28 Nisan 2024 Pazar
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tek çıkış var, onu da Erdoğan kapatıyor

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

Donald Trump.

ABD Başkanı.

Karar verdi (6.12.2017).

ABD Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyacaktı.

Anlamı: Fiilen...

İki devletli çözümden vazgeçiliyor...

İsrail’in Kudüs’ü ilhakı kabul ediliyordu.

***

İslam dünyası tepkiliydi.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT).

İstanbul’da olağanüstü toplandı (13.12.2017).

Tayyip Erdoğan çağırmıştı. Dönem başkanı sıfatıyla.

Gündemi: Elbette Kudüs’tü.

***

Erdoğan zirvede konuştu.

Öfkeliydi. Dedi ki:

“İsrail işgal devletidir.”

“İsrail terör devletidir.”

Bir vurgu daha yaptı: “Kudüs, Müslümanların kırmızı çizgisidir.”

***

İslam zirvesinde kararlar aldı.

İsrail tehdit edildi.

ABD uyarıldı.

***

Sonra...

Tarih: 14 Mayıs 2018.

Trump, dediğini yaptı.

ABD Büyükelçiliği... Tel Aviv’den Kudüs’e taşındı.

Tam da İsrail’in 70. Kuruluş yıldönümünde.

***

Filistin halkı razı olmadı elbette.

Barışçı şekilde sokaklara indi.

Sonuç: İsrail askerleri ateş açtı.

62 Filistinli hayatını kaybetti. 2700 kadarı da yaralandı.

Belli ki: Askerlere böyle emredilmişti.

***

İslam dünyası: Yine tepkili.

İslam İşbirliği Teşkilatı: Yine olağanüstü toplandı (18.5.2018).

Yer: Yine İstanbul.

Çağıran: Yine Erdoğan.

Dönem başkanı sıfatıyla.

***

Erdoğan, zirvede konuştu.

Yine öfkeliydi.

“İsrail işgal devletidir.”

“İsrail terör devletidir.”

“Kudüs, Müslümanların kırmızı çizgisidir.”

***

İslam zirvesi yine kararlar aldı.

30 maddelik.

İsrail tehdit edildi.

ABD uyarıldı.

***

Sonuç: İsrail korktu mu?

ABD duraksadı mı?

Maalesef: Hayır.

İkisi de pervasız.

Çünkü: Onlara göre... Alınan kararlar yine lafta kalacak.

***

Ya İslam dünyası?

Sokaktaki insanımız kararlara inanıyor mu?

Önceki gün İstanbul/Yenikapı’daki mitingteydim (18.5.2018).

Bakmayın medyanın abartmasına. Katılım 100 binin altındaydı maalesef.

İki büyük noksanı vardı meydanın.

Birincisi: “Cumhur ittifakı”nın gösterisi gibiydi.

Diğerlerine yasak konulmamıştı elbette.

Fakat: Alan örgütsel olarak AKP, MHP, BBP’ye açıktı.

Kürsüye de sadece onlar çıkarıldı zaten.

***

İkincisi: Yenikapı’da gençlik, yok denecek kadar azdı.

Aslında, son 4-5 yılın manzarası böyle.

İslamcıların toplantılarından gençlik çekildi.

Anlamı: Gençlik yoksa, gelecek de yok.

***

Devam edelim.

İİT’nin 30 maddelik İstanbul bildirisinde...

5 lidere özellikle teşekkür ediliyor.

İkisi: Devlet başkanı konumunda.

Tayyip Erdoğan ve Mahmut Abbas.

Üçü: Krallık tahtında.

Suudi Arabistan, Ürdün ve Fas kralları.

***

Erdoğan’ı anladık.

ABD’nin Kudüs kararına en çok o karşı çıktı.

İki kez İİT zirvesi topladı İstanbul’da.

Ya diğerleri?

Onlar teşekkürü hak edecek ne yaptılar?

Sicillerine bakalım.

***

Dünya da biliyor, ümmet de.

Fas, Ürdün, özellikle de Suudi hanedanı...

