17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tek sözcüklü destan

Selçuk Ülger

Selçuk Ülger

Site Yazarı

A+ A-

Bugün 8 Mayıs Pazar.

Annelerimizin “Anneler Günü” kutlu olsun.

“Anne” sıradan bir sözcük değil; doğanın kopmaz bir palamarla yüreklerimize sımsıkı bağladığı sonsuzca sevginin adı. “Anne” dilimizden bir ömür boyu düşürmediğimiz tek sözcüklü kocaman bir destan...

Anne...

İlk güvenli barınağımız... Duyduğumuz ilk güzel ses... Dokunduğumuz ilk yumuşak ten... Gözlerimizle buluşan ilk güzel göz... Burnumuza değen ilk güzel koku... Parmaklarımıza doladığımız ilk ipeksi saç... Dinlediğimiz ilk masal... 

Anne...

Başımızı deliksiz uykulara gömdüğümüz huzur yastığı... Açınan üstümüze örtülen yorgan... Attığımız ilk paytak adımlarımızın gururlu gözcüsü... Ak kağıda adımızı ilk yazdıran el... Düştüğümüzde ünlediğimiz ilk ad... Sızlayan sıyrığımıza kondurulan ilk öpücük...

Yakıcı güneşlerde serin duldamız... Kederli günlerimizde başımızda gezinen el...

Yaşımız kaç olursa olsun, dünyanın kirinden, kötülüklerinden kaçıp sığındığımız dingin limanımızdır annelerimiz. Özverinin, merhametin, engin gönüllülüğün diğer adıdır.

Göbek bağımız doğduğumuzda kopsa da, gönül bağımız hiç ama hiç kopmaz onlarla.

Yaşamdalarsa, bugün onları sevgiyle bir kez daha sımsıkı kucaklamanın, hünerli ellerini avuçlarımıza alıp bir kez daha sevgiyle öpmenin zamanı.

Telaşlarımızdan unutup onları epeydir aramamışsak, istemeden üzmüşsek, kırmışsak, tez tutalım elimizi. Yakındalarsa ellerimizle, uzaktalarsa seslerimizle uzanıp okşayalım bugün onları. Çünkü yitirilmiş bir annenin içimizde açtığı o derin boşluk bir ömür boyu sürüyor.

Sevecenlikle gülümseyen yüzlerini, başımızı yaslayacak yumuşacık göğüslerini, bir ömür boyu, çocukluk günlerimizdeki kadar gereksiniyor, fakat bulamıyoruz.

Onları özlediğimizde, gökyüzüne bir dua gibi uçurduğumuz hüzünlü şiirlerle avunuyoruz...

“Senden söz etmek isterdim şiirlerimde

   Yıldız duruluğu sözcükler bulmalıyım

   Usul yağan kar gibi yumuşak imgeler...

   Soyu tükenmek üzere olan kederli yaratıklar vardır

   Yavruları dağılmış göçmen kuşlar...

   Rumeli türkülerindeki

   İnsanı alıp götüren yanık hava...

  

    Anne,

    Bungun günlerimde

    Sığınırdım yuvacığının yoksul sadeliğine.

    Avluda eriklerin mayhoş serinliği

    Sundurmada türlü Akdeniz çiçekleri

    Sessiz türküsü sedirde dantellerin

    Dindirirdi ruhumdaki fırtınayı.

    Ve kimseler sunamazdı senin gibi

    Üstüne nane serpili bir tas çorbayı

    İnsanı iyimser ve mutlu kılan.

    Zulüm yıldıramaz bizi derdim

    Çorbanın buğusu ardından seyrederken

    O sevecen yüzünü”

* “Anneme ve Benzer Annelere” Şair Metin Demirtaş