18 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Şiirlerin ve şarkıların Filistin'i

Nadir Temeloğlu

Nadir Temeloğlu

Site Yazarı

A+ A-

Filistin bugün Asya'nın yüreği. İnsanlığın sınandığı yer.

Kudüs, ateşin, direnişin, elemin, gözyaşının başkenti.

Filistin, onur. Bora Gözen ve 7 yoldaşı...

Her biri, şehit ruhu taşıyan limon ve zeytin ağaçları.

Sis bombalarının içinde çiçek yeşertenlerin ülkesi.

Alın teri, buğday tanesi.

Fakat belki de en çok yalnızlık...

Nice şiirler ve şarkılar yazıldı o kanla beslenmiş topraklara. Arapların büyük şairi Adonis, bir konçerto tutturdu: Kudüs Konçertosu. Adonis, “Hayatı yutarken ölümü geğiren tüneller”den oluşan Kudüs'ün öfkesini:

“Ölüm doğuyor ha bire

Ölüm birikiyor

Bir kabir dönüyor

Bir kabir ilerliyor

Tabiatın ve ötesinin okuduğu bir mezar taşı

Gökyüzünün siniri/Yeryüzünün bedenine dalıyor”

sözleriyle anlatır. Ve kaderiyle baş başa bırakılışını “Tanıyan var mı Kudüs’ü yıldızlardan başka” sorusuyla haykırır.

Mahmut Derviş, Filistin direnişinin en büyük sesi. Çoğunu hapishanede yazdığı şiirleri dünyanın birçok diline çevrildi. O yurdunun acılı türküsünü söyledi. Filistinli sevgilisi için işlediği mendili, kayalara yakarışları, sokakta numaralandırdığı ölüleri, sürgünde ekmek koyduğu çantası, içini döktüğü defter... Seslenir toprağın altında değil üstünde yaşamak isteyenlere. Dahası meydan okur:

Bağlayın beni kıskıvrak

Yasak edin bana kitap okumayı

Cıgara içmeyi yasak edin

Tıkayın ağzımı kumla

Şiir kandır

şiir göz yaşı

yazılır tırnaklarla

yazılır gözlerle

yazılır bıçaklarla

Ben şiiri haykıracağım

zindanlarda,

ben şiiri

kamçı altında

zincir altında

kan ter içinde

ben şiiri

Savaş türküleri şakır

bir milyon kuş

gönlümün dallarında.”

PEYGAMBERLER ŞEHRİNİ KİM KURTARACAK?

Nizar Kabbani, Suriye'lidir. Mahmut Derviş'in akraba şairidir. Derviş, Kabbani'nin yeğeni Rana Kabbani ile evlenmiştir. İki güçlü şair, Kudüs için güçlerini birleştirmişlerdir. Kabbani, “Kudüs” şiirinde peygamberler şehrinin yalnızlığına sitem eder. “Kim kurtaracak” diye sorar. Ama yarın için de umutludur:

“Ey Kudüs, ey şehrim

Ey Kudüs, ey sevgilim

Yarın, yarın çiçek açacak limon

Sevinecek yeşil sümbüller ve zeytin

Gözler gülecek

Geri dönecek göçmen güvercinler

Tertemiz yuvasına

Ve geri dönecek çocuklar oynamaya

Buluşacak babalarla oğullar.”

Mahmut Derviş'in en küçük kardeşi Remzi Derviş, Filistin'in ve halkının direncini, dayanıklılığını yazar:

“Tarih ve coğrafya kitaplarında

bir ışık ipliğinin kurbanlarında

ve dikiş iğnelerinde

Nişan yüzüklerinde

ve kurşun kaleminde

ve çarıklarda

ve bavullarda

ve her şeyimizde

kurtarıcı bir anın kurbanlarında

DAYANIYOR, DAYANIYORUZ!”

DİŞİYLE YURDUNU SAVUNAN ŞAİR

Arap şiirinin en ünlü temsilcilerinden, Nablus'lu Fatva Tukan Filistin'in belki de en kavgacı, en umutlu şairlerindendir. Tukan'ın meydan okumasında kahkahalar vardır, düşmana inat:

“Gene dikilecek ağaç

Gene yükselecek ağaç

Gene yeşerecek

ağacın dalları

yeşeren yapraklarla, kahkahalarla

meydan okuyarak güneşe

Ve gene gelecek kuşlar

Kuşlar çaresiz gene gelecek

Kuşlar gelecek

Kuşlar gene.”