ABD’ye dayanarak ayakta duruyor...

Bu devletler aynı zamanda ABD hegemonyasının...

Tabii İsrail’in de bölgedeki temel destekçileri konumunda.

En azından 1967 savaşından beri böyle.

***

Mahmut Abbas kim?

Koca Filistin Kurtuluş Örgütü’nün... İğdiş edilme görevlisi.

***

Bu arada, Erdoğan da boş durmadı.

Hatırlayalım: Amerika, Fransa ve İngiltere...

Suriye’yi füzelerle vurdu (7 Nisan 2018).

Maalesef: Türkiye Cumhurbaşkanı’nın son vukuatı...

Atlantik füzelerini hevesle alkışlamak oldu.

“Esed rejiminin bu hava üssü, kimyasal ve konvansiyonel silahlarla işlediği savaş suçlarına karşı atılmış somut bir adım olarak, bunu olumlu bulduğumuzu buradan, Hatay’dan ifade etmek istiyorum. Yeterli mi? Ben bunu da yeterli görmüyorum” (7.4.2018).

***

Sonuç:

İslam ülkeleri liderleri yaman çelişki içindeler.

Bir taraftan ABD’yi suçlar gözüküyorlar.

Özellikle Filistin meselesinde.

Diğer taraftan, ABD’yle işbirliği yapıyorlar.

Suudi Arabistan ve Körfez Emirlikleri....

Müslüman İran’a, Suriye’ye, Hizbullah’a karşı...

Sadece Amerika’yla değil, İsrail’le de ittifak halindeler.

***

Türkiye’yi yönetenler de öyle.

Konu Beşar Esad olunca...

Atlantik’in alkışçısı kesiliyorlar.

Sonuç: Hem Esad düşmanlığı....

Hem İsrail karşıtlığı birlikte yürümüyor.

***

Yani: 100 kere İİT zirvesi toplansa...

100 kere karar alınsa... Hem de en sertinden...

ABD ve İsrail’in umurumda değil.

Çünkü kıymeti harbiyesi yok.

***

Fakat iki ittifak...

İki somut adım Atlantik’i canevinden vurdu.

Birinci ittifak adımı Türkiye-Rusya arasında atıldı.

Türkiye uçak krizinde Rusya’dan özür diledi (24.6.2016).

Sonra: Erdoğan ve Putin, Petersburg’ta buluştu (9.8.2016).

Bu sayede: Türkiye, peş peşe iki askeri hamle yaptı.

Önce: Fırat Kalkanı (24.8.2016).

Ardından: Zeytin Dalı Harekatı (20.1.2018).

Sonuç: Suriye’nin kuzeyindeki Amerikan koridorunun batı kanadı çökertildi.

***

İkinci ittifak adımı: Bölge ülkeleri arasında gelişti.

Türkiye, İran, Irak ve örtülü olarak Suriye arasında.

Barzaniler... ABD-İsrail destekli bağımsızlık hamlesi yapmıştı ya.

Bölgesel ittifak hayır dedi.

Barzaniler, başta Kerkük olmak üzere teslim oldular (15 Ekim 2017).

Sonuç: Amerikan koridorunun doğu kanadı çökertildi.

***

Şimdi: Atlantik yine saldırıda.

Hem Filistin’de... Hem de Suriye ve Lübnan’da.

Asıl hedefleri bölgenin iki büyük ülkesi: Türkiye ve İran.

***

Atlantik’in kurduğu oyunu kim bozabilir?

Rusya ve İran zaten sahadalar.

Yapabileceklerini yaptılar. İşi buraya kadar getirdiler.

Dengeleri değiştirecek tek bir ülke kaldı: O da Türkiye.

Çıkış bellidir: Türkiye-Suriye barışması.

Maalesef, çıkış yolunu Tayyip Erdoğan ve çevresi tıkamış durumda.

***

Türkiye bu hamleye yapmaya cesaret ederse...

Gerisi ABD ve İsrail... Hatta Suudi Arabistan düşünsün.