09 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Resimlerde aşk (3)

Ethem Gönenç

Ethem Gönenç

Eski Yazar

A+ A-

Öyle çok ressam var ki aşk resimleri yapan, hangi birini anlatayım? İzlenimcilik deyince ilk akla gelen ressamlardan Fransız Pierre-Auguste Renoir (1841-1919) âşıkları genellikle bir bahçe içerisinde, şiirsel bir bakış açısıyla tuvaline aktarmıştır.
Dışavurumculuk akımının önemli temsilcilerinden biri olan Norveçli ressam Edvard Munch’un (1863-1944) aşk resimleri ise hüzünlü, melankolik ve kasvetlidir.
Yine dışavurumculuğun üstadı olan Alman Otto Mueller (1874-1930) bir çingenedir ve hep çingenelerin aşklarını resmetmiştir.
Pek çok üslubu ve tekniği deneyen, ancak adı Kübizmle anılan İspanyol ressam Pablo Picasso’nun (1881-1973) aşk resimlerine de yine derin bir melankoli hâkimdir.
Art Deco akımının ünlü ressamlarından Polanyalı Tamara de Lempicka (1898-1980), resimleri kadar güzelliği ve hem kadın hem de erkeklerle yaşadığı aşk ilişkileri ile dikkat çekmiştir. Bu aşklarını resimlerine de aynen yansıtmıştır.

İKİ ÜNLÜ AŞK RESMİ
Resimlerde aşk (3) - Resim : 1
Şimdi en sevdiklerimden iki aşk resmini yakından inceleyelim. İlk olarak sürrealizmin en önemli ismi Salvador Dali’nin (1904-1989) “Başları Bulutlu Çift” adlı eseri. Resim ayrı çerçevelenmiş iki panodan oluşmaktadır. Soldaki panoda bir erkek, sağdaki panoda ise bir kadın başı ve omuzları görülmektedir. Kadın, erkeğinin omuzuna yaslanırcasına sola doğru eğilmiştir. Her iki figürün de başlarında bulutlu bir gökyüzü vardır. Resimlerin alt bölümünde ise, Akdeniz kasabası Port Lligatın uçsuz bucaksız sahili görülür. Bu sahillerde birer masa yer almaktadır. Erkek figürünün masasında, bir cam bardağın içinde, kadını simgeleyen kaşık; kadın figürünün masasında ise, Lenin’i simgeleyen bir salkım siyah üzüm durmaktadır. Masanın üzerindeki örtü sanki başını iki eli arasında tutan bir insan figürünü canlandırmaktadır.
Resimlerde aşk (3) - Resim : 2
İkinci resim, Frida Kahlo’nun (1907-1954) yaşamsal öğeler ve simgelerle örülü “Düşüncelerimde Diego” adlı otoportresi. Kahlo’nun gerçeküstücü öğeler taşıyan, gerçekle fantastik arasında gidip gelen resimleri sanki günlüğü gibidir. Yaşadığı her olayı, ruhsal durumu ve kimlik arayışını, metaforlarla tuvale geçirmiştir. Meksika’nın en ünlü ressamı “Diego Rivera” ile yaşamının sonuna dek ayrılmalar ve yeniden birleşmelerle süren tutkulu bir aşk yaşamış ve bunu resimlerine de aynen yansıtmıştır. Kahlo bu resminde kendini -kadınların toplum yaşamında lider rolü üstlendikleri güneybatı Meksika’da giyilen geleneksel bir kıyafet olan- büyük aşkı Rivera’nın çok sevdiği “Tehuana kostümü” içinde göstermiştir. Resimde alnına, iki kaşının arasına yerleştirdiği Rivera portresi, aşkının hep zihninde ve düşüncelerinde olduğunu ifade etmektedir. Başına taktığı çiçeklerin kökleri, resmin dört bir yanına bir örümceğin ağı gibi yayılmıştır. Resim, Kahlo’nun Rivera’yı, bu ağın içine, kendi dünyasına çekme arzusunun yansıması olarak değerlendirilebilir.
Haydi, yeni yılda hepinize rastgele!