19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sağdaki aydınlarımızın emperyalizm ile tehlikeli dansı

Latif Bolat

Latif Bolat

Gazete Yazarı

A+ A-

Geçen haftaki yazımızı, “sağdaki aydınların” Garbzadegilik yani Batı-seviciliği konusundaki durumunun, başka bir yazıda ele alınması gerektiğini belirterek bitirmiştik. Bugün de, genel olarak Türk aydınlarının Batı’dan etkilenmesi ve zaman zaman Batı emperyalistlerinin elinde birer alet oldukları tahlilini derinleştirip, “sağdaki aydınların” hal ve ahvalini anlamaya ve anlatmaya çalışalım.

Aslında, gereğinden fazla kullanılmasından dolayı, artık biraz da “laçka olmuş” ve etkisini yitirmiş bir kelime “emperyalizm”. Ama yapacak bir şey de yok bu konuda. Küresel emperyalizmin saldırısının ilk hedeflerinden birisi olan Türkiye’de olan biteni anlatmak için, mutlaka kullanmamız gereken bir kavram bu. Çünkü, üzerimizdeki uluslararası oyunları başka türlü açıklamak imkansızdır. Memleketimize saldırının kaynağını ve sebebini açıklamak için, sadece “Batı” demek yetmiyor. Batı emperyalistleri, Türkiye ile ilgili plan ve projelerini, spor olsun diye yapmamakta herhalde. Her üniversitesinde kurduğu ve milyarlarca dolar ödeneklerle beslediği “think tanklarını”, bilim aşkı ile besleyip büyütmüyor elbette. O nedenle de, ülkenin kültürel ve ekonomik bağımsızlığı konusunda, mutlaka “emperyalizm” kavramını kullanmak zorundayız. Aslında, bu kavramı kullanmadan geçerli bir tahlil yapmak, ya da çözüm önerileri sunabilmek, mümkün de değildir.

EMPERYALİZM KELİMESİNİ KULLANMAMANIN SEBEBİ?

“Sağcı aydınları” konu aldığımız bu yazıya, rahmetli Haydar Baş’ın Yeni Mesaj gazetesinde yazan, sayın Prof.Dr. Nurullah Çetin’den kısa bir alıntı yaparak başlayalım. Soldaki aydınların yarım asırdır hoyratça kullandığı emperyalizm kelimesini, “sağdaki aydınlardan” neden fazlaca işitmediğimizi güzelce açıklamakta bu alıntı:

“Emperyalizm terimi, aslında bugün bizim Türk milleti olarak diğer devlet ve milletlerle; özellikle de batıyla olan ilişkilerimizi anlamada kullanabileceğimiz çok işlevsel bir terimdir. Bunu uzun süre solcular, Marksistler, Komünistler kullandı. Sırf onlar kullandı diye ve onlara ait zannedilerek milliyetçiler, bu kelimeyi kullanmaktan kaçındı. Halbuki emperyalizm terimi, sadece Komünistlerin inhisarında olan bir terim değil.”

Güzel bir itiraf olarak da ele alabileceğimiz bu cümleler, aslında sağdaki aydınlarımızın, sadece “emperyalizm” kelimesini kullanmaktan kaçınmasını değil, daha kötüsü, emperyalizm olgusunu kavrayamamalarını ve çok uzun süre, ister istemez emperyalizmin safında hizmet etmelerini de açıklamaktadır. Bundan dolayı da, özellikle 1950’lerden başlayarak, sanki soldaki aydınlara bir tepki gibi, ne emperyalizm kelimesini kullanmışlar, ne de ülkemize açıktan saldırıya geçen emperyalizme karşı bir tavır alabilmişlerdir. Hatta, sağdaki aydınların bir kısmı, emperyalizmin elinde birer alet olarak, sol düşünceye ve soldaki aydınlara en zalim saldırıların ideolojik gerekçelerini yaratıp, zulme ortak bile olmuşlardır.

EMPERYALİZME KARŞI DEĞİLSENİZ HİÇBİR ŞEYSİNİZDİR!

Emperyalizm çağında, yurtseverliğe eğer tek bir “mihenk taşı, ya da ölçü” aramak gerekirse, o da emperyalizme karşı olmaktır. Emperyalizme karşı tavır almadan ve en aktif şekilde mücadele etmeden ne sağcılık, ne solculuk, ne devrimcilik, ne komünistlik, ne milliyetçilik ne de İslamcılık yapılabilir. Nitekim hem ülkemizde, hem de genel olarak İslam dünyasındaki sağcı aydınlar, emperyalizme karşı oldukları müddetçe ülkelerine hizmet etmişler, emperyalizmin tuzağına düştükleri müddetçe de, ülkelerine büyük zararlar vermişlerdir.