Hayfalı Hıristiyan Salim Jabran, hem Filistin şiirine yenilikler getirir hem hapislere düşmesine rağmen karanlığı yakar:

“Mahpuslara şiirler okuyacağım

hani şu, bağıra bağıra

söylediğim şiirleri

alanlarda, sokaklarda

Bağlasın varsın ellerimi zincirler

bir utanç duygusu yakacak vicdanları

benim vicdanımı değil ama

o zalim karanlığı yakacak.”

Filistin için mücadele ve kavga, Samih El Kasım'ın şairlikten volkana dönüşüdür adeta:

“Bir şairden başka bir şey değildim

yüzyıllar boyunca

tanrıdan medet uman

Oysa şimdi ben

bir volkanım

yirminci yüzyılda

Patlayan bir volkan!”

Filistinlilerin silahı pek yok. Taş, sapan. Olmadı el, kol, bacak. Hiç olmadı dişleriyle savunur yurdunu. Tevfik El Zeyyat'ın omuzlarına çarmıh yükleseler de, dişleriyle savunacağı gibi:

“Dişlerimle

savunacağım yurdumun her karış toprağını

dişlerimle

Başka yurt istemem onun yerine

assalar damarlarımdan beni

istemem gene

Burdayım hâlâ

Aşkımın tutsağı..

Evimin çevresinde

Yurdumun peşinde.”

FEYRUZ'DAN PİNK FLOYD'A

Filistin yalnız dizelerde değil, ezgilerde de çığlığını duyurdu. Türküler söylendi, ağıtlar yakıldı. Direniş marşları ağızdan ağıza dolaştı. Hem Filistin'de hem dünyada. Filistin için şarkı üreten en bilinen gruplardan biri İsveç Göteborg'da kurulan Kofia'ydı. 1970-90 arası birçok şarkı yaptı. “Leve Palestina Krossa Sionismen” en bilindik şarkılarından. Dünyaya şöyle sesleniyordu Kofia:

“Ve biz ülkemizi özgürleştireceğiz

emperyalizmden

ülkemizi kuracağız

sosyalizme doğru

ve bütün dünya tanık olacak.”

Arap dünyasının en büyük şarkıcılarından Feyruz da dualarını Kudüs için esirgememiştir. “Meydanların Çiçeği” anlamına gelen “Zahrat el-Madaan” şarkısında öfke ile patlar: “Parlak öfke geliyor ve ben imanla doluyum/parlak öfke geliyor ve üzüntülerin üzerinden geçecem (...) zalim yüzü yenecek/ev bizimdir Kudüs bizimdir/elimizle Kudüsün şanını geri alacağız elimizle/Kudüse selam olsun.”

Tunuslu şarkıcı Emel Mathlouthi, “Naci En Palestina” şarkısında Filistin'de doğan fakat yerinden, yurdundan edilen, vatansız kalanların sesi olur:

“Adsız yerlerden geldim

toprağım yok

anavatanım yok

ateşler yakıyorum parmaklarımda

sana şarkılar söylüyorum kalbimle

yürek telim gönül yakıyor

Filistin'de doğdum.”

İki ismi de anmadan geçmemek lazım. Biri Pink Floyd ve solisti Roger Waters. 7 Mayıs'ta sosyal medya hesabından bir video yayımlayan Waters, İsrail'i ırkçı, ayrımcı devlet olarak nitelendirdi. Pink Floyd da, Filistin için “We shall overcome” (Üstesinden geleceğiz) şarkısını yaptı. Waters şarkıda, “Bir gün el ele yüreyeceğiz, sevgilim burada kalbimde, inanıyorum, bir gün ele ele yürüyeceğiz” diyerek hepimize inanç tazeletti. Film müziklerinin usta ismi Yann Tiersen de, “Palestine” isimli eseriyle “Filistin” kelimesini, güçlü bir müzikle zihnimize kazıdı.

Tabiî ki, Filistin için adını sayamacağımız kadar çok şiir, kitap yazıldı, şarkılar söylendi. Yazılmaya ve söylenmeye de devam edecek. Ancak başta Filistin olmak üzere ezilen dünya artık acıklı, kederli değil, zaferin, özgürlüğün ve mutluluğun şiirlerini okumak, şarkılarını söylemek istiyor. Bu sorunun çözümü için de, ABD-İsrail saldırganlığına karşı Batı Asya'da bölge ülkeleriyle işbirliği ve doğru stratejiler kurmak gerekiyor. İşte o zaman Cemal Süreya'nın tek yasağını Filistin için de uygulayabiliriz:

“Özgürlüğün geldiği gün

O gün ölmek yasak!”