzası olan devlet ve hükümet başkanları bildirisinde buluyoruz: “ Atlantik’in ‘kurallara dayalı düzeni’ni tehdit eden Rusya ve Çin’i durdurmak!” İnsan hakları, uluslararası hukuk, BM Şartı’na uyum gibi süslemelerle ABD önderliğindeki hegemonyanın devamı için dünyaya savaşı dayatmaktan başka bir şey değil aslında hedef. NATO’nun bugün Vilnius Zirvesi kapsamında Finlandiya ve İsveç’i üyeliğe kabul etmek, Ukrayna ile “üye olmadan üyelik haklarından yararlandırmak” şeklinde bir ortaklık kurmaktan daha önemli bir hedefi vardır:  NATO’nun Asya-Pasifik’e açılımı için alınacak kararlar bu Zirve’de NATO’daki asıl hedef konsunda örgütteki en önemli dönüşüm olacak.

ŞİÖ ZİRVESİ’NİN GÜNDEMİ

Öte yandan Türkiye’nin de Diyalog Ortağı olduğu Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) son Zirvesi’nde de ortaya konduğu üzere ana gündem barış, işbirliği ve ortak kalkınma eksenli işbirliğidir. 4 Temmuz’da Hindistan’ın ev sahipliğinde çevrimiçi olarak yapılan ŞİÖ Devlet Başkanları Konseyi 23’üncü toplantısında ilan edilen bildiriyle, Örgüt’ün NATO’dan kategorik farkı bir kez daha ortaya konmuş oldu. Zirve bildirisindeki vurguları kısaca şöyle özetlemek mümkün:

“Evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk, çok taraflılık, eşit, ortak, bölünmez, kapsamlı, işbirliğine dayalı ve sürdürülebilir güvenlik, kültürel ve medeniyet çeşitliliği, BM'nin merkezi koordinasyon rolü ile devletlerin karşılıklı yarar ve eşit işbirliği ilkelerine dayanan daha temsili, adil, demokratik ve çok kutuplu bir dünya düzeninin oluşturulmasına olan bağlılık, uluslararası ve bölgesel kalkınma sorunlarını ele almak için blok, ideolojik ve çatışmacı yaklaşımları dışlayan bir politika, ülkelerin barış ve refahın sağlanması, sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilmesi, iyi komşuluk ve karşılıklı güven ortamının oluşturulması, terörizm ve aşırıcılıkla mücadele bahanesiyle diğer ülkelerin iç işlerine karışılmasına izin verilmeyeceği…”

NATO Askeri Şefi’nin verdiği bilgiye göre toplamda NATO’dan 50 ülke Ukrayna’da Rusya ile savaşmaktadır. ABD’nin Çin’e karşı Tayvan’a silah desteği, Japonya ve Avustralya ile kurduğu ortaklıklarla birikte değerlendirilince NATO’nun gündemi, Asya’da ortaya çıkan barış, refah ve kalkınma eksenli işbirliğine karşı istikrarsızlıkları ve savaşı yaymaktır. Buna karşılık, ŞİÖ’nün hedefi, dünyada hegemonyacılığa karşı çok kutupluluğa dayanan daha adil bir dünya düzenidir.