13 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sonun başlangıcı

Ethem Gönenç

Ethem Gönenç

Eski Yazar

A+ A-

Devam edelim İspanyol ressam Angela’nın aşk öyküsüne... Aradan mutluluk dolu aylar geçer... Bir hafta sonu Mar Menor Lagünü’nün muhteşem kumsalında bir balık lokantasına giderler. Neşeyle balıklarını yedikten sonra şaraplarını yudumlarken, Angel aniden sorar; “Angela, bana hayatını tam anlatmadın değil mi? Hadi anlat”. Angela biraz da şarabın etkisiyle; ikinci eşinin bir partide içkisine ilaç koyarak ona zorla sahip olduğunu ve evlenmek zorunda bıraktığını, sonraki yıllarda da kendisine âşık olan erkekleri nasıl kendinden uzak tutabildiğini bir çırpıda anlatıverir. Angel sessizce onu dinler, hiçbir şey söylemez. El ele gün batımını izlerler ve sonrasında tekneyle Mar Menor’a dönerler.

Ertesi gün Angel bir iş seyahatine çıkar ve birkaç gün sonra kısa bir mesaj yazar;

“Angela, bu seyahatte sürekli anlattıklarını düşündüm... Senin mutsuz da olsa bir hayatın ve maalesef hiç hoşlanmadığım bir geçmişin var. Biz beraber olursak geçmişine bir sünger çekebilecek misin? Ayrıca kızların beraberliğimizi kabul edebilecek mi? Peki, bu belalı kocandan boşanabilecek misin? Bunlar gerçekler, biz hayal içindeyiz sanki... Biliyor musun, umutsuz düşler insanı öldürür.!”

Angela hemen yanıt verir.

HAYALLER VE UMUTLAR

“Ben yaşamda her şeyin bir zamanı olduğuna inanırım Angel, beraberliğin de öyle. Bazı beklentilerimiz olur yaşamdan, onları hayatımıza, hayallerimize ortak ederiz. Bu bizi güçlü kılar. Seninle ilk adımımı attım, arkasının da geleceğini umuyorum. Ben geçici bir ilişki yaşamıyorum, zamanı geldiğinde herkesle paylaşabilecek gücü de kendimde görüyorum. Ama kimseleri üzmeden, kırıp dökmeden yapmalıyız bunu. Hayatta anı yaşayabilmek önemlidir, ama yarınlarımızı da düşünerek tabi... Hiç kimse yarın hayallerinin gerçeğe dönüşüp dönüşmeyeceğini bilemez. Ben beni hayatta tutan hayallerimden, umutlarımdan asla vazgeçemem. Bak, kırk yıldır beslediğim umutlarımın sonucunu seni tanıyarak aldım. Kadınların umutları hep sıcak olur, fırından yeni çıkmış ekmek gibi her daim dumanı üzerinde tüter. Umutları, hayalleri olmasa bunca sorumlulukların altından nasıl kalkabilirler?

Seni üzmeyi asla düşünemem. Ama senin ruh halinin değiştiğini, yalnız kalma, kendini dinleme, sorgulama sürecini başlattığını hissediyorum. Lütfen nasıl olmasını istiyorsan öyle davran. Sen hayallerle mutsuz oluyorsun, ama ben onları seviyorum. Gerçekler canımı yaktığında onu tedavi eden, onaran, besleyen hayallerimdir. İnan ki umutsuz düşler değil, umutsuzluk insanı öldürür. Umut etmek güzeldir, insana can verir... Ayrıca gerçekler de değişmez mi, nereden biliyorsun ki yaşamadan? Üstelik herkesin gerçekleri kendine göredir.

Bak sen 6 Mayıs öncesinde yoktun, şimdi varsın, varız! Ama biliyor musun, benim hayallerimde hep vardın. Yıllar öncesi yolcu ettiğim sevdam, onu beklediğim limana geri döndü... İşte hayal böyle bir şey Angel... Senin gerçeklerin, benim hayallerim bir gün nasıl olsa buluşacaklar, bak bu da umudum!..”

İşte bu yazışmalar sonun başlangıcıdır. Yine de rastgele onlara!