Daha geniş İslam coğrafyasından kısaca bahsedecek olursak, yirminci yüzyılın başından itibaren, Batı emperyalizminin, özellikle de İngilizlerin baskılarını ve İslam dünyasına karşı oyunlarını görebilen çok sayıda İslamcı aydın çıkmıştı. Bunların içinde ilk akla gelenler Ali Şeriatı, Muhammed Abduh, Rashid Rida, Hasan el Banna, Seyyid Kutup ve Abul Kalam Azad denilebilir. Bu sağdaki aydınlar, en etkili eserlerini ve İslam dünyasına olan hizmetlerini, anti-emperyalist oldukları dönemlerde vermişlerdi. İslam dünyası içindeki sorunlar konusunda farklılık gösterdikleri dönemlerde, bunlardan bazıları, tam karşı oldukları emperyalistlerin aleti de olabildiler. Dolayısı ile, gerek İslami, gerekse milli değerleri koruyabilmenin tek yolu, yine emperyalist saldırıya karşı tutumla gösterilebilir.

‘ILIMLI İSLAM’IN NE OLDUĞU ŞİMDİ ANLAŞILDI MI?

Ülkemizdeki sağcı aydınların, emperyalizm konusundaki tutarsızlıkları ve derinlemesine kavrayamamaları neticesinde ise, bugün uğraşmak zorunda kaldığımız büyük sorunlarla karşı karşıyayız. Sadece dini söylemlerin gölgesinde kalarak aydınlık yapan “slogan sağcısı aydınlar”, Türkiye’ye Amerikan emperyalizmi tarafından 40 sene önce dayatılan FETÖ yapılanmasını bir türlü anlayamamışlardır. Kırk senedir yapılan uyarılar ve siyasi yönlendirmelere rağmen, kendi örgütlerinin tepesine kadar sızan bu emperyalist girişimler, İslam maskesi ile hoşgörülmüş ve devletin en derin köşelerine dek hakim olabilmiştir.

Halbuki sağdaki aydınlar olarak, emperyalizmin iki yüz senedir İslam dünyası üzerinde oynadığı siyasi oyunları bilmemeleri mümkün değildir. En küçük bir araştırma ile, İngilizlerin Osmanlıyı parçalamak için Vahabiliği İslam görüntüsü altında kullandığını görebilirlerdi. Aynı İngiliz emperyalistlerinin, komşumuz İran’da da Şiileri parçalamak için, Bahailik adı altında yeni bir din çıkardığını anlayabilirlerdi. Hatta Güney Kore’deki Moon tarikatının da, Amerikalılar tarafından Kore toplumunu kendine bağımlı hale getirmek için, Hristiyanlığın bir tarikatı olarak kurdurulduğunu okuyabilirlerdi. FETÖ’nün “Ilımlı İslam’ı” da aynen bu amaçla, yine ABD tarafından yaratılmış ve piyasaya sürülmüştü.

DEVLETİN TEPESİNDEKİ SAĞCI AYDINLARIN SORUMLULUĞU

Ama yazımızın başındaki alıntıda itiraf edildiği gibi, Türkiye’nin sağdaki aydınları, emperyalizm kelimesini bile “sırf solcular kullandı diye” reddetti. Elbette, reddedilen sadece emperyalizm kelimesi de değildi. Keşke, sadece kelime reddedilmiş ve yerine başka bir kelime kullanılmış olsaydı. Emperyalizmin karakteri, sömürüsü, siyasi uzantıları ve ülkemiz hakkındaki uzun dönem projeleri de reddedildi. Ve dolayısı ile, isteseler de istemeseler de, şimdilerde karşı çıktıklarını belirttikleri Amerikan emperyalizmi ve Avrupa’nın ideolojik hakimiyetinin uygulayıcıları ve aracıları haline geldiler. Bu gerçeği, sağdaki aydınlarımızın dergi sayfalarından tutun, en yüksekteki makam olan Cumhurbaşkanlığına yaptıkları danışmanlıklarında bile hala görebilmekteyiz. Sağdaki bazı aydınlarımız, Batı emperyalizminin Türkiye planlarına karşı bir türlü net bir tutum alamamaktadır. Ve denge politikası adı altında, çok yakında en büyük dengesizliklere güzel yurdumuzu yine kurban vermek vebali ile karşı karşıyadırlar. Ve bu gaflet halinin özürü ve pişmanlığı da bulunmamaktadır.

FETÖ