14 Mayıs 2024 Salı
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sümeyye’ye devlet kesesinden düğün!

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Dünkü yazımda cumartesi günü evlenecek olan Sümeyye Erdoğan ile Selçuk Bayraktar’dan küçük bir ricada bulunmuştum:
“Düğünde takılacak takıları şehit ailelerine bağışlayın!”
İkisi de zengindi. Bu düğünde takılacak 15-20 milyon liralık takı onların dişinin kovuğuna bile gitmezdi.
Bazı okurlarım beni fazlasıyla saf buldu ancak Sümeyye Erdoğan’dan da nişanlısından da ses çıkmadı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü de hiçbir açıklama yapmadı.
Yani belli ki...
Kendi kaşları gözleri için değil... Kız babasının makamı için takılacak o takılarda gözleri var!
Akraba, eş-dost takısına bir şey demem; âdettendir!
Ama on binlerce kişinin gelmesi beklenen bu nikahta takılacak takıların tamamına yakını, bir çeşit diyet ödeme ya da dikkat çekme girişimidir!
***
Gelelim dünkü gelişmelere:
Öğrendik ki düğünün yapılacağı Halkalı’daki Yahya Kemal Kültür Merkezi’nde hazırlıklar son sürat devam ediyormuş...
Devlet ve belediyeler el ele vermiş; bu düğünün kusursuz olması için çalışıyormuş...
- Polis, merkez ve çevresindeki güvenlik önlemlerini şimdiden almış; kuş uçurtmuyormuş. Bölge bariyerlerle çembere alınmış; resmi ve sivil binlerce polis nöbet tutmaya, devriye gezmeye başlamış...
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koruma ekibi de dün Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi’ne gelerek incelemelerde bulunmuş...
- Düğün konvoyunda yer alan motorlu eskortlar, “düğün günü provası” yapmış...
- Araçların giriş çıkışlarının düzenli olması için kamu çalışanlarından oluşan yüzlerce vale (!) görev yapacakmış...
- Küçükçekmece Belediyesi’ne bağlı işçiler, merkezi santim santim inceleyip temizlemiş...
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı mobil araçlar, hazırlıkları yürüten işçilere ve bölgedeki güvenlik güçlerine bedava çay servisi yapmaya başlamış.
- Ses ve ışık düzenleri gözden geçiriliyormuş...
- Bölgedeki tüm kaldırımlar yeniden boyanmış...
***
Gördüğünüz gibi bu düğünün parası, kendi çocuğuna düğün yapamayan garip ve yoksul vatandaşın ödediği vergilerden çıkmaya başladı bile!
İstanbul’daki en ucuz düğün salonları dahi üç yüz kişilik bir davet için damat babalarından en az otuz bin lira isterken, Küçükçekmece Belediyesi acaba 35 bin kişilik bu salon için damattan kaç lira aldı?
***
Bunlar daha başlangıç:
Asıl masrafın büyüklüğü düğün günü ortaya çıkacak.
Davetlilere yapılacak ikramların, ikramı yapacak görevlilerin parası hep devlet kasasından çıkacağa benziyor.
İyi de niye?
Yoksa “Sümeyye’nin mürüvveti” hükümet programında “ilk 300 günde yapılacak işler listesi”nde vardı da bizim mi haberimiz olmadı?
***
Olan biteni izliyorum da aklıma
9. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer geliyor.
İkamet ettiği Çankaya Köşkü’nde oğlu Levent’i evlendirmişti de ikramlardan, kullanılan elektriğe, suya kadar her kuruş masrafı kendi cebinden ödemişti.
Meğer ne kadar safmış!

KINA!
Biz bu sütunlarda iyice suyunu çıkardık ya; belki de bu yüzden Cumhurbaşkanlığı yetkilileri ve yalaka medya, Huber Köşkü’ne artık
“Tarabya Köşkü” diyor.
İşte; geçen cumartesi gecesi bu “Tarabya Köşkü”nde Sümeyye Erdoğan’ın kına gecesi yapılmış...
Özel davetliler gelmiş, yenilmiş, içilmiş...
Şimdi... Benim yerimde siz olsanız, yazının tam da burasında hangi soruyu sorardınız?

GÜNÜN SORUSU
Sorum dün TOBB Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Bu ülkede başkanlık sistemini kan dökmeden hayata geçiremezsiniz” diyen CHP Genel Başkanı Kemal Bey’e:
Yaklaşık 14 yıldır döktükleri kanı mı yeterli bulmuyorsun; yoksa dökülen kanların farkında mı değilsin?

Yalan yere yemin eden...
HDP’li Meclis Başkanvekili Pervin Buldan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a hacca gitmek istediğini söylemiş... O da Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’den bu konuda yardım etmesini rica etmiş... Görmez’in yanıtı, “Hayhay; ben misafir edeceğim” olmuş...
Pervin Buldan da bu gelişmeleri sevinçle karşılamış ve Meclis Başkanı’na, “Kurban Bayramı’ndan sonra bana ‘Hacce Pervin’ deyin” demiş...
***
Şu bir paragraflık yazıda ne kadar çok riya, istismar ve yetki aşımı var; fark ettiniz mi?
En bariz olanını ben söyleyeyim:
Yalan yere yemin eden biri hacca gitse ne olur; gitmese ne olur?
Ya Diyanet İşleri Başkanı’na ne demeli?
Kabe, babasının evi midir ki Pervin Hanım’ı “misafir etmek”ten söz edebiliyor?
***
Riya, istismar, yetki aşımı...
Hepsi kötü de... En kötüsü, halkın yarısından fazlasının tüm bunları “olağanmış gibi” karşılaması...

156+308!
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Söz Nurcan Beşkapılı’da... Sizin de sorunuz ya da söyleyecekleriniz varsa mustafa0mutlu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz:
“Abdullah Bey...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘düşük profilli başbakan’ arıyor... Siz ise ‘düşük profilli cumhurbaşkanı’ydınız...
Ancak masraflarınız oldukça büyüktü.
Sahi; karınız hanımefendi yeni evinizde de özel bahçıvanlar tutup tanesi 100 liraya gelen ‘organik domatesler’den yetiştiriyor mu?

GÜNÜN İSYANI
Beş IŞİD’li, MİT’in “Kaçacaklar” uyarısına rağmen Kocaeli Cezaevi’nden ellerini kollarını sallayarak kaçmış... İsyanım Adalet Bakanı’na:
Adamların paraları yoktur; cep harçlığı da verdiniz mi? Bellerine tabanca koydunuz mu?