17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Son iki haftada futbolumuzun verdiği sınav

Yaşar Arslan

Yaşar Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Sayın Aydınlık Gazetesi okurları ve futbolsever kardeşlerim... Bugünkü yazıma Sultan Mahmut ile ilgili anlatılan bir rivayetle başlamak istiyorum.
Sultan Mahmut, günün birinde sarayın balkonunda iken köprü üzerinden geçen bir gariban görmüş. Sonraki günlerde de aynı garibanın köprüden geçtiğini fark eden Sultan Mahmut, yardım etmek amacıyla yaverini çağırıp bu fukaranın önüne bir kese altın konulmasını emretmiş. Ertesi gün gelmiş, adamcağız altın dolu keseyi görmeden her seferinde olduğu gibi köprünün üzerinden geçip gitmiş. Yaver heyecanla Sultan'ın yanına gelip köprüden geçen adamın altınları almadan gittiğini söyleyince, Sultan, “O garibanı bana getirin” demiş. Adam yanına geldiğinde Sultan Mahmut, “Köprünün üzerine senin için bir kese altın koydurmuştum. Neden almadan geçtin?” diye sormuş. Garibanın cevabı, “Sultanım ben o köprünün üzerinden çok geçiyorum, bu sefer de gözüm kapalı geçmek istedim.” olunca Sultan yanındakilere dönerek, “Vermeyince Mabut, neylesin Sultan Mahmut” demiş. Rivayetlerden biri böyle sayın okurlarım.

SULTAN MAHMUT MİSALİ YAŞADIKLARIMIZ...

Barcelona maçının rövanşına kadar hiç yenilgi almadan gelen Galatasaray, maalesef rövanşta bulduğu birkaç pozisyonu harcadı, savunmada da iki pozisyonda hata yapınca UEFA Avrupa Ligi'nden elendi. Çeyrek finalin eşiğindeyken bu sezon için futbolumuza Avrupa kapıları kapandı. Kim bilir böyle bir fırsata bir daha ne zaman yaklaşacağız?
Perşembe gecesi, muhakkak ki saha ve 50 bin kişilik seyirci avantajını arkasına alan Portekiz Milli Futbol Takımı, maça baskılı başlayacaktı ki öyle de oldu. İlk 15 dakikada baskılı oyun ve adresini bulan paslar ile bizi arkalarından koşturdular. Bununla birlikte, yediğimiz birinci gole bizim dikkatsizliğimiz sebep oldu. Direkten dönen topun takibini bizim defansımızın değil Portekizli futbolcuların daha atik biçimde yapması sonucu kalemizde golü gördük.
Devreyi 2-0 geride kapayınca moralimiz bozulsa da ikinci yarıda canlandık, oyuna ortak olduk. Milli takımımız, kaptan Burak'ın attığı güzel golle moral buldu, kendine geldi.

KAÇAN PENALTIYLA KOPTUK DÜNYA KUPASI'NDAN...

Maça ağırlık koymamızla birlikte 85'inci dakikada elimize büyük bir fırsat geçti. Ancak burada ince düşünemedik. Çünkü penaltıyı kullanan Burak Yılmaz, penaltı öncesindeki dakikalarda çok yorulmuştu, nefeslenebilmek için elleri dizine gitmeye başlamıştı. Bunu atladık...
Bu çok önemli penaltıyı, isim vermek istemiyorum ancak yorgunlukla boğuşmayan herhangi bir futbolcumuz atabilir ve beraberliği yakalayarak en azından uzatmalara gidebilirdik. Penaltıyı yorgun takım kaptanımız Burak'ın kullanması büyük hatamız oldu.
Yediğimiz üçüncü golle ilgili bir sözüm yok, son dakikalar oynanırken hücuma ağırlık vererek gol aramamız gayet doğaldı sayın futbolseverler. Maalesef iki dikkatsizlikten gelen yenilgi ile Portekiz maçını yaşamak ve sineye çekmek zorunda kaldık.
Önümüz kapandı demeyeceğim ama hem kulüp futbolumuzda hem de milli futbolumuzda ilerisi için yeni plan ve programlar uygulamamız gerekecek. Her ne kadar zorlanacak olsak da “biz bize yeteriz” anlayışı ile o mutlu günler gelecektir. Ben inanıyorum. Başarıya çoktandır hasret kalmış durumdayız.
Kalın sağlıcakla sayın Aydınlık okurları ve sayın sporseverler...